Mithat IŞIK
Tüm YazılarıHindistan ve Pakistan'ın 1947 yılında bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra başlayan Keşmir Sorunu 78 yıldır devam etmektedir. İki ülke, aralarında doğrudan veya dolaylı olarak meydana gelen gerginlikler nedeniyle çeşitli dönemlerde birbirleriyle savaşmışlar. Bu savaşlarda binlerce kişi hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi göçebe durumuna düşmüş, evlerini, yurtlarını terk etmişlerdir.
Keşmir sorunu, başlangıçta Hindistan ve Pakistan arasında sorun olmasına rağmen zaman içerisinde dünyayı ilgilendiren insani bir mesele haline gelmiştir. İngiltere, 1947 yılına kadar sömürge olarak yönettiği bölgelerden çekilirken, Keşmir, Hindistan ve Pakistan'la birleşme konusunda kararsız kalmıştır. Dönemin prensi Maharaja Hari Singh, Pakistan'ın saldırıları sonucu Hindistan'a geri dönerek Yenidelhi yönetiminden yardım istedi ve Hindistan'a katılma kararı aldı. Bu durum, 1947-1948 yıllarında 1. Keşmir Savaşı'nın çıkmasına neden oldu ve bölge fiilen ikiye bölündü. Birleşmiş milletler halk oylaması yapılmasını önerdi ancak Hindistan bunu kabul etmedi.
Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Keşmir, 1947 yılında Pakistan'a katılma kararı aldı. Ancak Maharaja Hari Singh, Hindistan'la birleşmeye karar verdi. Keşmir, 1947 tarihli katılım anlaşmasıyla Hindistan'a bağlandı. Pakistan'a katılmak istekleri nedeniyle Hint askerleri Camu-Keşmir bölgesine girdi. Üç yüz binden fazla Keşmirli Müslümanı katletti. Soykırıma varan bu katliamın amacı demografik yapıyı değiştirmek ve olası bir referandumda Camu-Keşmir'in Hindistan'a katılmasını sağlamaktı. Hindistan askerlerinin yaptığı bu katliam, 1947 yılında iki ülke arasında savaşın çıkmasına neden oldu. Birleşmiş Milletler'in ara buluculuğunda 1 Ocak 1949 Ateşkes Anlaşması imzalandı.
Bu anlaşma bölgenin askersizleştirilmesini içeriyordu. Birleşmiş Milletler aldığı kararla, Keşmir halkının özgürce hangi ülkeye katılmak istediğine dair bir plebisit yapılması çağrısında bulundu. Ancak Hindistan bölgeden askerlerini çekmedi. Kontrol altına aldığı bölgeleri Camu Keşmir adı altında kendine bağladı. Pakistan’da kendisine bağlı Keşmir’e, Azat Keşmir'e(Bağımsız Keşmir)’e, özel bölge statüsü verdi.
İki ülke arasında 1965 yılında ve 1999 yılında yine savaş çıktı. Camu Keşmir'in %45'i Hindistan’ın, %35'i Pakistan'ın kontrolünde, bölgenin doğusunda %20'lik kısım ise Çin'in hakimiyetinde kaldı. Hindistan, 2019'da anayasal değişikliği yaparak Camu Keşmir'in özel statüsünü kaldırdı. Camu Keşmir'i Ladakh adıyla Merkeze Bağlı Birlik Toprağı statüsünde iki bölüm oluşturdu.
Pakistan, 1989 yılında çözülemeyen Keşmir sorununa dünya kamuoyunun dikkatini çekmek için 5 Şubat'ı Dünya Keşmir Dayanışma Günü ilan etti.
Keşmir'de yıllardır süren çatışmalar nedeniyle on binlerce direnişçi ve asker hayatını kaybetti. Keşmir sorununun temeli 1947 yılına dayanıyor. Bölgede Çin, Hindistan, Pakistan var. Her üç ülkede nükleer silaha sahip. Çin şu anda olaylara müdahil değil. Ancak bölgede Çin varsa ABD'nin de olması kaçınılmaz. Pakistan'ın Çin ile yakın ilişkileri var. Hindistan'ın da ABD ile yakın ilişkileri var.
Çin şu anda daha çok Hint-Pasifik bölgesine odaklanmış durumda ve ticaret olarak Afrika'yı etki ve ilgi sahası olarak seçmiş durumda. ABD ise Ortadoğu, Kafkaslar ve Gazze'ye odaklanmış durumda. Hindistan ve Pakistan her iki ülkede nükleer silaha sahip. Hindistan savunma harcamalarını artırdı ancak Hindistan ordusunun eksikleri fazla. Modi savaşa karar vermeye cesaret edemiyor. Bu nedenle çatışmanın geleceğini Pakistan'ın yapacağı hareket tarzları belirleyecek. İki taraf da büyük çaplı bir çatışmadan çekiniyor ancak bölgede su krizi var.
Hindistan, İndus Su Anlaşması'nı askıya aldı. Su Pakistan için çok önemli. Bu durum Pakistan'da elektrik, sanayi, tarım vesaire gibi her türlü üretimi etkiliyor. İndus Su Anlaşması'nın Hindistan tarafından askıya alınması bölgede savaşın başlamasına neden olabilir. İndus Su Anlaşması, İndus nehri ve kollarında mevcut suyun kullanımı için Hindistan ve Pakistan arasında su dağıtım anlaşmasıdır. Bölgede nehirlere yapılacak müdahale büyük bir savaş, hatta bir dünya savaşının çıkmasına sebep olabilir. Nükleer silaha sahip iki ülke için de sorunların görüşmeler yoluyla çözülmesi çok önemlidir.
Son gerilim nedeniyle iki ülkenin askeri gücü merak konusu oldu.
Hindistan'ın askeri gücü
Kara ordusu mevcudu: 1 milyon 455 bin asker, 1 milyon 155 bin yedek asker,
Savaş Uçağı: 513 adet toplam hava gücü 2080 adet,
Tank mevcudu: 4201 adet,
Zırhlı araç: 148.594 adet,
Deniz Filosu: 293 adet,
Uçak Gemisi: 2 adet,
Pakistan askeri gücü
Kara Ordusu: 650 bin asker aktif görev yapıyor, 550 bin yedek asker,
Savaş Uçağı: 325, toplam hava gücü 1400 adet,
Tank: 2627 adet,
Zırhlı Araç: 17.516 adet,
Deniz Gücü: 121 gemilik filo,
Hindistan'ın nüfusu: 1 milyar 438 milyon,
Pakistan'ın nüfusu: 247 milyon 500 bin.
Hindistan nükleer başlık: 172 adet tahmin ediliyor.
Pakistan nükleer başlık: 170 adet tahmin ediliyor.
Güncel Yazıları
Suriye Türkmenleri
06 Mayıs 2025
Yeni Savaş Bölgesi Asya Pasifik mi Olacak?
17 Nisan 2025
Rum Kesiminde Yeni Bir Örgüt Kuruldu
07 Nisan 2025
Putin ve Trump Satranç Masasında
25 Mart 2025
Orta Doğu'da Sorunlar
20 Mart 2025
Nükleer Savaşa Doğru
13 Mart 2025
Avrupa Artık Yalnız
06 Mart 2025
Siperlerde Paralı Askerler
25 Şubat 2025
Suriye Modern Ordusunu Oluşturmalıdır
17 Şubat 2025
Gazze Direnişi
07 Şubat 2025
Trump Kime Meydan Okuyor?
28 Ocak 2025
Hamaney ve İran
21 Ocak 2025
Mavi Vatan 2025 Tatbikatı
14 Ocak 2025
Trump ve 2025
10 Ocak 2025
Terör ve ABD
06 Ocak 2025