ABD merkezli İsrail yanlısı yayın organı Jewish News Syndicate (JNS), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Papa 14. Leo arasında gerçekleşen tarihi görüşmenin ardından dikkat çekici bir analiz yayımladı.
JNS, Papa’nın diyaloğa ve barışa yönelik samimi çabalarına vurgu yaparken, Türkiye’de 20. yüzyılın başında yaklaşık 4 milyon olan Hristiyan nüfusunun bugün 100 binlere gerilemesinin Vatikan’da üzüntüyle karşılandığını aktardı. Analizde, Papa’nın bu konuyu kapalı kapılar ardında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorduğunun “yüksek ihtimal” olduğu öne sürüldü.
Yazıda, ünlü tarihçi Bernard Lewisin “İran Türkiye olacak, Türkiye İran olacak” sözleri hatırlatılarak Ankara’nın İslam dünyasında yeniden Osmanlı benzeri bir liderlik rolü hedeflediği iddia edildi. Türkiye’nin Sünni eksenli politikalarının “Müslüman Kardeşler çizgisine dayandığı” değerlendirmesi öne çıkarıldı.
JNS analizinde, Avrupa’nın uzun yıllar Türkiye’den Doğu ile Batı arasında stratejik bir köprü olmasını beklediği, ancak Erdoğan’ın siyasetinin Batı’nın hayallerini “tamamen boşa çıkardığı” savunuldu.
İsrail çıkışlarına sert eleştiri
Analizde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail’e yönelik çıkışları da sert ifadelerle ele alındı. JNS, Erdoğan'ın Netanyahu’yu Hitler’e benzetmesi, Hamas liderlerini Türkiye’de ağırlaması ve Mavi Marmara dönemine benzer filoların Türk limanlarından destek alması gibi örnekleri: “Türkiye’nin İsrail ve Yahudilere karşı saldırgan tutumu”
şeklinde yorumladı.
Kudüs ve çevresinde Türk etkisi
Türkiye’nin Kudüs çevresindeki artan etkisine dikkat çekilen yazıda, Türk STK’larının bölgede güçlendiği, “Türkiye destekli aktivist merkezlerinin çoğaldığı” iddia edildi.
Hamas lideri İsmail Haniye’nin öldürülmesi sonrası Tel Aviv’deki Türk Büyükelçiliği’nde bayrağın yarıya indirilmesi de örnek olarak gösterildi.
“Çelik Kubbe” tartışması
Türkiye’nin savunma sanayisiyle geliştirdiği Çelik Kubbe hava savunma sistemi de JNS’nin gündemindeydi. Ankara’nın sistemi “İsrail tehdidine karşı” geliştirdiğini açıklamasına rağmen JNS bunun gerçekçi olmadığını savunarak: “Böylesi bir savunma kalkanına ancak İran veya Hizbullah gibi saldırgan niyetler taşıyan devletler ihtiyaç duyar.” ifadelerine yer verdi. Buradan hareketle şu soru öne çıkarıldı: “Türkiye’nin gerçek niyeti ne? Ortadoğu’da bir fetih programı mı yürütüyor?”
Analiz, Lübnan’ın geleceğinin belirsiz olduğu bir dönemde bölgedeki kalıcı barışın ancak “İsrail’i düşmanlaştırma saplantısından vazgeçilmesiyle” mümkün olacağı değerlendirmesiyle devam etti. Yazı çarpıcı bir ifadeyle son buldu: “Ortadoğu’nun asıl cevapsız sorusu Erdoğan’dır.”
Diğer İçerikler