Türkiye'nin demografik dönüşümüne ışık tutan “Türkiye'de Yaşlı Refahı” adlı rapor, yaşlılığın artık salt dinlenme dönemi olmadığını, tam aksine ekonomik, sosyal ve psikolojik faktörlerin yarattığı bir direnme sürecine dönüştüğünü ortaya koyuyor.
Kent Araştırmaları Enstitüsü tarafından hazırlanan rapora göre:
- Toplumun yaklaşık %60’ı mevcut yaşlı bakım hizmetlerini yetersiz buluyor. Bu memnuniyetsizlik yalnızca düşük gelir gruplarıyla sınırlı değil, eğitim düzeyi arttıkça daha da yükseliyor.
- %62,2’lik bir oran, yaşlıların en önemli sorununu düşük gelir ve yetersiz emekli maaşları olarak tanımlıyor. Artan yaşam maliyetleri karşısında temel ihtiyaçlarını karşılayamayan yaşlılar için hayat büyük bir direnme sürecine dönüşüyor.
- Yaşlılık üzerine toplumsal bakış açıları da raporda çarpıcı şekilde yer alıyor:
- Katılımcıların %88,6’sı anne veya babasının huzurevinde kalmasını istemediğini belirtmiş. Huzurevleri hâlâ büyük ölçüde “kabul edilmeyen” bir alternatif olarak görülüyor.
- Buna karşılık %51,5 bakım yükünü kaldıramayanların huzurevine başvurulması gerektiğini düşünüyor. Geleneksel normlar ile pratik yaşam koşulları arasında büyüyen ciddi bir uçurum söz konusu.
Raporda yer alan veriler, yaşlı bireylerin yalnızlık, aidiyet kaybı ve toplumsal dışlanma hissinin giderek yaygınlaştığını da gösteriyor:
- Bakım hizmetlerine dair korkuların başında kötü muamele ve ilgisizlik geliyor; bu kaygılar kadın ve erkek katılımcılar tarafından farklı boyutlarda dile getiriliyor.
- Yaşlıların %44,8’i aileleri ile yaşamak isterken, yalnızca %16,4’ü yaşlı köyleri ya da sosyal tesislerde bağımsız yaşamı tercih ediyor. Bu da hem geleneksel aile değerlerinin hem de modern alternatif bakım modellerine olan ilgisinin belirgin şekilde var olduğunu ortaya koyuyor.
Uzmanlara göre, Türkiye’nin yaşlı refahıyla ilgili iki kritik sorumluluğu bulunuyor:
- Bakım hizmetlerinin hem kalitesinin hem de erişilebilirliğinin artırılması: Yaşlı bireyler için onurlu, güvenli ve erişilebilir destek sistemlerinin oluşturulması.
- Alternatif yaşlanma modellerinin teşvik edilmesi: Sosyal katılımı, özerkliği ve üretkenliği esas alan sistemlerle aktif yaşlanma olanağının desteklenmesi.
Bu bağlamda rapor, yaşlılığı yalnızca bireysel bir süreç değil; Türkiye’nin kültürel, sosyal ve yapısal dönüşümüyle doğrudan bağlantılı derin bir mesele olarak ele alıyor. Bugün alınan kararlar, geleceğe yönelik insan yatırımı olma niteliği taşıyor ve toplumun gelecekte yaşanabilirliğini belirleyecek.
Kaynak: Türkiye'de Yaşlı Refahı
https://www.kentarastirmalari.org/wp-content/uploads/2025/07/Turkiyede-Yasli-Refahi-V1.pdf