Halil İbrahim BÜYÜKBAŞ
Tüm YazılarıAmerika’nın terörle imtihanı mı dediniz? Hayır, bu bir imtihan değil; terörü araçsallaştırma, ülkeleri dizayn etme ve halkları hizaya getirme stratejisinin adıdır. ABD’nin Vietnam’dan Afganistan’a, oradan Suriye’ye uzanan kirli sicili artık bir sır değil.
ABD önce teröristi kendi getirir… Terörist ile mücadele ediyorum diye ülkeyi harabeye çevirir… Sonra teröristini de alır gider... Geride milyonlarca ölü ve yıkılmış bir ülke bırakarak... Bu bir klasik: Önce teröristini kur, sonra o ülkeyi içten çökert, işi bitince de terk et. Ama giderken ne dost tanırsın, ne vefa gösterirsin. Uçak tekerine sarılanlar, uçaktan düşenler, yerli işbirlikçiler… Her birinin akıbeti aynı: Donmak, düşmek, unutulmak.
Uçağa Binen Değil, Ülkesine Sahip Çıkanlar Kazanır…
1975’te Vietnam’da, 3 milyon insanın hayatına mal olan savaş sona erdiğinde, ABD geride sadece ölümler değil, ihanete uğramış binlerce işbirlikçiyi de bıraktı. Helikopterlere binmeye çalışanlar itildi. Kargo uçağının gizli bölmelerinde donarak ölenler ibret vesikası oldu.
Aynı manzara 2021’de Afganistan’da tekrarlandı. ABD kaçtı. Geride kalan işbirlikçiler, ABD kargo uçaklarının iniş takımlarına sarıldı. Uçak havalanınca gökyüzünden cesetler düştü. Kimin için? Kime sadakat göstermişlerdi?
Ve bugün aynı oyun Suriye’de sahnede. Bu kez başrolde PKK/PYD var. ABD’nin “kara gücü” ilan edilen terör örgütüne silah verildi, eğitim sağlandı, PR kampanyaları düzenlendi. Ama bütün bu destek, geçici bir kullan-at politikasının parçasıydı. ABD’li diplomat Tom Barrack’ın itirafı aslında her şeyi özetliyor:
“PKK’ya, YPG’ye devlet kuracağız demedik. İsterlerse ABD’ye gelip yaşayabilirler.”
Yani: İşiniz bitti, kapı orada.
Terörün Maskeleri ve Gerçek Patron
Bugün sıkça unutulan bir gerçek var: ABD sadece “İslamcı” görünümlü örgütleri değil, “solcu”, “laik”, “milliyetçi” ve hatta “uluslararası devrimci” maskeli yapıları da aynı karanlık stratejinin parçası olarak kullandı.
DHKP-C, TİKKO, MKP, TKP/ML gibi sözde Marksist-Leninist yapılar, yıllarca Rusya ve Çin ile ilişkilendirildi. Oysa eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, gerçeği şu sözlerle ortaya koydu:
“Sol örgütleri Ruslar kurdu sanıyorduk. Meğer hepsi NATO'nun gizli örgütü Gladio’nun ürünleriymiş.”
Gladio, sadece Batı'nın değil, Türkiye’nin de damarlarına kadar sızmış bir organizasyondu. FETÖ’yü yıllarca köşklerde yaşatan da 15 Temmuz’u kurgulayan da aynı yapıdır. Hepsinin arkasında ise Pentagon, CIA ve onların diplomatik taşeronları vardır.
Bugün kendine “Maoist” diyen DHKP-C’nin Çin’le ilgisi yok. Sözde Marksist-Leninist PKK, Marks’ın da Lenin’in de yolundan gitmez. FETÖ’nün İslam’la hiçbir alakası yok. Çünkü bu yapıların amacı, ideoloji değil; Türkiye’yi zayıflatmak, Anadolu’yu hizaya getirmekti. Algı öyle yapılır ki, örgüt flamaları Orak-Çekiç ve Kızıl Yıldız seçilmiştir.
