Mithat IŞIK
Tüm YazılarıKuzey sınırlarımızda Rusya-Ukrayna Savaşı, Güneyimizde İsrail'in Filistin'e yönelik saldırıları devam ederken, İsrail'in saldırması nedeniyle İsrail-İran Savaşı başladı. İsrail her zaman olduğu gibi doğal müttefik ABD'yi de kısa süreli de olsa İran'ın, nükleer ve önemli merkezlerini bombalamaya ikna etti. ‘Yakın sınırlarımızda devam eden bu savaşlar bizim sınırlarımıza da sıçrar mı? Bizi de etkiler mi? Hatta bir üçüncü Dünya Savaşı çıkar mı?’ tartışmaları başladı.
Ancak korkulan olmadı, ateşkes ilan edildi. Bugün dünyamızda savaşa karar veren karar liderlerin hiç birisi savaşı yaşamamış, savaşın kazananın olmadığını bilmez şekilde tavır, davranış ve söylemlerde bulunuyorlar. Barış demek tam bağımsızlık demektir. Emperyalist sömürü düzeni devam ettiği sürece gerçek barışı sağlamak çok zor ve imkansızdır. Tam bağımsızlığa kavuşmak için sahte barışlara inanmamak çok önemli ve değerlidir. Barışı sağlamanın ve korumanın yolunun bölgesel antlaşmaların ve paktların kurulmasından geçtiğini değerlendiriyorum.
İsrail ve ABD'nin saldırılarına İran, beklenenin ötesinde bir direniş gösterdi. Her ne kadar savaşın başladığı ilk günde İran geç reaksiyon göstermiş olsa da zaman içerisinde özellikle uzun menzilli füzelerle İsrail'in, başkenti Tel Aviv ve Hayfa Limanı da dahil önemli merkezleri vurarak İsrail'de panik yarattı.
Savaşın ilk günlerinde İran'ın hemen pes edeceğini düşünenler ve yeni rejim senaryoları yazanların beklediği olmadı. Şunu kabul etmek gerekir ki İran'ın köklü bir devlet geleneği ve köklü bir kültürü vardır. İran, bir Suriye, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri değildir. Irak ve Suriye'de yapılan kara savaşını İran topraklarında yapmak kolay değildir. Çatışmanın devam etmesi durumunda kaybeden başta ABD olmak üzere emperyalistler olacak, kazanan Rusya olacaktı.
Dünya petrol ihracatının merkezi olan Hürmüz Boğazı’nın kapatılması veya kısa süreli de olsa geçişlerin engellenmesi bile dünya borsalarını alt üst edecektir. Rus yapımı İran Denizaltıları, her an izinsiz geçen tankerleri bastırabilecek imkan ve kabiliyete sahiptir. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Kuveyt, Katar, Irak gibi büyük petrol üretici ülkeler, petrol ihracatında bu suyoluna bağımlılar. Bu ülkeler ABD'den en çok silah alan ülkelerdir. Ticari tehlikeyi sezen Trump durumu toparlayarak ateşkesi şimdilik sağladı. Bu savaşın sonunda;
- İsrail'in bölge için ne kadar tehlikeli olduğu görüldü, ancak ABD'nin desteği olmadan İran'a karşı tek başına savaşacak güçten yoksun olduğu da anlaşıldı.
- İran'ın, kendisini savunma kapasitesinin zaafları olsa da tahmin edilenden fazla geliştirmiş olduğu görüldü.
- PKK bağlantılı PJAK/YPG, İsrail yanlısı bir tavır sergiledi. Umarım İran terörle mücadelede Türkiye ile iş birliği yapar.
- Orta Doğu'daki mezhepsel bölünmenin emperyalizmin çıkarlarına hizmet ettiği gözler önüne serilmiş oldu.
- ABD'nin İsrail'i kullanarak bölgeyi nasıl terörize ettiğini bütün dünya görmüş oldu.
Neticede, 13 Haziran'da İsrail'in İran'a saldırılarıyla başlayan ve ABD'nin doğrudan katılımlarıyla şiddetlenen İsrail- İran Savaşı, 11 günde bütün tarafların kazanımıyla yeni bir evreye girmiş oldu.
25 Haziran 2025
Güncel Yazıları
Şimdilik Her İki Taraf da Kazandı
26 Haziran 2025
İsrail-İran Savaşı
17 Haziran 2025
İsrail'in Sinsi Planı
13 Haziran 2025
Onurlu Bir Barış Olabilir Mi?
11 Haziran 2025
Ukrayna-Rusya Barışı
27 Mayıs 2025
PKK’nın Fesih Kararı
14 Mayıs 2025
Keşmir Sorunu
13 Mayıs 2025
Suriye Türkmenleri
06 Mayıs 2025
Yeni Savaş Bölgesi Asya Pasifik mi Olacak?
17 Nisan 2025
Rum Kesiminde Yeni Bir Örgüt Kuruldu
07 Nisan 2025
Putin ve Trump Satranç Masasında
25 Mart 2025
Orta Doğu'da Sorunlar
20 Mart 2025
Nükleer Savaşa Doğru
13 Mart 2025
Avrupa Artık Yalnız
06 Mart 2025
Siperlerde Paralı Askerler
25 Şubat 2025