50 ülkeden 150’yi aşkın İslam âlimi Gazze’deki vahşeti durdurmak için Gazze çalıştayının ikinci gününde "İslami ve İnsani Bir Sorumluluk: Gazze" başlığıyla yaptığı çalıştaylarla İstanbul’dan dünyaya çağrı yapıyor.
Düzenlenen çalıştayda âlimler, düşünürler ve devlet temsilcileri, İslam ülkelerinin görevleri ve Gazze’deki ablukanın kırılmasına yönelik yapılacakları tartıştı.
Gazze’de yaşanan vahşete karşı uluslararası toplumun tepkisizliğini sert sözlerle eleştiren Dünya Müslüman Âlimler Birliği Başkan Yardımcısı Endonezyalı din âlimi Sâlim Sakkaf, “Gazze’de yaşananları insanın aklı almıyor. Farz edin ki orada 2 milyon 400 bin insan değil de hayvan olsaydı, dünya ayağa kalkardı. Ama söz konusu Gazze’deki insanlar olunca, dünya aylardır sessizliğe gömüldü” ifadelerini kullandı. Bu durum karşısında atılması gereken en somut adımın ablukanın kırılması olduğunu belirten Sakkaf, “Yapılması gereken, Gazze’ye insani yardım filoları göndermektir. Tek bir gemi değil, yüzlerce gemiyle ablukayı kırmak gerekiyor. Eğer aynı anda yüzlerce gemi yola çıkarsa, İsrail bunu durduramaz” diye konuştu. Özgür vicdan sahibi insanları bu yardım hareketine katılmaya çağıran Sakkaf, “Dünyanın özgür insanlarını, insani yardım gemileriyle Gazze’ye gitmeye davet ediyorum. Âlimler ve gençler bu çağrının öncüsü olmalı. Yaşı büyük olan âlimler gemilere binemese de gençleri harekete geçirebilir” ifadelerini kullandı.
Bosna Hersek Zenica Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Prof Dr. Safvet Halilovic ise şunları dile getirdi: “Yıllardır kadınlara, gençlere saldırılar yapılıyor, kutsal mekân kirletiliyor. Gençler ise, ‘Buna izin vermeyiz’ diyerek direnişe geçti. Bu çağ, ‘ittifaklar çağıdır.’ Eğer Müslümanların etkisi olmazsa, yok oluruz. Osmanlı döneminde Bosna’dan Cezayir’e kadar uzanan coğrafya, aynı çatı altında birleşmişti. Gelecekte bu yeniden mümkün olabilir. 1992’de Bosna’da yaşadıklarımızı unutmadık. O zaman da Müslümanları yok etmek istediler ama başaramadılar. Bosna kaldı, biz kaldık. Allah’ın izniyle Gazze de kalacak. Çünkü Gazze, Rasulullah’ın mirasıdır. Filistin bizim ilk kıblemizdir ve Allah’ın koruması altındadır.”
Cezayirli eski bakan Ebu Cerrah Sultani ise Batı’nın insan hakları anlayışını çifte standartlı olarak niteleyerek, “21 bini çocuk 65 bin kişinin öldürüldüğü bu vahşet karşısında dünya sessiz kalıyor. Oysa her bir can, Allah katında bütün insanlık kadar değerlidir” diye konuştu. Tüm dünyanın bu duruma karşı ortak bir ses çıkarması gerektiğini vurgulayan Sultani, “Âlimlerin, kanaat önderlerinin, devletlerin ve halkların ortak çabasıyla bu katliamlara “dur” denilmeli, savaş derhal bitirilip kapıların açılması sağlanmalı” çağrısında bulundu. Türkiye'nin rolüne de değinen Sultani, “Türkiye, insani yardım ve ablukayı kaldırma konusunda kilit bir rol üstleniyor ve Gazze’deki ablukanın kırılması için çok büyük adımlar atıyor” ifadelerini kullandı.
Filistin Âlimler Birliği Kudüs Komisyonu Başkanı Mervan Ebu Ras, Âlimlerin en büyük sorumluluğunun, uluslararası sessizlik karşısında hakikati haykırmak olduğunu belirterek, “Devlet başkanlarının suskunluğu büyük bir musibettir. Bu suskunluk Filistin halkı için, özellikle Gazze’de yaşayanlar için büyük bir ihanet hissi doğuruyor. Âlimlerin görevi, bu sessizliğin ve ihanetin tehlikesini ortaya koymak, bunun hem dini hem de insani bir suç olduğunu ilan etmektir” ifadelerini kullandı. Gazze’de yaşananların sadece bir savaş değil, açık bir soykırım olduğunu vurgulayan Ebu Ras, “İnsanlar, kadınlar, çocuklar ve âlimler hepsi hedef alındı. Yaklaşık 200 din âlimini kaybettik. Ama bu kayıplara rağmen, Allah’ın izniyle yeni nesil âlimler yetişecek. Üniversiteler yeniden açılacak ve yeni nesiller yetişecek. Biz kaybettiklerimize rağmen direneceğiz” dedi.
Dünya Müslüman Âlimler Birliği ve İslam Âlimleri Vakfı'nın Gazze için düzenlediği konferans kapsamında yayımlanan ortak bildiride, Gazze meselesinin yalnızca Filistin’in değil, tüm ümmetin ortak meselesi olduğu vurgulandı.
“Gazze ve Kudüs meselesi, her Müslüman için iman ve izzet meselesidir. Aynı zamanda, her özgür insan için evrensel bir insanlık görevidir. Ümmetin vahdeti ve hayati meselelerinin omuzlanması; zaferin, izzetin ve kurtuluşun yegâne yoludur” ifadelerine yer verilen açıklamada, ümmetin birliği ve ortak sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiği belirtildi. İşgalci Siyonist İsrail’in de uyarıldığı açıklamada, “Gazze’de masumların kanını akıtmayı, savunmasız sivilleri katletmeyi sürdürmek; ümmetin sabrını taşıracak, öngörülemez sonuçlara yol açacaktır. İslâm dünyasında ve ötesinde, âlimlerin, kanaat önderlerinin ve toplulukların öncülüğünde geniş bir halk hareketi doğacak; şimdiye dek sessizlik olan yerde öfke yükselecek, o öfke de artık fiile dönüşecektir. Maksadımızı bilen ve bizleri başarıya ulaştıracak olan yalnızca Yüce Allah’tır.”
23 Ağustos 2025 günü Eyüpsultan Camii önündeki açıklamalarıyla bir araya gelen akabinde Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda toplanan heyet 28 Ağustos Perşembe gününe kadar Filistin’in temel meselelerini ele alan 18 paralel çalıştay düzenleyecek. Çalıştaylarda; Gazze’deki insani kriz, Mescid-i Aksa’nın kutsiyeti, Batı Şeria’daki direniş ve Filistin davasının bütün boyutları masaya yatırılacak. Konferans, 29 Ağustos 2025 Cuma günü Ayasofya Camii’nde kılınacak cuma namazının ardından okunacak sonuç bildirgesiyle sona erecek.
Kaynak: Haber7, Yeni Şafak