Gezi'den 15 Temmuz’a: Bir Planın Ayak Sesleri
Gezi olaylarında kullanılan meşhur ifade hafızamızda tazeliğini koruyor:
“Siz hâlâ anlamadınız mı? Mesele birkaç ağaç değil...” Elabaşları sol görünümlü apartları Moskovaya, Pekin'e kaçmadı. Soluğu Londra'da aldılar... Acaba, Türkiye'de ki; SOL sağ mı, yoksa SAĞ sol mu? Bir terslik yok mu? Dünyanın her yerinde sol garip gurabbanın yanındayken bizde burjuvazinin temsilcisi…
Evet, mesele hiçbir zaman sadece bir park, sadece bir cemaat, sadece bir örgüt olmadı. Asıl hedef; Türkiye’nin bağımsızlığı, yönelimi ve geleceğiydi. Hedef; Türkiye’nin Avrasya ile stratejik yakınlaşmasını sabote etmek, Rusya ve Çin’le enerji, savunma ve istihbarat iş birliklerini engellemekti. Türkiye’nin NATO’dan kopmaması için her türlü iç karışıklık, suikast, algı operasyonu devreye sokuldu.
Bu tabloyu en erken gören isimlerden biri olan Org. Eşref Bitlis, bu kurguyu ifşa etmek isterken şüpheli bir uçak kazasında hayatını kaybetti. Tıpkı Hablemitoğlu gibi, tıpkı 15 Temmuz gecesi hedef alınan Cumhurbaşkanı gibi...
Amerikan Terör Kataloğu: Kur, Kullan, Suçla, Unut
ABD’nin sahneye sürdüğü yapılar hep aynı düzende çalıştı:
- Bin Ladin: Önce mücahitti. Sonra “terörist” ilan edildi.
- FETÖ: “Eğitim ve diyalog” maskesiyle Meclis’i bombaladı. ABD hemen yüz çevirdi.
- IŞİD: İslam’ı istismar etti. Ama bir kez bile İsrail’e kurşun sıkmadı.
- PKK/PYD: Harita mühendisliği için kullanıldı. İşleri bitti, kapı dışarı edildiler.
Model değişmedi: Kur, kirlet, suçla, sonra unut.
Biz Alparslan'ın Ordusu, Selahaddin’in Mirasıyız
Biz Türk’üyle, Kürt’üyle, Arab’ıyla aynı kıbleye yönelen bir milletiz.
Biz Alparslan’ın duasıyla Anadolu’yu yurt edinen,
Selahaddin Eyyubi’nin adaletini sancağı yapan bir medeniyetin evlatlarıyız.
Biz Çanakkale’de aynı siperde yatan,
Kudüs’te aynı secdeye kapanan,
15 Temmuz’da aynı kurşuna göğüs geren bir kardeşliğin adıyız.
Bizi bölmek isteyenler, bu kardeşliği anlamaz.
Bizi ayrıştırmak isteyenler, bu topraklarda kök salamaz.
Bin yıl önce nasıl buradaysak,
Bugün de buradayız, yarın da burada olacağız.
Biz uçağın tekerine değil, toprağın özüne sarılırız.
Biz dost değil, efendi aramayan bir milletiz.
Son Söz
- ABD ile ortaklık değil, bağımlılık olur.
- Terörle mücadele, terörü üreten kaynakları tanımakla başlar.
- Gerçek bağımsızlık, zihinsel işgali sonlandırmakla mümkündür.
Unutma:
Onlar geçici…
Biz kalıcıyız.
E)Tuğg. Halil İbrahim BÜYÜKBAŞ
Güncel Yazıları
“Kodla Dost, Algıyla Düşman: Siyonist İsrail’in Dijital İkiyüzlülüğü”
22 Temmuz 2025
Oyun Değil, Tuzak!
17 Temmuz 2025
Irak ve İran Örnekleriyle Postmodern İşgal Yöntemi Olarak 15 Temmuz
14 Temmuz 2025
Sinyal Savaşları, Dijital Egemenlik ve “Dost” Görünümlü Düşmanlar
12 Temmuz 2025
Güçlü Türkiye Güçlü Ordu
05 Temmuz 2025
1993: Yabancı İstihbaratın Sessiz Darbesi ve Türkiye’nin Dirilişi
02 Temmuz 2025