Halil İbrahim Büyükbaş

Halil İbrahim Büyükbaş

Tüm Yazıları

Irak ve İran Örnekleriyle Postmodern İşgal Yöntemi Olarak 15 Temmuz

14 Temmuz 2025
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Tarihler ve coğrafyalar değişse de bazı senaryoların ardındaki akıl şaşırtıcı derecede benzer olabiliyor. 21 Mart 2003'te ABD, "Irak'ta kitle imha silahları var" yalanıyla düğmeye bastığında, Başkan George W. Bush "Irak halkını özgürleştirmeye geliyoruz" dese de işin aslı demokrasi değil petrol, özgürlük değil kaostu. Hedef, Irak'ı savaş meydanında değil, içeriden çökertmekti. Bu uğurda kullanılan en güçlü silah ise bir tank ya da füze değil, Kesnizani Tarikatı oldu.

Kesnizani, yani "Kimse bilmiyor" anlamına gelen bu tarikat, Saddam'dan başka herkesin bildiği bir sırdı. Irak'ın en stratejik kurumlarına sızmış; Genelkurmay kadroları, iç istihbarat servisi ve hatta Saddam'ın ailesine kadar nüfuz etmişlerdi. Eşi Sacide'nin bile tarikat şeyhinin ayaklarını yıkadığı, İzzet El-Duri, Uday Hüseyin ve Savunma Bakanı gibi önemli isimlerin müridi olduğu bu yapı, Amerikan askerleri Bağdat kapısına dayandığında Irak ordusunun direnmeyişinin arkasındaki temel nedendi. Zira şeyhleri, direnmeyin emrini vermişti. Peki, o şeyhin kulağına bu talimatları kim fısıldıyordu? Cevap açıktı: CIA ve Mossad. ABD'li yetkililerin "Saddam'ın yatak odasındaydık" sözleri, bir istihbarat başarısından ziyade, bu tarikat aparatının ürünüydü. Irak, kurşun atılmadan, içeriden teslim alınarak böyle çökertildi...

Türkiye 2016: FETÖ'nün Postmodern İşgali

Irak modeli işe yaramıştı ve şimdi hedef Türkiye'ydi. Bu kez sahnede bir başka tarikat vardı: Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ). Yıllarca eğitim kisvesi altında en zeki çocukları devşirdiler. Sadakatleri devlete değil, Pensilvanya'daki şeyhlerineydi. Devletin tüm damarlarına sızdılar: yargıya, emniyete, TSK'ya, Milli Eğitim'e, istihbarata ve dijital altyapıya. Ve 15 Temmuz gecesi düğmeye bastılar.

Tanklar yollara çıktı, F-16'lar alçak uçuş yaptı, Meclis bombalandı, Genelkurmay Başkanlığı işgal edildi.

Halkın üzerine "halkın parasıyla alınan" silahlarla ateş açan hainlerin hiçbir ahlaki değeri yoktu. Adeta çıldırmışlardı. Çünkü sapkın şeyhlerine mutlak itaat esastı. Bu onlar için, şeyhin "kerameti" idi. Sorgulanamazdı... Pensilvanya oturan CIA Papazı 1960'tan beri hayal kuruyor. Humeyni'yi hayal ediyordu.

1979 yılında CIA aparatı Humeyni, Fransa'dan kalkan uçakla Tahran'a inmiş onu milyonlarca insan topluluğu karşılamıştı.

FETÖ terör örgütü başı Fetullah Gülen'in hayalinde de Pensilvanya'dan kalkan uçak Esenboğa Havaalanına inecek, onu milyonlarca müridi pardon mankurtları omuzlarda Çankaya'ya taşıyacaktı...

Ancak Türk Milleti uyanıktı. O zifiri karanlık gecede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın milletine yaptığı o tarihi çağrı, tüm ülkeyi ayağa kaldırdı. Bir liderin sesi, umutsuzluğa düşen kalplere can suyu oldu ve Türk halkı, bir an bile tereddüt etmeden, liderinin arkasında dimdik durdu.

Cumhurbaşkanı'nın kaldığı otelden hainlerin gönderdiği suikast timinin gelişinden dakikalar önce ayrılışı, aslında sadece bir liderin değil, bir ülkenin kaderini değiştiren kritik bir an olmuştu.

O anki kararlılık ve Türk milletinin vatan sevgisiyle sokaklara dökülüşü, bu topraklara kurulan kirli oyunları bozdu. Eğer Türk milleti direnmeseydi, tıpkı Irak gibi, sabah bambaşka bir Türkiye'ye uyanabilirdik. 15 Temmuz, sadece bir darbe girişimi değil, bir postmodern işgal senaryosuydu.

FETÖ'nün darbe planı üç ayak üzerine kuruluydu:

Devletin beynine sızmak (Ergenekon, Balyoz gibi davalarla vatansever subaylar tasfiye edildi, devletin kritik kurumları imamların kontrolüne geçti), dijital kaleyi ele geçirmek (TÜBİTAK ve TİB gibi kurumlar kontrol altına alındı, dijital deliller üretildi, devletin hafızası çalındı) ve kriptolu haberleşme (ByLock ile gizli talimatlar dağıtıldı, ankesörlü telefonlarla emir zinciri kuruldu). FETÖ, aslında CIA ve MOSSAD tarafından eğitilen bir psikolojik harp ordusuydu.

İran'da da Aynı Oyun ve Sonuç

Bugün İran'da yaşananlar da bu modelin bir başka yüzünü gösteriyor. Bilim insanları suikaste kurban gidiyor, nükleer tesislere siber saldırılar düzenleniyor, belgeler ortadan kayboluyor. MOSSAD, artık İran'a toplu tarikat sızmalarıyla değil, nokta atışlı içeriden operasyonlarla saldırıyor. Yani yöntem değişse de amaç değişmedi: Devleti içeriden çökertmek.

Devlet, halkının inancına karışmamalı. Ama o inanç kisvesiyle devletin damarlarına sızılıyorsa, bu maneviyat değil, ihanettir. O zaman gereken önlemleri ivedilikle almalı.

Irak Kesnizani ile çöktü.

Türkiye FETÖ ile sınandı.

İran da MOSSAD'ın hedefinde. Bir devletin içindeki paralel yapılar, sadece içeriden değil, dışarıdan da beslenir. Kesnizani Tel Aviv'e çalıştı. FETÖ Pensilvanya'ya. Hepsini üst aklı: CIA.

Unutmayalım ki bu milletin uyanıklığı ve liderine olan sarsılmaz inancı, 15 Temmuz'u durdurdu. Ancak benzer oyunlar hâlâ devrede. Sadece geçmişi bilmek yetmez. Tarihten ders almak gerekir. Bu tür tehditlere karşı milletçe uyanık kalmak ve birlik olmak, bizleri gelecekteki benzer senaryolara karşı daima güçlü kılacaktır.

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA