Halil İbrahim BÜYÜKBAŞ
Tüm YazılarıBugün Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde Venezuela’nın Ankara Büyükelçisi Freddy Molina Gutrierrez’i dinlerken bir kez daha şu gerçeği düşündüm: Amerika’nın senaryosu hiç değişmiyor. Dün Türkiye’ye, bugün Venezuela’ya, yarın başka bir ülkeye… Hep aynı yalan, aynı kılıf, aynı işgal girişimi.
“Narko-Terör” Yalanı
Washington yönetimi Venezuela’yı “narko-terör ülkesi” olarak ilan ediyor. Oysa bu, yeni bir iddia değil. ABD’nin literatüründe bu tür suçlamalar, işgal ve müdahale için kullanılan en bilindik bahanelerden biri.
Hatırlayın, 1974’te Türkiye Kıbrıs Barış Harekâtı’nı gerçekleştirip adaya barış ve huzur götürdüğünde de aynı Amerika, Ankara’yı “Haşhaş ekimi” üzerinden bizi narko-terör ile suçlamıştı. Egemenlik hakkımızı kısıtlamaya kalkmış, Türkiye’yi baskı altına almak istemişti.
Sanırsınız ABD, dünyanın “Yeşilay şubesi”… Oysa gerçek tam tersi! 2001’de Afganistan’ı işgal ettikten sonra yıllarca devlet eliyle uyuşturucu ticaretini yöneten bizzat Amerika oldu. Yine PKK ve uzantılarının kontrol ettiği bölgelerde uyuşturucu ile terörü finanse eden de onlardı. Mesele uyuşturucu değil; mesele bundan pay alabilmek. Eğer Caracas yarın Washington’a “gel uyuşturucuyu sen yönet” dese, emin olun Maduro’yu bir gecede “kahraman” ilan ederlerdi.
İşgalin Değişmeyen Reçetesi
ABD’nin işgal reçetesi hep aynı:
- Önce ülkenin liderini “diktatör”, “despot”, “yolsuz” ilan eder,
- Sonra sahte bir tehdit üretir,
- Ardından da “kendi vatandaşlarımızı koruyoruz” bahanesiyle işgale girişir.
Vietnam’da “komünizm tehlikesi” dediler.
Afganistan’da “terörle mücadele” yalanını söylediler.
Irak’ta “kimyasal silah” bahanesini kullandılar.
Bugün ise Venezuela için “narko-terör” senaryosu sahneleniyor.
Demokrasi Maskesi
ABD’nin demokrasi havariliği de bir başka yalan. Bir taraftan kendi halkı tarafından seçilmiş Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro’nun başına 50 milyon dolar ödül koyuyorlar, diğer taraftan Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından hakkında yakalama kararı çıkarılan çocuk katili Netanyahu’yu Beyaz Saray’da ağırlıyorlar. Bu çelişki bile Washington’un samimiyetini yerle bir etmeye yeter.
Unutmayalım, ABD daha önce Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara’nın başına da milyonlarca dolar ödül koymuştu. Liste uzun, yöntem hep aynı.
Petrolün Kara Gölgesi
Asıl mesele uyuşturucu değil, petroldür! ABD’nin Venezuela’ya hıncı, tıpkı 1953’te İran’ın petrolünü millîleştiren Başbakan Musaddık’a duyduğu öfke gibidir. Musaddık, İran petrollerini İngiliz ve Amerikan şirketlerinin elinden alıp halkına kazandırdığı için CIA ve MI6 tarafından devrildi. Bugün Maduro’nun başına örülmek istenen çorap da yarım asır önce Tahran’da yazılan senaryonun bir kopyasıdır.
ABD’nin Kirli Sicili
Tarihe bakın:
- Kızılderili soykırımı,
- Vietnam’daki katliamlar,
- Irak işgali,
- Afganistan bataklığı…
Ve Filistin'de Soykırım ortaklığı...
Ve şimdi sıra Venezuela’da mı?
Sonuç olarak;
ABD’nin sicili ortada: Her defasında yeni bir yalanla gelir, kan döker, kaynakları sömürür, ardından da “özgürlük götürdük” diye dünyaya ders vermeye kalkar. Oysa tek götürdükleri şey işgal, yıkım ve sömürüdür.
Bugün Maduro’ya yöneltilen “narko-terör” iftirası, dün Musaddık’a karşı yürütülen petrol kumpasının, Saddam’a atılan “kimyasal silah” yalanının aynısıdır. Tek farkla: Musaddık İran’ın petrolünü millîleştirdiği için CIA darbesiyle devrildi, Saddam’ın ülkesine “kitle imha silahı” bahanesiyle girildi, bugün de Venezuela petrolü için Maduro’ya “narko-terörist” iftirası atılıyor.
Ama Maduro sıradan bir lider değil; Latin Amerika’nın direniş sembolü olmuş önemli bir devlet adamıdır. Bu baskılara asla boyun eğmeyecek, halkının iradesini Washington’un kapısında pazarlık konusu yapmayacaktır.
Ve şunu iyi bilsinler:
Amerika’nın akıbeti, tıpkı Vietnam’da olduğu gibi,
Irak’ta olduğu gibi,
Afganistan’da olduğu gibi,
hezimetten başka bir şey olmayacaktır!
Çünkü haklı direnişin önünde hiçbir emperyal güç uzun süre ayakta kalamamıştır. Bugün Venezuela halkı, yarın başka milletler… Hepsi aynı hakikati haykıracak:
“Amerika’nın Yalanları Çürür, Direnen Milletler Kalır!”
2 Ekim 2025
(E)Tuğg. Halil İbrahim BÜYÜKBAŞ
Güncel Yazıları
Yeni Nesil Otomobiller Dijital Gözcü Mü?
01 Ekim 2025
Microsoft Siyonist Çocuk Katilleri ile İşbirliğini İtiraf Etti
26 Eylül 2025
İngiliz İstihbaratı MI6 Başkanı Richard Moore İstanbul’da: Niye Geldi Acaba?
22 Eylül 2025
Cep Telefonu: Cebimize Sokulan Dijital Truva Atı
17 Eylül 2025
Türkiye’ye Saldırının Bedeli: 72 Saatte Kudüs’te Ayyıldızlı Al Bayrak
10 Eylül 2025
Yeşilçam Gerçekten Yeşil Miydi?
04 Eylül 2025
Fransa Whatsapp'ı Yasakladı, Ya Biz!
02 Eylül 2025
Sıfır Tıklama ile Sıfır Güvenlik
01 Eylül 2025
Amerika’da Epstein Var da Türkiye’de Yok mu?
30 Ağustos 2025
Evanjelizm ve Masonluk: Siyonizm’in İki Kanadı
25 Ağustos 2025
Sanayi Devriminden Yapay Zekâ Çağına: Beyaz Yakalıların Sessiz Çöküşü
21 Ağustos 2025
Amerika'nın Truva Atı
18 Ağustos 2025
Amerika’nın İkiyüzlülüğü
17 Ağustos 2025
Dijital Esaret
14 Ağustos 2025
1945’te Süt Tozu ile Gelen Sessiz İşgal!
07 Ağustos 2025