Her geçen gün köşeye sıkışan, gücünü, etkisini, Afrika’daki sömürgelerini kaybetmekte olan Fransa, giderek daha da radikalleşiyor ve İslam düşmanlığının merkez üssü haline geliyor.
İslam’a ve onun peygamberine ağır hakaretler ederek bunu ısrarla savunan ve sürdüren, bu galiz hakaretler konusunda “ifade özgürlüğü” kılıfı içinde Avrupalı siyasetçilerin büyük çoğunluğunun da desteğini gören Charlie Hebdo Dergisi’nin Paris’teki merkezi 7 Ocak 2015’te saldırıya uğramıştı.
2018 yılının Nisan ayında ise Fransa’da, içinde önde gelen siyasetçiler, akademisyenler, gazeteciler ve yazarların da olduğu 300 densiz, “İslam’ı güncelleme” çağrısı yapmıştı.
Le Parisien gazetesinde yayımlanan ve Charlie Hebdo'nun eski Genel Yayın Yönetmeni Philippe Val tarafından başlatılan bildiriyi imzalayanlar arasında eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Fransız siyasetçilerden Laurent Wauquiez, Manuel Valls, Bertrand Delanoe gibi isimlerin yanı sıra Ermeni şarkıcı Charles Aznavour ve oyuncu Gerard Depardieu gibi isimler de vardı.
Bu hadsiz ve skandal talebin mümkün olduğunu göstermek adına İncil'e yapılan tahrifatı örnek olarak gösteren 300 isim, 1960'larda Vatican II Konsili tarafından İncil'deki Yahudi karşıtı ve "modern dünyaya uymayan" ayetlerin kaldırılması hatırlatılmış, İslam’ın da Hristiyanlık gibi “güncellenebileceği,” İslam düşmanlarının uygun görmediği ayetlerin Kur’an’dan çıkarılabileceği savunulmuştu.
Fransa’nın kendini Napolyon zanneden tecrübesiz ve cahil Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 1 Ekim 2020 Cuma günü yaptığı bir konuşmasında kibri ve cehaleti gözünü kör etmiş olmalı ki doğrudan İslam’ı hedef alan cümleler sarf etti.
Macron, ülkesinin Yvelines bölgesindeki Les Mureaux komününde “ayrılıkçılık” üzerine düzenlenen bir toplantıya katıldı. Burada İslam’ı hedef alan ve “Fransa’daki İslam’ı dış etkilerden kurtarmamız gerek” diyen Macron, “İslam, bugün dünyanın her yerinde kriz yaşayan bir dindir” diyerek bir skandala daha imza attı.
Verilen eğitim ve fonları kontrol altına almak için camilerin ve derneklerin statüsünün değiştirileceği, bunun için de yeni düzenlemeler getirileceği haberleri geliyor. Kamu sübvansiyonu talep eden camilerin ve derneklerin, “Laiklik Şartnamesi” imzalamalarının şart koşulacağı “Cumhuriyet ilkelerine uymayan” derneklerin kolayca feshedileceği belirtiliyor.
Macron: İslam'ın yapılandırılması gerekiyor
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, "İslamcı ayrılıkçı" fikirlerle mücadeleye ilişkin hazırlanan yasa tasarısının 9 Aralık 2020'de Bakanlar Kuruluna sunulacağını belirterek, "Fransa'da, cumhuriyetin ortağı olması için İslam'ın yapılandırılması gerekiyor" dedi. Macron, Türkiye, Fas ve Cezayir'den 2024'ten itibaren Fransa'ya imam gelmeyeceğini ve imamların ülkede yetişeceğini ifade etti. Okullarda başörtüsü takılmaması gerektiğini ancak okulun dışında bunun mümkün olduğunu savunan Macron, başörtüsünü inancı gereği takanları normal karşıladığını ancak bunu "siyasi bir İslam projesi" ve provokasyon yapmak için takan kadınların da bulunduğunu iddia ediyor.
Fransız gazetesi Le Figaro'nun özel haberinde Macron'un ülkeyi yönetirken, eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin etkisinde kaldığı belirtildi. Macron'un Sarkozy ile sık sık görüştüğü belirtilen haberde
Sarkozy'nin "Tavsiyelerde bulunmuyorum ancak cumhurbaşkanı olsaydım yapacağım şeyleri söylüyorum" ifadeleri hatırlatıldı.
Emmanuel Macron’un hadsiz ve cüretkar çıkışına Müslüman ülkelerin yönetimlerinden ne yazık ki olması gereken tepki gösterilemedi.
Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Ali Muhyiddin el-Karadaği Fransa Cumhurbaşkanı Macron tarafından yapılan İslam karşıtı hadsiz açılamalarına tepki gösterdi. Açıklamadaki ifadeler çok net ve manidardı. Karadaği konuşmasında; "İslam dini, sizin kartondan ürettiğiniz sahte liderlerin günahından sorumlu değildir. İslam dini herhangi bir krizden geçmiyor. Sayın Macron, gelecek İslam'ındır. Biz, başkalarının dinlerini ve kutsallarını meşru hedefler haline getiren toplumların geleceğinden endişe ediyoruz" ifadelerini kullandı. Karadaği, "Arap ve İslam dünyasında pek çok ülkede iktidardakilerin, sizin ürününüz veya tebrik ettiğiniz darbeciler olduğunu size hatırlatırız. Sayın Macron, krizde olan sizlersiniz. Ahlaki, insani ve siyasi krizlerle yıkılıyorsunuz."
Fransa son iki sene zarfında, Kuzey Afrika’da Fas, Cezayir, Libya, Ortadoğu’da Suriye ve Mali başta olmak üzere Batı Afrika’da büyük kayıplar verdi. Son gelişmelerle birlikte Doğu Akdeniz, Lübnan ve Kafkasya’da da darbe üstüne darbe yiyor. Bu hezimet ve kayıpların faturasını ise Müslümanlara, özellikle de Haçlı dünyasının enva-i çeşit fesat ve bozgunculuk faaliyetlerine rağmen bozulamayan aksine her geçen gün güçlenen ve tazelenen İslam’a, onun peygamberine ve Kur’an’a çıkarıyor.
Macron, kaybettikçe çıldırıyor, çıldırdıkça muvazeneyi iyice kaybederek saldırganlaşıyor ve çirkefleşiyor. Bu durum ise Fransa’nın daha da kaybetmesine yol açıyor.
Alper TAN




