Mithat IŞIK
Tüm YazılarıAsya Pasifik bölgesi son 25 yılda gerçekleştirdiği değişimle dünyanın jeopolitik merkezine oturmuş bir bölgedir. Bu değişim, küresel ölçekte güç dengelerinin yeniden şekillenmesinde büyük önem arz etmektedir.
21. yüzyılı Asya'nın yükselişi belirleyecektir. Temelde ekonomik dinamiklerle başlayan bu yükseliş, siyasi, askeri ve kültürel alanlarda da etkisini gösterecektir. Asya kıtası dünya nüfusunun %60, ekonominin %40’ını kapsamaktadır. Bu nedenle Asya Pasifik bölgesindeki ekonomik, siyasi, askeri gelişmeler küresel ölçekte etkisini göstermektedir.
ABD, Çin’i yıllardır liderliğini yaptığı uluslararası statükoya karşı koyabilecek potansiyele sahip tek rakip olarak görüyor. Çin ise bu bölgede gerçekleştirdiği askeri nüfus artışını ulusal güvenlik ve egemenliğini korumak amacıyla yaptığını açıklıyor. Bu nedenle bölgede gerilim zaman zaman artarak devam ediyor. İtilaflı bölgelerde oldukça yakın görev yapan ABD ve Çin'e ait hava ve deniz askeri güçlerinin olası bir kazanın veya çarpışmasının, büyük çaplı bir çatışmaya dönüşme olasılığının yüksek olduğunu değerlendirebiliriz.
Trump'ın güç üzerinden barış stratejisini, ABD'nin stratejik tercihlerini başka ülkelere tek taraflı bir şekilde dayatmaya çalıştığını söyleyebiliriz.
Çin'in uluslararası siyasetteki ağırlığı ve Tayvan'ı kendi topraklarına katma noktasındaki kararlılığı gözle görülür oranda artmış durumda. Tayvan'ın stratejik konumu ona olası bir Çin-ABD mücadelesinde değerli bir askeri üs görevi yüklüyor.
ABD de bu mücadelede stratejik üstünlük sağlamak için Çin'e yönelik bir çevreleme stratejisi uyguluyor. Asya Pasifik Bölgesi'ndeki müttefikleriyle savunma bağlarını güçlendiriyor. Avustralya, İngiltere ve ABD'nin oluşturduğu AUKUS ile ABD, Japonya, Avustralya, Hindistan'ın bir araya geldiği QUAD gibi stratejik iş birliğini amaçlayan politikalarını geliştiriyor.
Çin her geçen gün ordusunu modernleştiriyor. Ancak henüz tamamlanmış değil. Çin, 2030 yılına kadar dünya standardına sahip güçlü bir ordu oluşturmayı hedefliyor. Olası bir ABD-Çin çatışmasında Çin, ABD ile mücadele edebilecek kuvvet çarpanına sahip değil. Bu durumda Rusya'nın alacağı tavır çok önem kazanıyor.
Tayvan meselesi, Güney ve Doğu Çin Denizi ihtilafı, Kuril Adaları sorunu, Diaoyu Adaları ihtilafı gibi uyuşmazlıkların yer aldığı Asya Pasifik Bölgesi'ndeki sular ilerleyen günlerde her zamankinden daha fazla ısınacak.
NATO, Rusya-Ukrayna savaşının başladığı Çin'in ilk kez tehdit unsuru kabul edildiği Madrid Zirvesi’nin yapıldığı 2022’den bu yana Asya Pasifik'teki partner ülkeler Japonya, Yeni Zelanda, Güney Kore ile iş birliğini güçlendirme stratejisi izliyor.
Şu an için bölgede sıcak çatışmadan bahsetmek mümkün değil. Ancak süreçte bu gerilimin derecesi artabilir. Çatışmaya evrildiğini de görebiliriz.
Çin'in kırmızı çizgisi Tayvan’dır. Ancak Tayvan Çin'e katılmak istemiyor. Tayvan'da Çin'e katılmak isteyen partiler de var. ‘Çinli yetkililer, Tayvan anavatanın bir parçasıdır’ diyor. Tayvan'ın önemli bir teknolojik merkez olması, olası bir çatışmayı önleyen en önemli etkendir izleyebiliriz. Çünkü dünyada her alanda kullanılan çipler Tayvan'da üretiliyor.
Çin ve ABD nükleer güce sahip iki ülke. Çıkacak bir savaşta bütün dünyanın etkileneceğini düşünürsek iki taraf da savaş istemeyecektir. İki ülke liderinden birisi çılgınlık yapmadığı sürece.
Güncel Yazıları
Bir Markadır Altay Tankı
11 Kasım 2025
Terörün Son Bulması
05 Kasım 2025
Türkiye'nin Hafter’le Görüşmesi
27 Ekim 2025
SDG, ABD ve Siyonizmin Vekil Gücü Olmaya Son Ver
17 Ekim 2025
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanlığı Seçimi(19 Ekim 2025)
13 Ekim 2025
Avrupa'nın Güvenliği
29 Eylül 2025
Terörü Besleyenler
22 Eylül 2025
Anadolu'nun Savunması KKTC'den Başlar
17 Eylül 2025
Sinsi Tehlike Sanal Terör Kampları
12 Eylül 2025
Altay Tankı
10 Eylül 2025
İki Devletli Çözüm
26 Ağustos 2025
Mahmur Kampı Boşaltılıyor
14 Ağustos 2025
Orada Bir Köy Var Erenköy
11 Ağustos 2025
Ölü Çocuklar Büyümez
05 Ağustos 2025
Türkiye'nin Uçak Alımı
30 Temmuz 2025