Halil İbrahim BÜYÜKBAŞ
Tüm Yazılarıİnsan Hakları Diyenlerin Ellerinde Kan Var
Kimi zaman tarihe bakarsınız; ders çıkarırsınız, ibret alırsınız. Ama bazen öyle devletler vardır ki, bütün suçlarına rağmen hâlâ kürsüden insanlığa ders vermeye kalkar. İşte Amerika Birleşik Devletleri tam da böylesi bir ülkedir. Bugün Türkiye’yi sözde “insan hakları raporları” ile itham eden bu ülkenin kendi tarihine bakıldığında; kan, ihanet ve ikiyüzlülükten başka bir şey görünmez.
Alaska'nın buz gibi soğuğunda barış arayan Amerika, Filistin'in sıcağında açlıktan ve Siyonist İsrail'in bombaları ile katledilen masumlara kapı duvar. Niye onlar Müslüman olduğu için mi? Barışa uzak. Yoksa Müslüman kanının kesilmesine mani olacakların "Nobel Barış Ödülü" alamayacağından mı uzak. Sahi siz hiç şu şaibeli Nobel Barış Ödülü’nün mazlumların korunduğu için verildiğini gördünüz mü?
"Ukrayna'da hergün binlerce sivil ölüyor, geceleri uykularım kaçıyor, uyuyamıyorum" diyen Trump, Gazze'de 80 bin mazlumun ölmesine bihaber.
First Lady Melania, Putin'e bir mektup vermiş. Mektupta "Ukrayna'da binlerce çocuk babasız kaldı..." yazdığı söyleniyor. Sayın First Lady; Gaze'de yemek kuyruğunda öldürülen babalar ve çocukları yazmaya mürekkebiniz mi yetmedi?
Halk Şairi Mahsuni Şerif bu Amerika’nın iki yüzlülüğünü yıllar önce şöyle dile getirmiş. Haksız mı?
"Devleti devlete çatar
İt gibi pusuda yatar
Kan döktürür, silah satar...
Bunca milletlere yazık
Sömürülmüş bağrı ezik
Tuz diye yutturur buzu
Gafil düştük kuzu kuzu..." Bari şimdiden sonra uyanalım.
Kızılderili Soykırımı ile Başlayan “Özgürlük” Masalı
Amerika’nın kurucu hikâyesi aslında bir soykırımdır. Kızılderililerin topraklarını kanla sulayan, milyonları açlıkla, sürgünle, kurşunla yok eden bir devlet… Ve sonra bu kanlı toprakların üzerine “özgürlük heykeli” diken bir ikiyüzlülük. Daha ilk adımda adalet değil, vahşet vardır. Daha ilk sayfasında demokrasi değil, katliam vardır. Amerika’nın “özgürlük” masalı, mazlum halkların çığlığı üzerine inşa edilmiştir.
Darbelerin ve İşgallerin Gölgesinde Demokrasi
ABD, 20. yüzyıldan itibaren dünyaya hep aynı yalanı pazarladı: “Demokrasi götürüyoruz.” Oysa götürdükleri tek şey ölüm ve gözyaşıydı. Latin Amerika’da darbeler CIA laboratuvarlarında pişirildi. Şili’den Arjantin’e halk iradesi tank paletleri altında ezildi. Orta Doğu’da Irak işgal edildi; bir milyondan fazla insan hayatını kaybetti. Afganistan, özgürlük vaadiyle işgal edildi ama geriye daha da güçlü bir Taliban bırakıldı. Libya’yı parçaladılar, Suriye’yi ateşe attılar.
Her defasında aynı yalan: “Demokrasi getiriyoruz.” Öyle ki; başka ülkelere demokrasi getire, getire Washington'a kalmamış. Sokaklarında tam techizatlı askerler dolaşıyor.
Her defasında aynı sonuç: Kan, gözyaşı, sefalet.
Terörün Hamisi Amerika
Bugün hangi terör örgütünün izini sürseniz, bir yerden ABD’nin gölgesi çıkar. El-Kaide’yi Sovyetlere karşı kurup büyüttüler, sonra dünyayı ateşe verdiler. DEAŞ’ı beslediler, sınırların yeniden çizilmesinde kullandılar. PKK/PYD’ye açıkça silah verdiler, Türkiye’nin evlatlarını şehit eden kurşunların arkasında kendi mühürleri vardı. FETÖ’nün darbe girişimini bizzat himaye ettiler; hainlerin elebaşları hâlâ onların topraklarında koruma altında.
Terörle mücadele söyleminin arkasında, terörün ta kendisi var aslında.
Gazze’de Soykırımın Hâmisi
Ve bugün… Gazze’de çocuklar, kadınlar, yaşlılar bombaların altında can veriyor. İsrail’in katliamlarına en büyük desteği veren, uçaklarıyla, mühimmatıyla, dolarlarıyla bu soykırımın hamiliğini yapan yine Amerika. Gazze’deki her şehit çocuğun kanında Washington’un imzası var.
Böyle bir devlet, insan haklarından bahsedebilir mi? Böyle bir devlet, başkalarına özgürlük dersi verebilir mi?
Son Söz
Amerika konuşuyor: “İnsan hakları…” Ama biz görüyoruz: Kızılderililerin kanını, Vietnam’ın köylerinde yanan çocukları, Iraklı sivillerin cesetlerini, Gazze’de yıkılan evleri, Türkiye’de şehit edilen evlatlarımızı…
Bir gün gelecek; özgürlük, adalet ve hakikat, Amerika’nın ikiyüzlülüğünü tarihin çöplüğüne gömecek. Çünkü insanlığın vicdanı, Washington’un sahte raporlarında değil; mazlumların gözyaşlarında yazılacaktır.
(E)Tuğg. Halil İbrahim BÜYÜKBAŞ
Güncel Yazıları
Amerika’nın İkiyüzlülüğü
17 Ağustos 2025
Dijital Esaret
14 Ağustos 2025
1945’te Süt Tozu ile Gelen Sessiz İşgal!
07 Ağustos 2025
Yerli Mesajlaşma Programı Şart
04 Ağustos 2025
İDEF 2025 Sonrası Yeni Ufuklara
02 Ağustos 2025
Coğrafya Kaderse, Kaderimizi Yaşayacağız!
26 Temmuz 2025
“Kodla Dost, Algıyla Düşman: Siyonist İsrail’in Dijital İkiyüzlülüğü”
22 Temmuz 2025
Oyun Değil, Tuzak!
17 Temmuz 2025
Irak ve İran Örnekleriyle Postmodern İşgal Yöntemi Olarak 15 Temmuz
14 Temmuz 2025
Sinyal Savaşları, Dijital Egemenlik ve “Dost” Görünümlü Düşmanlar
12 Temmuz 2025
Güçlü Türkiye Güçlü Ordu
05 Temmuz 2025
1993: Yabancı İstihbaratın Sessiz Darbesi ve Türkiye’nin Dirilişi
02 Temmuz 2025