İDEF 2025 Sonrası Yeni Ufuklara

Türkiye Artık Sadece Silah Değil, Strateji İhraç Ediyor

Geçtiğimiz hafta düzenlenen İDEF 2025 Savunma Sanayi Fuarı, aslında bir fuar değil; bir irade beyanıydı. Türkiye artık yalnızca ürün sergileyen bir ülke değil, geleceğin güvenlik mimarisini şekillendiren bir aktör. Sergilenen sistemler, imzalanan anlaşmalar ve kurulan ittifaklar; Türkiye’nin sadece teknoloji üretmediğini, aynı zamanda bir güvenlik vizyonu ihraç ettiğini tüm dünyaya ilan etti.

İDEF 2025: Bir Fuar Değil, Doktrin İlanıydı

Bu yılki fuar, klasik anlamda bir “ürün pazarlaması” değil, bir güvenlik modeli paylaşımı oldu. Türkiye’nin sunduğu paketler yalnızca SİHA, tank ya da füze değil; yanında eğitim, bakım üsleri, komuta-kontrol sistemleri, siber altyapı çözümleri ve lojistik desteği de içeriyor. Türkiye, “satış” yapmıyor; ittifak kuruyor. Dayatma değil, ortaklık sunuyor. Emperyalizm değil, gönül diplomasisi vadediyor.

Eurofighter Tartışması: İngiliz Oyunu mu, Stratejik Hata mı?

Fuar sonrası İngiltere ile yeniden gündeme gelen Eurofighter pazarlıkları, bazı soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Daha önce Rolls Royce ile KAAN’ın motoru için yapılan iş birliği, veri paylaşımı ve ortak üretim aşamasına geldiğinde İngiltere sessizliğe bürünmüştü. Bugün sormak zorundayız: Eurofighter’da kill switch olacak mı? Bir kriz anında bu uçağı biz mi kontrol edeceğiz, başka biri mi? Türkiye artık yazılımı, algoritması, motoru kendisine ait olmayan hiçbir sisteme güvenmemeli. Gökyüzünde zafer, ancak yerli iradeyle kazanılır.

NATO: Güvenlik Şemsiyesi mi, Dijital Tuzak mı?

NATO'nun dijital güvenlik mimarisi, görünürde bir kalkan; fakat gerçekte bir gözetleme ağına dönüşmüş durumda. ABD ve İngiltere merkezli istihbarat tekelinin egemenliğinde kurulan bu yapı, Türkiye gibi ülkeler için bir siber tuzağa dönüşmüştür. 15 Temmuz'da darbe girişimine karışan ve NATO tatbikatları kapsamında yurtdışında eğitim alan FETÖ mensuplarının korunması, Türkiye açısından NATO’nun güvenlik değil, güvensizlik şemsiyesi olduğunu göstermiştir. Ve şimdi haykırıyoruz: Siber Vatan kutsaldır, paylaşılmaz!

Zırhlı Diplomasi: Dış Politikada Yerli Gücün Yükselişi

Bugün Türkiye; savunma sanayisinde dışa bağımlılığı azaltmanın ötesine geçerek, bunu dış politika aracına dönüştürdü. Yalnızca sınırlarını değil, tarihî ve kültürel bağlarla örülmüş gönül coğrafyasını da savunabilecek kapasitede. Azerbaycan, Somali, Katar, Libya, Bosna, Sudan, Suriye, Pakistan ve Endonezya gibi ülkelerle kurulan ilişkiler artık sadece diplomatik değil; zırhlı ve teknolojik bir temele oturdu.

Milli Güçle Diplomasi: Erdoğan Liderliğinde Yeni Bir Model

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, Türkiye yalnızca masada değil, sahada da güçlü olduğu için söz sahibi bir ülke haline gelmiştir. Somali’den Karabağ’a, Bosna’dan Suriye’ye kadar uzanan coğrafyada Türkiye, barışı yalnızca talep eden değil, inşa eden bir güçtür.

Sonuç: İDEF 2025 Bir Dönüm Noktasıdır

İDEF 2025 bir fuar değil, bir stratejik deklarasyondu. Türkiye artık: NATO'nun gölgesinde değil, kendi doktrininde yürüyen bir ülke, Ambargolara direnen değil, ambargo koyanlara karşı sistem üreten bir güç, Yalnızca sınırlarını değil, bir medeniyet idealini savunan bir devlettir. Savunma sanayiimiz susan silah değil; konuşan iradedir. KAAN ile sadece uçmuyoruz; bağımsızlığımızı havaya yazıyoruz.