Halil İbrahim BÜYÜKBAŞ

Halil İbrahim BÜYÜKBAŞ

Tüm Yazıları

Dijital İşgal!

03 Aralık 2025
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Bir ülke nasıl işgal edilir?

Eskiden bunun cevabı belliydi: Tankla, tüfekle, ordularla…

Bugün öyle değil.

Bugün işgal için tek bir kurşuna bile gerek yok.

Bir ülkenin zihinlerini ele geçirmek, artık topraklarını ele geçirmekten çok daha kolay ve çok daha etkili. Çünkü modern dünyanın en stratejik silahı, bilgi değil; bilginin nasıl gösterildiği, hangi duyguyu tetiklediği, kime nasıl servis edildiği…

İşte Meta ve OpenAI’nin son adımı, tam da bu kırılmanın kalbinde duruyor:

Sonsuz yapay zekâ içerik akışı.

Artık izlediğimiz videonun bir kamera tarafından çekilmiş olması gerekmiyor.

Artık gördüğümüz görüntünün gerçek dünyada bir karşılığı olması gerekmiyor.

Artık “biri bunu söyledi mi?” sorusunun bile bir anlamı yok. Çünkü söyleyen biri olmayabilir.

Gördüğümüz, duyduğumuz, inandığımız şey… belki de sadece bir yazılımın ürünü.

Ve bu akış durmuyor.

Durması da gerekmiyor.

Çünkü sıradan bir insanın bir haftada üreteceği içerik artık bir yapay zekânın birkaç saniyelik işine dönüştü.

Dijital Dünyada Yeni Bir Eşik

Kaynağı Olmayan Gerçeklik

Sosyal medya zaten uzun zamandır manipülasyonun merkeziydi.

Ama yine de karşımızda insan eli vardı; Birinin çektiği video, birinin yazdığı yorum, birinin yaptığı kurguydu…

Ama şimdi bu da yok.

Artık izlediğimiz videonun arkasında hiçbir insan olmayabilir.

Üstelik bu videolar, herkes için aynı değil.

Senin korkularına, senin öfkene, senin siyasi eğilimlerine göre özel olarak hazırlanmış bir evren…

Bu ne demek biliyor musun?

Artık sadece içerikler değil, senin duyguların da algoritmalar tarafından yönetilebilir.

Bir ülkeyi karıştırmak mı istiyorsun?

Bir toplumu birbirine düşürmek, bir seçim sonucunu etkilemek, bir ekonomiyi sarsmak mı?

Eskiden bunun için aylarca propaganda, binlerce hesap, yüzlerce sahte haber gerekirdi.

Şimdi?

Birkaç dakika.

İçerik Üreticileri Ne Olacak?

Yıllardır bir tartışma var: “Yapay zekâ işimizi elimizden alacak mı?”

Evet, alacak.

Ama en çok da içerik fabrikalarını, yüzeysel videoları, alelade influencer (etki sahibi) kültürünü vuracak.

Çünkü artık sosyal medya platformlarının “insan içerik üreticisine” ihtiyaç duymadığı bir döneme giriyoruz.

Yapay zekâ kendi içeriklerini üretiyor, kendi akışını yönetiyor, kendi gündemini yaratıyor.

Ama şu unutulmamalı:

Tecrübe değerini koruyacak.

Sahicilik daha kıymetli olacak.

Okuyanın aklına hitap eden, düşünce üreten, bilgi biriktiren insanlar var olmaya devam edecek.

Yani yüzeysel içerikler yok olacak, derinlik kazanacak.

Peki Ya Demokrasi?

Bir ülkede demokrasi nasıl işler?

Ortak bir gerçeklik zemini olduğunda…

Ama artık o zemin yok.

Bir vatandaş bir konu hakkında bambaşka bir evrende yaşıyor, diğeri tamamen başka bir evrende.

Her ikisi de kendi ekranında “gerçeği” görüp ona inanıyor.

Çünkü ekran, tam onların görmek istediğini üretiyor.

