Orhan ALİMOĞLU
Tüm YazılarıSiyonizm ve benzeri şeytani kurgular zihinsel manipülasyon ve deformasyonun yanı sıra coğrafya gibi solid yapıları da benzer manipülasyonlarla deforme eder. İnsan ve toprak ilişkisi, şeytani kurguların tahayyülündekinden oldukça farklıdır. Siyonistlerin uyguladığı tarihin en barbar soykırımlarıyla dünyanın gündemine giren Gazze mesela, aslında böyle dikdörtgen bir yapıya sahip değildir. Böyle dikdörtgen bir toprak parçası yoktur Gazze’de. Binlerce yıldan beri Gazze’de yaşamakta olan insanın, Kudüs, Şeria ve Ürdün’le, daha derin-uzak mekanlarla kurduğu köklü ilişkilerle hayat bulan bir ‘evdir’ Gazze. Bugünkü dikdörtgen yapısı, hastalıklı kafa yapılarıyla Siyonistlerin dayattığı köksüz, zorlama, insandan yalıtılmış bir kabustur.
Avrupa ve dünyanın farklı yerlerinden Filistin’e taşınan ‘siyonist’ terörü, ilk olarak toprakta kök salmış insan varlığını katliamla, hileyle, korkutmayla sürmeye çalışmıştır. Ancak insanın toprakla kurduğu ilişki, toprakla bağı olmayan, tarihte donup kalmışların kavramaktan aciz olduğu bir konudur. Gazze hastalıklı siyonist kurgunun, Filistin’in farklı yerlerinden zorla koparılan on binlerce insanı tıkıştırmak için kurguladığı büyük bir mülteci kampıdır. Bir adım sonrasında, oraya ‘yerleştirilmiş’ Yahudi kolonilerini çıkararak, etrafı dikenli tellerle, askeri garnizonlarla, duvarlarla kapatılmış dünyanın en büyük açık hava hapishanesine dönüştürülmüştür. Ve şimdi artık başa çıkamadığı, söküp atamadığı bu köklü insan-toprak ilişkisini bombalarla, akıl zorlayan vahşilik ve barbarlıkla, açlık ve susuzlukla, insanlıktan çıkararak, son bir umut toptan yok etmeye, sürmeye çabalamaktadır.
Gazze’de toprağa kök salmış dirençli, insanlık ailesinin bu yüz ağartan kahraman varlığının anlatılması lazım. Sanatla, edebiyatla, sinemayla, müzikle, bilimle olabilecek her yolla, yeryüzünde insanın var ettiklerinin, anlamın, idealin, her anlamda değer ve varlığın. Bu soykırım ve soykırıma gelinceye kadar geçen 77 yıllık sürede Gazze ve Filistin’de yaşananlar, insanın insanlaşma ve insan kalma mücadelesinin en parlak, en yürek burkan hikayelerinden biridir.
Bu hikâyenin yüzbinlerce, milyonlarca isimsiz kahramanı, kurbanı var şüphesiz, her biri anılmayı, anlatılmayı, insan neslinin geleceğine aktarılmayı fazlasıyla hak ediyor. İşte burada sizlere o kahramanlardan birinden, Dr. Abdulkerim Rakeb’ten bahsetmek istiyorum.
Dr. Abdulkerim Al-Rakeb
Dr. Abdulkerim Al-Rakeb, 30 Kasım 1989 tarihinde Gazze’de mülteci bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Hemşire Tasneem Mohammed Saleh Al-Agha ile evliydi ve Maria (6 yaşında) ile Tuline (4 yaşında) adlarında iki kız çocuğu babasıydı.
Dr. Abdulkerim, küçük yaşlardan itibaren çalışkanlığı ve disiplinli karakteri ile öne çıkmış bir öğrenci olarak lise sınavlarında %98’lik başarı puanıyla Han Yunus’ta birinci oldu. Tıp eğitimini Gazze İslam Üniversitesi’nde tamamladı ve ardından Kadın Hastalıkları ve Doğum alanında Filistin Uzmanlık Kurulundan uzmanlık belgesi almaya hak kazandı.
Dr. Abdulkerim kariyeri boyunca çok sayıda hastane ve tıp merkezlerinde görev yaptı; Rafah’taki El-Helal El-Emirati Doğum Hastanesi, Han Yunus’taki Nasser Hastanesi, Rafah’taki Kuveyt Hastanesi, Han Yunus’taki Dar Al-Salam Hastanesi, Rafah’taki Dr. Saif Barbakh Kliniği, Bani Suhaila’daki Al-Huda ve Aman Klinikleri, Abasan’daki Naseema Al-Rifai Kliniği. Dr. AbdulKarim yoğun mesaisinde ayrıca Han Yunus’taki Bilim ve Teknoloji Fakültesi'nde anatomi dersleri de vermekteydi.
Dr. Abdulkerim, mezun olduğu gün eğitim hayatı boyunca kullandığı kalem ve not defterlerini dostlarıyla böyle paylaşmıştı.
Dr. Abdulkerim, nazikliği ve yüksek ahlakıyla tanınıyordu. Hastalarına karşı her zaman şefkatli ve mütebessimdi. Onlara yalnızca vaka gözüyle bakmaz; mücadelelerini anlar, durumlarını sabırla açıklar ve onlara rahatlamaları için güven verir, böylece kendilerini rahat hissetmelerini sağlardı. Dr. Abdulkerim her konuda cömertti: zamanını, emeğini ve hatta küçük şeyleri bile paylaşmaktan çekinmezdi. Yanında daima çikolata taşır, hastalara, sağlık çalışanlarına ve karşılaştığı herkese ikram ederdi. Bu, yüzlerde bir tebessüm bırakmak için yaptığı küçük bir jestti.
Eşi hemşire Tasneem Dr. Abdulkerim’i şöyle anlatıyor: "O, sadece işinde değil, aynı zamanda meslektaşlarına karşı tutumunda da olağanüstü bir doktordu. Kıdemli bir hekim olarak herkes onunla çalışmayı severdi; çünkü sadece bölümde bir lider değil, aynı zamanda ekibini takdir eden, onları cesaretlendiren ve takım ruhunu destekleyen biriydi. Ameliyathane de gerçek bir sanatçıydı, teşhislerinde son derece isabetli, kararlarında cesurdu ve herkesin hayranlığını kazanmıştı."
Dr. Rakin sadece bir doktor değildi; adanmışlığın ve cömertliğin bir simgesiydi. Hem tıbbi çalışmalarıyla hem de El-Rakeb ailesi içindeki aktif rolüyle toplumuna hizmet etti. İster tıpta ister başka alanlarda olsun, başkalarına yardım etmekten asla çekinmezdi ve her yaştan insan tarafından sevilirdi.
Birçok zorluk ve cazip fırsata rağmen, asla ülkesini terk etmeyi düşünmedi. Ülkesine inanıyordu, zorluklara rağmen dimdik ayakta durdu ve azla yetindi. Mutluluğu gitmekte değil; sabırda, dirençte ve vatanına olan adanmışlıkta buluyordu. Savaş nedeniyle Bani Suhaila'daki evini terk ederek Refah'a gitmek zorunda kaldı. Tehlikelere rağmen, mümkün olan her fırsatta evini kontrol etmek, işleri düzenlemek ve yerinden edilmiş ailesine erzak getirmek için evine gitmeye devam etti. Kalbi, toprağına, ailesine ve evine bağlıydı, koşullar ne olursa olsun onlardan uzak duramıyordu.
Dr. Abdulkerim, en zor şartlar altında bile görevine olan bağlılığından asla vazgeçmedi. Savaş sırasında Nasser Tıp Kompleksi’nde yorulmak bilmeden çalıştı; her gün aralıksız olarak göreve gitmeye devam etti. Tüm tehlikelere rağmen uzun mesafeleri yürüyerek hastaneye ulaştı ve sayısız saat boyunca yorucu vardiyalarda görev yaptı. Bani Suhaila'dan Rafah'a sürgün edildikten sonra bile hastaneye gitmeye bırakmadı, hastalarının hayatını her şeyin önünde tutarak görevini yerine getirdi.
Eşi Hemşire Tasneem, Dr. Abdulkerim’in mesleğine ve insanlara olan bağlılığını şöyle ifade ediyor: "En tehlikeli anlardan birinde, İsrail ordusu El-Nasavi Mezarlığı'na girdi ve hastanede durum son derece tehlikeli hale geldi. Dr. Abdulkerim yerinden kıpırdamadı. Hastaneyi terk etmeyi reddetti ve her türlü riske rağmen görevine devam etti; insanlığa ve kendini adadığı mesleğe olan bağlılığını bir kez daha ortaya koydu."
Dr. Abdulkerim Al-Rakeb, 5 Mart 2024 tarihinde ardında adanmışlık ve özveriyle dolu bir miras bırakarak şehit oldu. Refah’tan görev yerine gitmek üzere yaya olarak ve üzerinde beyaz doktor giysisi olduğu halde yürümekteyken İsrail tarafından hedef alınarak katledildi. Altı acı dolu gün boyunca, ailesi ve sevdikleri ondan haber alamadı, tarif edilemez bir kaygı içinde, hala hayatta olabileceği umuduna sıkı sıkı sarılarak beklemeye devam ettiler.
Günlerce süren bekleyiş ve aramanın ardından nihayet onu buldular; bedeni artık huzur içinde ve hizmet etmiş olmanın onuruyla dimdik duruyordu.
Dr. Abdulkerim sadece bir doktor değildi; dürüst, cesur ve son nefesine kadar vatanına sadık bir insandı. Aramızdan ayrılmış olsa da onu tanıyan herkesin, hastalarının, meslektaşlarının ve onun ilham verici yolculuğunu sadece haberdar olanların kalplerinde ebedi bir iz bıraktı. Şehid olduğu ana kadar dirençli, sabırlı ve kendini ülkesine ve mesleğine adamış bir yaşam sürdü.
Allah Dr. Abdulkerim Al-Rakeb'e rahmet etsin ve onu cennette en yüksek mertebelere eriştirsin.
Tıp Fakültesi öğrencisi Amro Al Sbakhi Gazeteci-Yazar Mustafa Ekici’ye katkılarından dolayı teşekkür ederim.
Güncel Yazıları
Karşı Duran Doktor: Abdulkerim Al-Raqab
28 Nisan 2025
Analiz: حامي الشرف - الدكتور همام محمود حسن الله
22 Nisan 2025
Gazzeli Doktor, Baba ve Büyükbaba: Dr. Abdullatif Mohammed Alhaj
22 Nisan 2025
Analiz- الموت الخفي - الدكتور إياد الرنتيسي
07 Nisan 2025
The Surgeon Who Mended Wounds: Dr. Medhat Mahmoud Saidum
07 Nisan 2025
Analiz- المثابر الرمز: د. محمد أبو سليمة
25 Mart 2025
An Enlightened Mother: Dr Serine Mohammed Al Attar
25 Mart 2025
Münevver Anne: Dr. Serine Mohammed Al Attar
20 Mart 2025
Analiz- فجر الأمل: الطبيب المتدرب خليل رفاء سكيك
15 Mart 2025
Doctor Mother: Dr. Du’aa Issam Ali Shamout
15 Mart 2025
First Health Loss- Dr. Saaed Maher Darabieh
12 Mart 2025
Doktor Anne: Dr. Du’aa Issam Ali Shamout
22 Şubat 2025
Analiz- حارس وجود الإنسان في غزة: د. عصام أبو عجوة
31 Ocak 2025
Two Medical Students from Classmate to Martyrdom: Nour Ra’fat Labed and Saja Al-Mashi..
31 Ocak 2025
A Dedicated Pathologist- Dr. Hosam Hamada
21 Ocak 2025