Abdul Satar KAWA
Tüm YazılarıAfganistan ve Pakistan arasındaki ilişkiler, son dönemde hiç olmadığı kadar gergin bir hâl almaya devam ediyor. İki ülke arasında sınır çatışmalarıyla başlayan bu gerilimlerin temelinde; uzun yıllardır çözülemeyen Durand Hattı ihtilafı, Pakistan’ın terör örgütü olarak tanıdığı ve Taliban tarafından desteklendiğini iddia ettiği (TTP Tehrik-i Taliban Pakistan/ Pakistan Talibanı Hareketi) meselesi, Taliban’ın Hindistan ile giderek geliştirdiği ilişkiler gibi kritik başlıklar bulunuyor. Ancak son günlerde bu anlaşmazlıklar yeni bir boyut kazanarak daha da derinleşmiş durumda.
Taraflar, karşı taraf üzerinde baskı kurmak için ellerindeki son kozları devreye sokuyor. Pakistan, son haftalarda Afganistan’a giden ticari konteynerleri ve kamyonları keyfî biçimde durdurarak Afgan ekonomisine ciddi bir darbe vurmayı hedefliyor. Buna karşılık Taliban ise uzun vadede Pakistan’ı büyük bir sorunla karşı karşıya bırakabilecek, Afganistan’dan Pakistan’a akan ve Pakistan için hayati öneme sahip su kaynaklarını kontrol altına alma stratejisi izliyor. Taliban yönetimi, yeni baraj projeleriyle bu suların akışını düzenleyebileceği mesajını veriyor.
Bu yazıda, Afganistan ile Pakistan arasındaki gerginliğin ticaret ve su güvenliği başlıklarında nasıl yeni bir aşamaya taşındığını inceleyecek ve söz konusu adımların her iki ülkeye olası etkilerini değerlendireceğiz.
Taliban Pakistan ile Ticari İlişkileri Kesmeye Hazırlanıyor
Taliban ve Pakistan arasında İstanbul’da yapılan görüşmeler, beklentilerin aksine bir sonuca ulaşmadı. Türkiye ve Katar’ın öncülüğünde başlatılan süreç önce Katar’da başlamış, ardından İstanbul’da iki tur hâlinde devam etmişti. Görüşmelerin sonunda taraflar birbirini suçlayarak sürecin sonuçsuz kaldığını, yalnızca geçici ateşkesin sürdürülmesi konusunda uzlaştıklarını açıkladı. Ateşkes her ne kadar geçici olarak devam etse de iki ülke arasında fiilen yeni bir soğuk savaş dönemi başlamış durumda.
Bu olayların akabinde Taliban yönetimi, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin sona erdirileceğini duyurarak Afgan tüccarlara Pakistan’daki işlemlerini tamamlamaları için üç ay süre verdi. Afganistan Ticaret ve Sanayi Odası da salı günü yaptığı açıklamada, transit sorunlarının bu şekilde devam etmesi hâlinde Afganistan’ın Pakistan ile ticareti tamamen durdurmak zorunda kalacağını söyledi. Kurum, 2024 yılını Afganistan için “ticaret açısından en zor yıl” olarak nitelendirdi. Ticaret Odasına göre Pakistan, transit ve ticari anlaşmalara uymamakla suçlanıyor. Açıklamada, Afganistan’a ait 9 binden fazla konteynerin Karaçi Limanı’nda bekletildiği ve Afgan tüccarların her gün milyonlarca Pakistan rupisi demuraj ücreti ödediği belirtildi.
Afganistan Ticaret ve Sanayi Odası, Pakistan’ın tek taraflı olarak Afgan ticaretine engel çıkardığını, artan bürokratik engeller ve “çifte standartlı politikalar” nedeniyle ilişkilerin durma noktasına geldiğini vurguladı.
Odanın Başkan Yardımcısı Hanican Alkozay, durumu sert bir dille eleştirerek şöyle konuştu:
“Ekonomimize kasıtlı ve tek taraflı olarak zarar vermek istiyorlar. Afgan halkı kuru ekmekle idare eder ama Pakistan’ın yağını asla kullanmaz.”
İki Ülke Arasındaki Ticaretin Durumu
Afganistan ile Pakistan arasındaki ticaretin mevcut durumu, yıllık yaklaşık 1 milyar ABD doları seviyesinde bir hacme işaret etmektedir. 2025 yılının ilk altı ayında Pakistan’ın Afganistan’a ihracatı 712 milyon dolar, Afganistan’ın Pakistan’a ihracatı ise yaklaşık 277 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. Bu veriler iki ülkenin aslında güçlü ve karşılıklı bağımlılığa dayanan bir ekonomik ilişki içerisinde olduğunu göstermektedir; ancak siyasi ve güvenlik temelli gerginlikler bu potansiyelin tam anlamıyla kullanılmasını engellemektedir.
Ticari ilişkilerin tamamen kesilmesi, her iki ülke için de ciddi sonuçlar doğuracaktır. Afganistan açısından bakıldığında Pakistan’ın hem büyük bir tedarik pazarı hem de dış ticaret için kritik bir transit koridoru olduğu düşünüldüğünde, ticaretin kesilmesi ülke ekonomisinde enflasyon baskısını artarak, temel tüketim ürünlerinin maliyetini yükseltecektir ve aynı zamanda tüccarların mali kayıplarına neden olacaktır. Pakistan açısından ise Afganistan önemli bir ihracat pazarı olduğu gibi, Orta Asya’ya ulaşımda stratejik bir geçiş güzergâhıdır. İlişkilerin bozulması, Pakistan’ın hem ihracat gelirlerini azaltabilir hem de bölgesel ticaret koridorlarından mahrum kalmasına yol açacaktır.
Afganistan’dan Pakistan’a Akan Sular Üzerinde Barajlar Yapılacak
Afganistan ve Pakistan arasındaki gerginlik yalnızca ticari krizlerle sınırlı değil; iki ülke arasındaki gerilimi derinleştiren bir diğer önemli başlık ise su meselesi. Bilindiği üzere Afganistan’dan Pakistan’a akan nehirler üzerine iki ülke arasında bugüne kadar hiçbir bağlayıcı su anlaşması imzalanmamıştır. Bu durum, uzun vadede Afganistan için stratejik fırsatlar yaratırken, Pakistan açısından ciddi güvenlik ve ekonomik riskler doğurmaktadır. Afganistan Cumhuriyet döneminde de Kabil Nehri, Kunar Nehri ve diğer sınır aşan sular üzerinde çeşitli baraj projeleri geliştirmiş, ancak Pakistan’ın yoğun baskıları nedeniyle bu projelerin büyük bölümü hayata geçirilememişti. Fakat bu kez Taliban yönetimi konunun ciddiyetini kavramış görünmekte ve Pakistan’a karşı su kartını pratik bir baskı aracı olarak kullanmaya yönelmektedir. Bu çerçevede Taliban lideri, Enerji ve Su Bakanlığı’na özellikle Kunar Nehri üzerinde baraj inşasının hızlandırılması talimatını vermiş, böylece su meselesi iki ülke arasındaki gerilimin yeni ve oldukça kritik bir boyutuna dönüşmüştür.
Bu kapsamda Hindistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Randeer Jaiswal da geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Hindistan’ın Taliban’ın su yönetimi projelerine ve özellikle hidroelektrik baraj çalışmalarına destek vermeye hazır olduğunu belirtmiştir. Jaiswal, Hindistan ile Afganistan arasında su alanındaki uzun iş birliği geçmişine atıf yaparak Selma Barajı’nın bugün “Dostluk Barajı” olarak anıldığını ve iki ülke arasındaki kalıcı ortaklığın bir simgesi haline geldiğini söylemiştir. Hindistan, bu yaklaşım ile aynı zamanda Pakistan’a karşı bölgede ‘siyasi kuşatma’ oluşturmayı ve ‘stratejik ortaklıklar’ geliştirmeyi hedeflemektedir.
Kunar Nehri’nin Afganistan’ın beş büyük nehri arasında yer aldığı, Çitral’dan başlayarak yaklaşık 482 kilometrelik bir yol kat edip Kabil Nehri’ne bağlandığı ve ardından tekrar Pakistan’a geçtiği göz önünde bulundurulduğunda, Afganistan’ın bu sular üzerinde kuracağı her barajın Pakistan için orta ve uzun vadede son derece ciddi sonuçlar doğuracağı açıktır.
Rus Şirketlerinin Yatırımıyla Penjşir Nehrinin Suyu Kabil’e Akacak
Afganistan’ın en önemli su havzalarından biri olan Penjşir Nehri, son dönemde hem iç ihtiyaçlar hem de bölgesel su dengesi bakımından stratejik bir öneme sahiptir.
Bu çerçevede Afganistan Su ve Enerji Bakanlığı, Rus şirketleri ile Rusya’nın Kabil Büyükelçiliği yetkililerinin Bakan Yardımcısı Abdulhadi Yakub ile bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Rus şirketlerinin yalnızca Penjşir’den Kabil’e su transferi projesine değil, aynı zamanda ülkedeki enerji, maden ve altyapı yatırımlarına da ciddi ilgi gösterdiği bildirildi. Özellikle Penjşir–Kabil su hattının geliştirilmesi, Afganistan’ın hem enerji üretimi hem de başkentteki su krizinin çözümü için kritik bir adım olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ancak Penjşir su transferinin asıl stratejik etkisi bununla sınırlı değil. Penjşir Nehri, Kabil Nehri’nin en büyük kollarından biri olması nedeniyle, nihayetinde Pakistan’a ulaşan su akışının da merkezi bir parçasıdır. Bu nedenle Afganistan’ın Penjşir üzerinde kuracağı her baraj, su tüneli veya enerji projesi, Pakistan’a giden toplam su miktarını doğrudan etkileyecek. Dolaysıyla Penjşir ve Kunar nehirlerin birleşerek Pakistan’a aktığı düşünüldüğünde, Afganistan’ın bu suları yönetme kapasitesini artırması, gelecekte Pakistan karşısında güçlü bir jeopolitik baskı aracına dönüşecektir.
Afganistan’dan Pakistan’a Akan Suların Stratejik Önemi ve Olası Sonuçlar
Birleşmiş Milletler kurumları ile FAO (BM Gıda ve Tarım Örgütü) tarafından yayımlanan teknik değerlendirmelere göre Afganistan’dan Pakistan’a her yıl 18–22 milyar m³ arasında su akmaktadır. FAO’nun İndus Havzası üzerine hazırladığı detaylı rapor, bu akışın ortalama 21,5 milyar m³ olduğunu göstermektedir. Yine FAO verilerine göre, bu miktarın 15,5 milyar m³’ü Kabil Nehri sistemi, bunun yaklaşık 10 milyar m³’ü ise tek başına Kunar Nehri üzerinden Pakistan’a ulaşmaktadır.
Bu veriler, FAO’nun açıkça ortaya koyduğu üzere, Kunar–Kabil Nehir sisteminin Afganistan’ın Pakistan’a gönderdiği suyun en büyük ve en kritik bölümünü oluşturduğunu göstermektedir. Aynı şekilde Dünya Bankası’nın İndus Havzası analizleri, Kabil Nehir Havzası’nın (Pencşir ve Kunar dahil) Afganistan’ın yüzey suyu kaynaklarının %26’sini temsil ettiğini; Pakistan için ise içme suyu, tarımsal sulama ve hidroelektrik üretimi açısından vazgeçilmez bir kaynak olduğunu vurgulamaktadır.
MDPI (Multidisciplinary Digital Publishing Institute) tarafından yayımlanan bilimsel makaleler, Pencşir, Ghorband ve Logar gibi kollarla beslenen Kabil Nehri’nin Jalalabad yakınlarında Kunar ile birleştiğini; bu birleşik akımın Torkham–Peşaver hattından Pakistan’a geçerek Attock bölgesinde İndus Nehri’ne karıştığını belirtmektedir. MDPI çalışmalarına göre bu su, Hayber Pahtunhva bölgesindeki tarım alanlarının “yaşam kaynağı” niteliğindedir.
Tüm bu verileri bir bütün olarak ele alındığında Afganistan’dan Pakistan’a akan sular, özellikle Kunar–Kabil ekseni, Pakistan’ın toplam yıllık su mevcudiyetinin önemli bir bölümünü beslemektedir. Bazı Pakistan kaynakları, bu payın ulusal su varlığının %16–17’sine kadar çıkabileceğini ifade etmektedir. İki ülke arasında bu sulara ilişkin hiçbir bağlayıcı anlaşmanın olmaması, kırılganlığı daha da artırmaktadır.
Dünya Bankası raporları, Pakistan’ın baraj ve depolama kapasitesinin yıllık aldığı suyun yalnızca küçük bir kısmını tutabildiğini; bu nedenle Afganistan’da yapılacak her baraj ya da su tutma çalışmasının Pakistan’ın alt havza rejimini doğrudan etkileyebileceğini belirtmektedir. Afganistan’ın Kunar ve Kabil üzerinde hidroelektrik ve sulama amaçlı daha fazla su tutmaya başlaması, Pakistan’ın Peşaver ovası ve Attock çevresine ulaşan su miktarını azaltabilir. Bu durum tarım verimliliğinde düşüşe, gıda fiyatlarında artışa ve kurak dönemlerin daha şiddetli yaşanmasına yol açacaktır.
Jeopolitik ve politik açıdan bakıldığında Afganistan’ın suyu bir baskı aracı gibi kullanmasının Pakistan’da “su güvenliği” tartışmalarını sertleştirebileceğinin yanı sıra Pakistan ve Afganistan arasındaki ihtifalinde bir denge aracı olarak önem arz etmektedir.
Neticede Afganistan ile Pakistan arasındaki gerilim, artık sadece güvenlik ve sınır ihtilaflarıyla sınırlı olmayan, ticaretten su kaynaklarına uzanan çok boyutlu bir krize dönüşmüştür. Pakistan’ın transit baskıları ve Taliban’ın ticareti durdurma tehditleri ekonomik karşılıklı bağımlılığı zayıflatırken, Kunar ve Pencşir nehirleri üzerindeki baraj projeleri iki ülke arasındaki güç dengesini kökten değiştirebilecek stratejik bir unsur hâline gelmektedir. Afganistan’ın su yönetim kapasitesini artırması, uzun vadede Pakistan üzerinde ciddi bir baskı aracı yaratma potansiyeli taşırken, Pakistan’ın su güvenliği açısından derin yapısal kırılganlıklarını da görünür kılmaktadır.
Abdul Satar Kawa
14.11.2025
Güncel Yazıları
Bagram Neden Trump’ın Gündeminde?
10 Ekim 2025
Kimsenin Yapamadığını Netanyahu Yaptı; Artık Batı Dünyası da Yahudilerden ve Siyonizm..
10 Eylül 2025
Orta Asya’yı Sıcak Denizlere Bağlayacak Trans-Afgan Demiryolu Projesi
08 Eylül 2025
“ŞİÖ Tianjin Zirvesi: Batı Basınında Çin’in Çok Kutuplu Dünya Çağrısı ve ABD’ye Karşı..
04 Eylül 2025
İsrail’in Kaçınılmaz Sonu Her Zamankinden Daha Yakın
31 Temmuz 2025
Pakistan ve Hindistan’ı Savaşın Eşiğine Getiren Saldırı, Narendra Modi’nin Sahte Bayr..
30 Nisan 2025
Pakistan Taliban’ı Cezalandırmak mı İstiyor?
11 Şubat 2025