Sayed Sulaiman NABİL
Tüm YazılarıAhmet Şah Mesut, Afganistanlı liderler arasında hakkında en çok yazıp çizilen şahsiyetlerin başındadır. Ancak ne yazık ki onunla ilgili yazanlar, onu sevenler ve ona düşmanlık edenlerin büyük bir kısmı onu tanıyamamıştır. Tanıyamamıştır diyorum, zira başta sevenleri olmak üzere çoğu kimse onu; kendisine vakar ve şecaat veren takvası, düşmanları nezdinde dahi onu saygın kılan sadakati, bugün bile onu gönüllerde yaşatan hayâsı, kâfirlerde bile İslam sevgisi inşa eden dindarlığı, numune-i imtisal olan hoşgörüsü, insanları kendisine hayran bırakan ahlakı, en zor zamanlarda bile taviz vermemesini sağlayan Allah inancı, savaşın en zirve anlarında barış görüşmeleri yapacak dirayeti veren barış sevgisi üzerinden değil; taktığı şapka, giydiği takım, konuşma tarzı, bakışları, vs. şekli özellikler üzerinden tanıdılar ve bunu örnek almaya çalıştılar. Tüm bu değerleri göz ardı ederek onun şahsiyetini sadece ya bir takım şekli özelliklere ya da sadece savaşçılık özelliğine indirgediler. Böylece eksik bir örnek alma ile hem kendilerine hem de bu büyük şahsiyete yazık ettiler.
Sorarım size: Böylesi değerlere sahip bir insanın yolundan gittiğini iddia eden biri, ülkesini işgalcilere peşkeş çeker mi? Kendi menfaatini kutsal bildiği ilkelerin önüne koyar mı? Haram ve günaha el uzatır mı? Yetimin lokmasına göz diker mi? Allah’ın rızasını, kulun hakkını hiçe sayar mı? Hele hele kendisi refah içinde yaşarken, bu vatanın masum evlatlarını ölüme sürükler mi? Tüm bunların cevabı kocaman bir hayırdır.
Benzer şekilde, onu sevmeyenler ve hatta nefret edenler de ona olmayacak iftiralar nispet ederek, olmadık günahlarla suçlayarak benzeri yanılgılara düşmüşlerdir. 1990’lı yıllarda, zamanın Taliban yönetimine karşı savaşırken “Başka bir ülke Taliban hükümetine savaş açarsa, bugün karşısında savaştığım kardeşlerimle düşman ülkeye karşı omuz omuza mücadele ederim; ardından kendi aramızdaki anlaşmazlıkları çözeriz.” diyen bir şahsiyeti, nasıl olur da düşmanın kuklası diye yaftalayabilirler? Gecelerini zikirle, gündüzlerini mücadeleyle geçiren bir insana, nasıl olur da ahlaksızlık isnat edebilirler? Ölümünden sonra geriye çamurdan yapılmış bir ev dışında hiçbir şey bırakmamış bir şahsiyeti, nasıl olur da hıyanetle suçlayabilirler?
İşte bütün bunlar, hem sevenlerinin hem de sevmeyenlerinin onun hakkında yaptığı yanlış ve eksik tanımlamalardan ve onun inandığı değerlere nâ âşina olmalarından kaynaklanmaktadır.
Bu yazıda, Şah Mesud’un hayatını şekillendiren üç ana değere işaret etmek istiyorum. Dileğim odur ki onu tanımak ve bilmek isteyen herkes, bu değerler üzerinden onu anlamaya çalışsın; bu çerçevede tanısın. Ta ki seviyorsa eğer, onu yalnızca fotoğraflarını sakladığı bir put hâline getirmesin; aksine, örnek alacağı bir numune-i imtisal olarak görsün. Sevmiyorsa da, onu olmayan suni olgular üzerinden haksız yere yaftalamasın; hakiki çehresi üzerinden tanısın ve gerekirse eleştirsin.
***
Şah Mesud’un hayatının üç temel değer etrafında şekillendiğini söylemek mümkündür: hayâ, emanet ve sadakat.
***
Son olarak, her ne kadar daima bir savaş komutanı olarak tanınsa da, özünde barışı koruyan ve barış için çabalayan bir şahsiyet olmuştur. Gücün ve çıkarın kölesi olmamış, maddi menfaatler uğruna davasını satmamıştır. En zor anlarda bile gayriinsani ve gayriahlaki yollara başvurmamış; İslam’ı çıkarlarını sağlayacak bir araç olarak görmemiştir. Ve bütün bu duygu ve değerlerle yoğrulmuş bir mücadele hayatı sürdürürken, şehadet şerbetini içmiştir.
İşte, Şah Mesud’u bizlere tanıtan değerler bunlardır. Elbette imajı önemlidir; ancak o imajı teveccühe layık kılan, bu değerlerdir. Dolayısıyla onun anısını yaşatmaya çalışan herkesin, bu değerler üzerinden onu yeniden tanıması gerekmektedir. Allah’tan, başta Afganistan olmak üzere tüm İslam âlemine barış, huzur ve refah; her bir Müslüman ferde ise şuur, ahlak ve takva bahşetmesini niyaz ediyorum.
Güncel Yazıları
Afganistan Siyasetinde Yeni Dönem: Rusya’nın Taliban Yönetimini Tanıma Kararı ve Bölg..
14 Temmuz 2025
Müslüman Gençliği Olarak Nasıl Stratejik Düşünebiliriz?
09 Temmuz 2025
Neden Hep “Tam Kazandık” Derken Kaybediyoruz?
14 Şubat 2025
Afganistan Nasıl Bir Bilinç ile Kalıcı İstikrara Kavuşur
03 Eylül 2024
Afganistan Mevcut Siyasi Dengeleri ve Muhtemel Gelişmeler -2
14 Nisan 2024
Afganistan’da Güncel Siyasi Dengeler ve Muhtemel Gelişmeler -1
28 Mart 2024
Dünyanın Kendisiyle, İnsanlığıyla İmtihanı: Gazze
29 Ocak 2024
İslam Dünyasının Kabul Etmek İstemediği Gerçek: Filistin Meselesinin Teo-Politik Haki..
08 Aralık 2023
Afgan Cihadının Efsanevi Komutanı: Ahmed Şah Mesut
08 Eylül 2023
Afganistan: Yarım Asırlık Krizin Arka Planı
02 Mayıs 2023
Afgan Halkını Saran Üç Zindan
03 Nisan 2023
Hala Dünya için Bir Umut Var
20 Şubat 2023
Taliban, Temel İnsan Hakları Konusunda Bekleneni Vermedi Afganistan’da Kadın Hakların..
03 Şubat 2023
İstikametini Arayan Coğrafya Orta Asya: Sovyet Rejiminden Türk-İslam Medeniyetine İmk..
23 Ocak 2023