Bu, mikro manipülasyon çağının başlangıcıdır.

Bir lideri birkaç saniyede kahraman yapabilirler.

Aynı lideri birkaç saniyede hain ilan edebilirler.

Toplumun yarısını korku videolarıyla, diğer yarısını öfke videolarıyla besleyebilirler.

Böylesi bir çağda demokrasinin nasıl korunacağı sorusu artık sadece akademik bir tartışma değil; ulusal güvenlik meselesidir.

Asıl Savaş Alanı: Dikkat

Bugünün sermayesi bizden bir şey istiyor: Toprak değil, para değil… Dikkat.

Çünkü dikkatini alan, düşünceni kontrol eder.

Düşünceni kontrol eden, davranışını yönetir.

Zihnini yöneten, seni yönetir.

Yani artık sömürgecilik başka bir formda karşımıza çıkıyor: Zihin sömürgeciliği.

Toprak işgaline karşı ordu kurmuştuk.

Peki zihin işgaline karşı ne kurduk?

Peki Ne Yapmalı?

Tavsiye ve Çözüm Önerileri

Bu yeni dijital düzen karşısında seyirci kalmak, en büyük hatadır.

Hem birey hem toplum hem de devlet düzeyinde güçlü adımlar atmak gerekiyor.

1. “Dijital Şüphe” refleksi kazanılmalı.

Gördüğümüz her görüntüye inanmak zorunda değiliz.

Artık “Bu doğru mu?” sorusu kadar, “Bunu kim ve neden üretti?” sorusunu da sormalıyız.

2. Topluma eleştirel dijital okuryazarlık kazandırılmalı.

Okullarda, belediyelerde, STK’larda…

Bu çağın en büyük ihtiyacı: dijital farkındalık.

3. Devlet, “bilişsel güvenlik” doktrinini hayata geçirmeli.

Siber güvenlik artık yeterli değil.

Bunun bir adım ötesi lazım: Toplumun zihnini manipülasyondan koruyacak ulusal stratejiler.

Seçim dönemlerinde özel yapay zekâ izleme merkezleri kurulmalı.

Bot ağları, sahte içerik fabrikaları gerçek zamanlı takip edilmeli.

4. Yerli yapay zekâ ve platformlar desteklenmeli.

Başkalarının algoritmalarına bağımlı olduğun sürece, gerçekliğin de güvenliğin de geleceğin de başkalarının elindedir.

5. Dikkati korumayı öğrenmeliyiz.

Dikkat, çağımızın en büyük hazinesidir.

Onu algoritmalara kaptırmak, kendi iradenden vazgeçmektir.

Yeni Yüzyılın Asıl Savaşı: Zihinleri Korumak

Artık yeni bir çağın içindeyiz…

Gerçeğin giderek görünmezleştiği, görüntülerin kaynağını yitirdiği, duyguların algoritmalar tarafından hedef alındığı bir çağ.

Bu çağda asıl mücadele; toprak, enerji ya da ekonomi üzerinde değil…

Zihinler üzerinde veriliyor.

Şunu biliyoruz: Bir toplumun zihinleri ele geçirilirse, onun geleceği de kaderi de iradesi de ele geçirilir.

Bu nedenle bugün en büyük sorumluluğumuz; yalnızca dijital saldırılara karşı değil, bilişsel manipülasyonlara, yapay zekâ destekli algı mühendisliğine, kurgulanmış gerçeklere karşı uyanık olmaktır.

Eskiden ordularla yapılan işgal, bugün ekranlarla, akışlarla ve sahte gerçekliklerle yapılıyor.

Ve buna karşı en büyük silahımız; bilinç, farkındalık ve toplumsal uyanıklıktır.

Ve unutmayınız ki; geleceği makineler değil; uyanık toplumlar belirleyecek.

Geleceği yapay zekâ değil; yapay zekâyı doğru kullanan toplumlar belirleyecek.

(E)Tuğg. Halil İbrahim BÜYÜKBAŞ

 

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA