Muhammet Savaş KAFKASYALI

Muhammet Savaş KAFKASYALI

Tüm Yazıları

Şevket’li Özbekistan’ın Yeniden Uyanışı

04 Aralık 2018
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Bazı sohbetler, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, kaldığı yerden aynı samimiyet ve coşkuyla devam edebilmektedir. Bu türden sohbetler, tarafların zihniyet birliği sayesinde ne kadar ara verilse de akarı değiştirilemez. Zira bir arada olmak veya konuşmak şart değildir böyle sohbetler için. Zaten hem ortak zihniyetin zamana göre yenilenmesi hem de yeni nesiller için yinelenmesi amacıyla süregiden bir sohbettir bu. Kâh en hararetli haykırışlarla yahut şen kahkahalarla, kâh derin bir sükûnetle sürer gider. Karşılıklı söylenir sözler bazen, bazen söz birlenir ve birlikte dünyaya söylenir birliğin sözü. Bir dem kısık sesle dertleşmek lâzım gelir, başka bir dem hepten susmak ve gönülden deyişmek elzem olur. O vakit aynı zihniyetin mensupları olan sohbetin tarafları, birbirlerine şairin dediği gibi derler:

 

Orda bir köy var, uzakta

O köy bizim köyümüzdür.

Gezmesek de tozmasak da

O köy bizim köyümüzdür.

 

Tarihin önemli numunelerinden olan ve bundan sonra inancın, değerlerin, zihniyetin hatta bütün bir hayat tarzının değiştirilmesi gayesiyle yapılanların dönemi diye bahsedilecek Sovyetler Birliği hâkimiyeti, aynı zihniyetin birçok parçasını içine almış ve bu dönemde susmak elzem olmuştu. Yetmiş yıllık sükûnet zamanında sohbetin sesi kısılmış ve sessiz edilmişti.

Türklerin bilhassa Müslüman olmalarının hemen sonrasında İslâm’ın temsilcisi ve bayraktarı olmaları ile ilmin, bilimin, sanatın, kültürün, edebiyatın en önemli merkezlerinden biri hâline gelen bölgelerin büyük bir kısmı bugün Özbekistan’ın topraklarıdır. Bu sebeple hem Türk kültürünün hem de İslâm’ın en güzide diyarlarındandır Özbekistan.

Uluğ Bey’in gökyüzünü seyrettiği, Emir Timur’un cihana nizam öğrettiği, Ali Şir Nevaî’nin güzel sözü gönüllere nakşettiği, İmam Buharî’nin hadisleri bellettiği, İmam Maturidî’nin aklettiği, Bahaeddin Nakşibend’in zikrettiği ve teneffüs edenlerin iptilâsı olduğu bir iklimin yurdudur Özbekistan. Semerkant’ın, Hive’nin, Buhara’nın, Taşkent’in her gelene tekrar tekrar gel ettiği memleket.    

***

Orta Asya, Modern Uluslararası Sistemin bütün dünyaya kendi yapısı ve işleyişi doğrultusunda şekil vermek gayesiyle kurguladığı ve yürüttüğü politikaların bir uzantısı/yansıması olarak başlayan Aydınlanma hareketiyle, sözde aydınlanan lâkin esasında aydınlıktan karanlığa sürüklenmiştir. Bir zamanlar kandil olup aydınlığıyla dünyayı aydınlatan diyarlar, önce medenileşmeye (!) başlamış ve sonrasında ise Modern Uluslararası Sistemin parçası hâline getirilmiştir. Böylece, büyük ve birleşik bir zihniyet dairesinin üyeleri, ayrışarak ve ayrılarak bu sistemin birimleri olmuştur.

Aynı zihniyetin mensupları arasında asırlarca devam etmiş sohbetin devam edebilmesi için lâzım olan zihniyet bağlarının muhkem kalesi ve Orta Asya’nın kalbi hep Özbekistan olmuştur. Bu sebepledir ki, Özbekistan âdeta yetmiş yıllık bir uykuya dalmış ve bu süre zarfında sessizce aynı sohbeti ve bağı sürdürmüştür. Yetmiş yıl sonra yeniden uyandığında, Bağımsız Özbekistan Cumhuriyeti kurulduğunda sohbete kaldığımız yerden devam etmeye başladık. Fakat bağımsızlığın daha başlangıcında, Özbekistan’ın sahip olduğu imkânları ve onun ehemmiyetini bilip aynı bağların tekrar kurulmasına, Özbekistan’ın güçlenmesine müesses nizamın engel olacağı görülünce, bu defa kendi içine kapandı ve tekrar sükûnete daldı.

Yaklaşık yirmi yıl sonra Modern Uluslararası Sistemin çatırdadığı, işleyemez olduğu anlaşılıp, artık bir mania kalmadığı anlaşıldığında Özbekistan bir kez daha uyandı ve sohbet kaldığı yerden devam etmeye başladı. İşte 4 Aralık 2016 Özbekistan’ın yeniden uyandığı gündür ve bugün onun yıldönümüdür. Artık Şevket’li Özbekistan yeniden uyanmıştır.

***

Özbekistan Devlet Başkanı Şevket Mirziyoyev, “Halklar hükümetlere değil, hükümetler halka hizmet eder” ifadesiyle bir yandan yeniden uyanışı belirtirken, diğer yandan Özbekistan hem kendi halkıyla sesli, şen, coşkulu ve samimi sohbet etmeye başladığını hem de ortak zihniyet dairesinin sohbetine kaldığımız yerden bundan kelli sesli devam edeceğimizi, ortak sesimizi bütün dünyaya haykıracağımızı beyan etmiştir. 33 milyon nüfusuyla Özbekistan, her alanda ciddi adımlar atmaya ve gelişmeye başlamıştır.

Mirziyoyev, göreve gelir gelmez 2021 hedeflerini belirlemiştir: i) Devlet sisteminin ve kamu yapılanmasının iyileştirilmesi, ii) Hukukun üstünlüğünün sağlanması ve yargı sisteminin ileri derecede yeniden şekillendirilmesi, iii) İktisadi kalkınma ve liberalleşmeye öncelik verilmesi, iv) Sosyal alanın geliştirilmesine öncelik verilmesi, v) Güvenlik, etnisiteler arası uyum ve dinî hoşgörü ile dengeli, karşılıklı çıkara dayalı ve yapıcı dış politika sahalarına öncelik verilmesi. 7 Şubat 2017 tarihinde imzaladığı Kalkınma Stratejisi Kararnamesi ile bu hedefler bir strateji belgesi hâline getirilmiştir.

Özbekistan, bir taraftan kendi ülkesinde her alanda gelişme ve kalkınma hamleleri başlatırken, diğer taraftan başta Orta Asya olmak üzere Avrupa’ya, Amerika’ya ve bütün dünyaya açılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kasım 2016’da Pakistan ziyareti sonrası İslam Kerimov’un vefatının ardından Özbekistan’ı ziyaret etti. Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın misafiri olarak 25-26 Ekim 2017 tarihlerinde Türkiye’ye geldi. Bu ziyaret sırasında ilk defa kararlaştırılan ve dile getirilen stratejik ortaklık düşüncesi kısa sürede geliştirildi.

İki cumhurbaşkanı arasında 11 Aralık 2017 ve 7 Şubat 2018 tarihlerinde yapılan telefon görüşmelerinde, Ankara ziyareti esnasında imzalanan anlaşmaların durumu değerlendirildi ve Taşkent ziyareti esnasında oluşturulacak mekanizmalar belirlenip tasarlandı. Nihayet 29 Nisan-1 Mayıs 2018 tarihleri arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özbekistan ziyaretinde iki ülke arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kuruldu, 25 dev anlaşmaya imza atıldı. Böylece “uzun bir yolculuk” başladı.

Yeni dönem Türkiye-Özbekistan ilişkilerinde beş temel alan belirlenmiştir: Kültür, siyaset, ekonomi, güvenlik ve dış politika. Türkiye-Özbekistan Çok Boyutlu Stratejik Ortaklığının bu beş alanı ve başlığı, Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün de beş koordinasyon birimine karşılık gelmektedir. Biz bu yeni dönemde iki devletimiz arasındaki bu stratejik ortaklığın gereği olan çalışmalara katkı sağlamak maksadıyla elimizden gelen gayreti azami ölçüde göstereceğiz. Bu çerçevede, evvelâ 15 Mayıs 2018 tarihinde Özbekistan Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Sayın Alişer Azamhocayev ve heyetinin katılımıyla Özbekistan-Türkiye ilişkilerinin farklı boyutlarını ele alan bir program yaptık.

15 Kasım 2018 tarihinde ise yine Büyükelçi Sayın Alişer Azamhocayev ve heyetine ilaveten Özbekistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Stratejik ve Bölgelerarası Araştırmalar Enstitüsü Müdür Yardımcısı Dr. Batır Tursunov ve aynı enstitüden Daire Başkanı Rustam Hüramov’un da katılımıyla “Bütün Yönleriyle Türkiye-Özbekistan Stratejik İşbirliği Paneli” yaptık.

***

Yeniden uyanan Şevketli Özbekistan’a ve Türkiye-Özbekistan Stratejik İşbirliğine hem selam hem de uğurlar olsun!

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA