Alper TAN

Tüm Yazıları

Trump Pekin'e Pirince Giderken

19 Haziran 2018
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

2016’nın Kasımında seçildiğinde ABD'nin Ortadoğu'da “terörle mücadele” adı altında harcadığı paralara dikkati çeken Donald Trump, şöyle demişti. "Ortadoğu'da 6 trilyon dolar harcadık. Bu parayla ülkeyi baştan aşağı iki kere kurardık. Yollarımıza, köprülerimize, tünellerimize ve havaalanlarımıza bakın, hepsi çok eskimiş durumda."

Trump’ın bu düşüncelerini kuvveden fiile dönüştürme eğilimiyle birlikte ABD ile başta Çin olmak üzere dünyanın güçlü ülkeleri arasında küresel bir ticaret savaşı başladı.

Bazıları, savaşların hala resmi ordularla ve sadece topla-tüfekle yapıldığını zannediyor. Ortada resmi ordularla ve kılıç-kalkanla yapılan bir savaş göremediği için de Suriye’de bir “iç savaş” yaşandığını, 70 devletin Suriye’de “IŞİD’le mücadele etmek” için koalisyon oluşturduğunu, ABD ve Avrupa ordularının Afganistan ve Irak’a “kitle imha silahlarını yok etmek” ve “küresel terör örgütleriyle mücadele için” gittiğini düşünüyor.

Türkiye hedefte..

Sadece Çin değil Türkiye de hedefte.. Peki neden?

-Türkiye, mevcut küresel düzeni açıktan hedef almaya başladığı için küresel düzenin sahipleri doğal olarak rahatsız oluyorlar.

-İslam ülkelerinin yönetimlerinin çoğu Batıyla müttefik olsalar da Türkiye, Müslüman halkları, arkasından sürüklüyor ve Müslümanların birlik beraberliği için uğraşıyor.

-Türkiye, Batıya ve Batının yerel işbirlikçilerine rağmen Irak ve Suriye’ye girdi. Batının planlarını ve projelerini alt-üst etti..

-Türkiye’de sömürgeci Batıya ve NATO’ya karşı bir uyanış ve mücadele ruhu gelişiyor.. Millette, siyasette ve devlette bu yönde düşünceler olgunlaşıyor..

-FETÖ, PKK gibi Batının hizmetinde olan örgütler, ağır darbe almaya ve yok edilmeye başlandı.. Batı’nın Türkiye’yi bu örgütlerle sıkıştırabileceği algısı hızla çöküyor.

-Batılı devletlerin, Suriye’de PYD’ye kurdurmak istedikleri “PKK devleti” çöpe atıldı.

15 Temmuz işgal girişiminden bir kaç ay sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, aslında kimlerle savaştığını açıkça ilan etti ve şunları söyledi. "Dünyanın ve bölgemizin yeniden yapılandırılmaya çalışıldığı şu kritik dönemde, eğer durmaya kalkarsak kendimizi bulacağımız yer, Sevr şartlarıdır. Açık konuşmak lazım; Türkiye, İstiklal Harbi'nden sonraki en büyük mücadelesini veriyor. Terör örgütleri, bu kavganın sadece piyonlarıdır. Bizim asıl mücadelemiz arkalarındaki güçlerledir.”

“Terör örgütleri, bu kavganın sadece piyonlarıdır. Bizim asıl mücadelemiz arkalarındaki güçlerledir” mesajı çok önemlidir. Bu mesaj bizimle paravan örgütler üzerinden dolaylı şekilde savaşan devletlere çok açık bir mesajdır. “Bizim esas savaşımız sizlerle” ve “Bunların hesabını size soracağız” demektir.

Batılı ülkeler ve bölgesel piyonları korku ve panik içindeler. dünyada kontrolü kaybettiklerini artık net olarak görüyorlar..

Avrupa ve ABD’de bazı etkili kesimler Barack Obama’nın ABD’yi zayıflattığını, sert bir başkanın daha etkili olacağını düşünüyordu.

Çuvalcı komutan olarak bilinen ABD'li Orgeneral Raymond Odierno,"Obama'nın terörle mücadele stratejisi ABD’yi Ortadoğu’da pasifleştirdi bölgede liderliği Rusya’ya bıraktık” diyordu.

Avrupa Merkez Bankası'nın ilk baş ekonomisti ve Euro’nun mimarlarından Profesör Otmar Issing, iki sene önce finans krizinin bir yerden bir yere atladığını belirterek "Sonunda Euro Bölgesi dayanamayacak ve dağılacak" demişti.

Yine o günlerde, Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schauble, Yunanistan özelinde yaptığı açıklamada kurallara uyulmadığı takdirde Euro Bölgesi'nin dağılacağını söylüyordu.

ABD'nin yeni başkanı Trump, seçim kampanyasında sürekli, ABD'nin bölgede uyguladığı politikalarla İran'ın önünü açtığını vurgulamıştı. Trump, seçim kampanyasında “İran çok büyük bir sorun ve öyle de olmaya devam edecek. Ama başkan seçilirsem bu belayla nasıl başa çıkacağımı biliyorum” demişti.

Trump bildiğini zannediyor. Oğul Bush da bildiğini zannediyordu. Afganistan ve Irak’ı işgal etmiş. İran’ı da işgale hazırlanıyordu. Peki ne oldu? Neticede işgal ettiği Irak’ı, İran’ın kucağına bıraktı. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Bu hayal uğruna ABD, katil müttefikleriyle Afganistan ve Irak’ta Milyonlarca Müslümanı katletti. Ama kendisi de 6 Trilyon Dolar kaybetti. Dünyanın yarısının lanetini ve nefretini üzerine çekti. Umduğunun tersini buldu.

İran dini lideri Ali Hamaney'in en üst düzey askeri danışmanı general Yahya Rahim Safevi, ABD'nin Afganistan ve Irak işgalinin bölgede, İran'ı güçlendirerek, İran'ın siyasi nüfuzunu arttırdığını açıkladı. Yani ABD siyaseti ters tepti.

Pulitzer ödüllü, New York Times yazarı Anna Applebaum ‘‘Batı dünyasının ve kurumlarının tehlike altında olduğunu görmemiz gerek. Bugüne kadar Avrupa'nın güvenliğinin ABD ile birlikte garantisi olan NATO'nun garantisinin yakın bir gelecekte sona erebileceği ihtimali üzerine plan yapmalıyız” diye yazıyor.

IŞİD’i bahane ederek Türkiye’ye karşı onlarca ülkeyi yanına alıp Suriye’ye giren  ABD şimdi burada da hayal kırıklığı yaşıyor. Gerçekleştirdiği El Bab harekatıyla ABD koridoruna hançer saplayan Türkiye, Afrin hamlesiyle işi daha ileriye götürdü. Piyonları üzerinden Kandil’de kuşatılan ABD, Münbiç konusunda Türkiye'nin dediği noktaya geldi.

Trump, ABD’nin kaybettiği 6 Trilyon Doları eşkiya yöntemiyle tahsile kalkışırken muhtemelen daha fazlasını kaybedecek.

ABD, dünyada hızla yalnızlaşıyor. Kısacası artık devir değişiyor. ABD yumuşak da olsa kaybediyor. Sert de olsa kaybediyor.

 

Alper TAN

19.06.2018

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA