Mısır’ın Güvenlik Doktrini’nde Yeni Yön: ABD'den Çoklu Alternatife Eksen Kayması

  1. Anasayfa /
  2. Tüm Analizler
  3. /
  4. Analiz
SDE Editör | 29 Temmuz 2025
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Giriş: Kırılma Noktasına Doğru

Son yıllarda Orta Doğu'daki jeopolitik fay hatları, yalnızca diplomatik ilişkilerle değil, askeri yönelimlerle de yeniden şekilleniyor. Bu dönüşümün merkezindeki ülkelerden biri de Mısır. Yaklaşık kırk yıldır Amerika Birleşik Devletleri’nin güvenlik şemsiyesi altında yer alan Kahire yönetimi, özellikle 2011 sonrası süreçte bölgesel tehditler, silah tedariki sınırlamaları ve siyasi baskılar nedeniyle güvenlik mimarisini yeniden düşünmeye başladı. 2025 yılı itibarıyla bu yönelimin açık bir stratejiye dönüştüğü görülüyor: Mısır, güvenlik politikasında ABD’ye olan bağımlılığını azaltıyor ve Rusya, Çin, Türkiye gibi ülkeleri yeni bir ortak olarak sahaya çekiyor.

Bu değişimdeki temel kırılma, Mısır’ın geleneksel savunma ittifaklarına duyduğu güvensizlikle açıklanabilir. Özellikle ABD’nin insan hakları, demokratik reformlar ve askeri tedarik koşullarında izlediği kısıtlayıcı yaklaşım, Mısır açısından ulusal güvenlik planlarını zora soktu. 1,3 milyar dolarlık yıllık Amerikan askeri yardımı devam etse de, modern mühimmat ve teknoloji transferine yönelik engeller — örneğin F-16 filosu için AIM-120 AMRAAM füzelerinin satılmaması — Kahire’nin alternatif arayışlarını hızlandırdı. Aynı dönemde Fransa’dan alınan Rafale uçaklarına uzun menzilli MICA füzelerinin teslim edilmemesi de Avrupa merkezli tedarik ağlarına olan güveni zedeledi.

Bu koşullar altında Çin, Mısır için hem teknolojik hem stratejik anlamda cazip bir seçenek olarak öne çıkıyor. Pekin’in askeri iş birliklerinde siyasi ön koşullar öne sürmemesi, daha düşük maliyetli ve gelişmiş sistemler sunabilmesi ve aynı zamanda Afrika’daki etkisini artırma hedefi, Kahire ile Pekin arasındaki savunma ilişkilerinin önünü açtı. 2025 Nisan ayında gerçekleştirilen ortak hava tatbikatı “Medeniyet Kartalı 2025” ve aynı yıl envantere giren Çin yapımı HQ-9B uzun menzilli hava savunma sistemleri, bu yeni savunma ekseninin somut yansımalarıdır.

Bu yazı, Mısır’ın ABD odaklı güvenlik paradigmasından uzaklaşarak Çin’le stratejik yakınlaşmasını ve bunun Sina Yarımadası’ndaki askeri yeniden yapılanma üzerindeki etkilerini analiz etmeyi amaçlamaktadır. Süreç yalnızca ikili ilişkiler düzeyinde değil, aynı zamanda Kuzey Afrika’daki askeri dengeler, ABD'nin bölgesel pozisyonu ve İsrail’in güvenlik algısı üzerinde de ciddi sonuçlar doğurabilecek niteliktedir.

Mısır’ın ABD dışı alternatif arayışları

Mısır, Enver Sedat’ın cumhurbaşkanlığı dönemine kadar savunmasını ağırlıklı olarak Sovyetler Birliği’nden tedarik ettiği silah ve mühimmat üzerine kurdu. Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek dönemlerinde Batı’yla yakınlaşmanın ve İsrail’in güvenliğini garanti etmenin sonucu olarak silah envanterini ABD ve diğer Batılı ülkelerin silahlarıyla değiştirdi. 2014 yılında Muhammed el Sisi’nin bir askeri darbenin ardından cumhurbaşkanı olmasıyla Mısır Silahlı Kuvvetleri, Rusya ve Çin başta olmak üzere Batı dışı savunma sistemlerine yöneldi.

Mısır’ın savunma stratejisindeki 3 aşamalı değişiklikleri detaylandıralım.

Camp David öncesi

1950–1970 Cemal Abdülnasır’ın iktidarı döneminde Mısır’ın Sovyetler Birliği (günümüzde Rusya) ile askeri ilişkileri en üst düzeydeydi. Mısır, Sovyetler’den önemli miktarda askeri teçhizat ve eğitim desteği alarak ordusunu büyük çapta Sovyet silahlarıyla donattı. Soğuk Savaş döneminde Bağlantısızlar Hareketi’nde önemli yeri bulunan Mısır, hem ABD’ye karşı denge kurmak hem de Arap-İsrail çatışmalarında silah tedariki için Sovyetler Birliği’ne yöneldi. 1956 Süveyş Krizi’nde Mısır yönetiminin Moskova'nın desteğini görmesi de askeri ve siyasi ilişkilerin gelişmesinde güven unsuru oldu. 1955’ten itibaren tedarik etmeye başladığı Sovyet silahlarıyla Mısır, İsrail-Fransa-İngiltere üçlüsüne karşı koydu. 1960'ların sonunda, Mısır'ın ordu envanterinin %80'inden fazlası Sovyet menşeli hale geldi. T-34, T-54, T-55 tankları; MiG-15, MiG-17, MiG-21 uçakları ve Il-28 bombardıman uçakları, Katyuşa füzeleri önde gelen savunma araçları oldu.

Camp David sonrası

Cemal Abdülnasır’dan sonra devlet başkanı olan Enver Sedat’ın (1970–1981) Batı’ya yönelmesiyle Mısır ABD’ye yakınlaştı ve Sovyetler Birliği ile ilişkileri zayıfladı. Hüsnü Mübarek döneminde (1981–2011) de ABD’ye bağımlı ilişki devam ettirildi.

Mısır'ın yakın tarihi boyunca İsrail, ülkenin en önemli düşmanı olmuştur. Mısır, İsrail'e karşı dört savaşa girdikten sonra, nihayet 1978’de Tel Aviv ile ABD destekli Camp David Barış Anlaşması’nı imzaladı ve İsrail işgal ettiği Sina Yarımadası'ndan tamamen çekildi. Bu anlaşma, Mısır'ın askeri doktrininin dönüşümüne doğru atılan ilk adım olarak kabul edildi. Mısır'ın İsrail’le barışı kabul etmesi karşılığında ABD her yıl 1,3 milyar doları silah, eğitim, donanıma harcanmak üzere askeri yardım (FMF) ve ekonomik destek sağlamaya başladı. Bu yardımlar, Mısır-ABD ilişkilerinde derin bir stratejik dönüşüm yarattı.

Kahire yönetimi, eskimiş Sovyet ürünü silah ve teçhizatını ABD ürünleri ile yeniledi. ABD yardımı sayesinde Mısır; 240 F-16 savaş uçağı, yaklaşık 1.200 adet M1A1 Abrams tankları (kısmen lisansla Kahire'de üretildi), Apache helikopterleri, C-130 nakliye uçakları, Hawk füzeleri, deniz unsurları ve diğer Amerikan sistemlerini envanterine kattı. ABD yardımlarının yarısı bu alımlar için kullanıldı.

1990–2016 arasında Mısır’ın tedarik ettiği silah sistemlerinin yüzde 72’si ABD’ye aitken, yüzde 8’i Fransa’ya ve yüzde 7’si Rusya’ya aitti.

Ancak, ABD'nin yıllık 1,3 milyar dolarlık askeri yardımı her zaman görünmez sınırlamalar getirdi. İsrail’e F-35'ler verilirken, Mısır’a eski F-16'lar uygun görüldü. Hava savunma sistemi talepleri "çok ileri" olduğu gerekçesiyle reddedildi. Abrams tanklarının sayısı bile kasıtlı olarak düşük tutuldu. Bu ilişki, adil bir ortaklık değil, aksine Mısır'ı komşusu İsrail karşısında bilerek zayıf tutmak için tasarlanmış bir kayırmacılık olarak eleştirildi.

Sisi dönemi

Obama yönetimi, 2013 yılında Cumhurbaşkanı Mursi’nin askeri bir darbe ile devrilmesi üzerine Mısır’a yapılan silah tedarikine kısıtlamalar getirdi ve F-16, AH-64 Apache helikopterleri, M1A1 Abrams tank kitleri ve Harpoon füzelerinin planlanan teslimatını durdurdu, askeri yardımlarda 260 milyon dolarlık kesintiye gitti, her iki ülke iş birliği ile 2 yılda bir yapılan Bright Star Tatbikatı'nı iptal etti.

ABD'nin Mısır'a askeri yardımları geçici olarak askıya alması, Mısır'ı ABD’ye alternatif ortaklar aramaya itti.

2019 yılında, Mısır Silahlı Kuvvetleri (EAF)’nin geniş bir modernizasyon çabasına başladığı görüldü. Ordu envanterindeki birçok savaş uçağı ve diğer savaş ekipmanının hizmet ömrünün sonuna gelmesi modernleştirme çabalarını hızlandırdı. 2019-2023 dönemi boyunca toplam bütçesinin %52,8'i satın almaya ayrıldı.

Mısır ordusu envanterine yeni savaş uçakları, deniz araçları, denizaltılar ve gözetleme sistemleri eklendi. ABD tedarikine alternatif olarak Fransa’dan 24 Rafale savaş uçağı, Mistral amfibi hücum gemileri, Almanya’dan Tip 209/1400 taarruz denizaltıları, İtalya’dan FREMM çok amaçlı fırkateynler, Rusya'dan Ka-52 helikopterleri satın aldı.

500 adet Rus T-90MS ana muharebe tankı ve 2.000 adet Panthera T6'nın büyük çaplı tedarikleri, ülkenin silahlı kuvvetlerini güçlendirme ve stratejik özerlik kazanma arzusunu gösteriyor.

Rusya ile ilişkiler

ABD'ye olan bağımlılığını azaltmak ve büyük güçler arasında küresel stratejik bir denge kurma politikası izleyen Mısır için Rusya önemli bir askeri ortak haline geldi. Hava, deniz, hava savunması alanlarında aktif işbirlikleri gerçekleştirildi, ortak tatbikatlar kurumsallaştırıldı. Rusya, Mısır’ı hem önemli bir pazar hem de Akdeniz ve Ortadoğu’daki jeopolitik hedefleri için kilit bir müttefik olarak görüyor.

2014’ten itibaren Mısır, Rusya’dan önemli miktarda silah alımı yaptı. 2015-2019 yılları arasında Mısır’ın askeri ithalatının %35’i Rusya’dan gerçekleşti.

Mısır, 2015 yılında 46 adet çok rollü MiG-29M/M2 avcı jeti alımı için yaklaşık 2 milyar dolarlık anlaşma yaptı. Uçakların teslimatları 2016–2020 arasında tamamlandı, Rusya Mısır’a 29 adet Sukhoi savaş uçağı, gelişmiş radar, hedefleme podları ve R-77 hava-hava füzeleri sağladı.

Yine, 2017–2019’da teslimatı yapılan 46 adet Ka-52 saldırı helikopterini Mısır, Rusya’dan satın aldı. Bu helikopterler, “Nile Crocodile” adıyla modifiye edilerek sıcak iklim ve anti-korozif yapıya uygun hale getirildi. Özellikle Vikhr ve Ataka füzeleriyle donatıldı.

Hava savunma sistemi olarak; Antey 2500 (S-300VM) sistemleri, Pantsir, Buk-M2, Tor-M2 gibi kısa ve orta menzilli sistemlerin tedarikiyle Mısır’ın hava savunması çok katmanlı bir yapıya büründü.

2018 civarında Su-35 tedariki için anlaşmaları gündeme geldi, ancak ABD baskıları nedeniyle alım süreçleri durdu ve 2022'de planlar iptal edildi.

2021 yılında Rusya ve Mısır arasında Moskova’da askeri-teknik işbirliğini güçlendiren bir protokol imzalanarak iki ülke arasındaki askeri bağlar derinleştirildi ve iki devlet arasında kapsamlı düzenli tatbikatlar gerçekleştirilmeye başlandı; 2021 yılında 150 Rus ve 500 Mısırlı askerin katıldığı “Dostluk Savunucuları” adlı bir tatbikatta paraşüt birlikleri ortak eğitim gerçekleştirdi. 6–10 Nisan 2025 tarihlerinde “Dostluk Köprüsü 2025” adıyla Ruslarla Akdeniz'de müşterek tatbikat gerçekleştirildi. Tatbikata Rus Kuzey Filosuna ait Amiral Golovko fırkateyni ve Ka-27 helikopterleri; Mısır tarafında ise topçu birlikleri, F-16 savaş uçakları ve El Galala fırkateyni katıldı.

Çin ile ilişkiler

Çin Halk Cumhuriyeti, Mısır’la 1956’da diplomatik ilişki kurdu ve 1956 Süveyş Krizi’nde Mısır lideri Nasır’ı destekledi, Mısır'a 4,5 milyon dolarlık yardım sağladı.

Sovyet blokunun dağılması ve Çin’in yükselişiyle birlikte Mısır, ABD’ye bağımlılığını dengelemek için Çin’e de yöneldi. 1999’da Mısır ve Çin arasında "Kapsamlı İşbirliği Ortaklığı" kuruldu. 2006'da bu işbirliği "Kapsamlı Stratejik Ortaklık" seviyesine yükseltildi.

Mısır'ın Süveyş Kanalı, Kuşak ve Yol Girişimi'nin stratejik bir parçası olan Çin'in Deniz İpek Yolu'nun hayati bir bileşenidir. Kanalın Asya, Afrika ve Avrupa arasındaki ticareti kolaylaştırması, deniz ticareti, lojistik ve altyapı geliştirme alanlarında iki uluslu işbirliğini teşvik etti.

Cumhurbaşkanı Sisi 2014 yılında devlet başkanı olduktan sonra Aralık ayında Çin'e resmi bir ziyarette bulunarak Devlet Başkanı Xi Jinping ile bir araya geldi ve iki ülke arasında kapsamlı bir stratejik ortaklık (CSP) anlaşması imzaladı. Savunma, teknoloji, ekonomi, terörle mücadele ve siber suçlarla mücadele gibi alanlarda iş birliğini kapsayan bu anlaşma ile askeri iş birliği resmi çerçeveye oturtuldu. Çin-Mısır ilişkileri, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) kapsamında daha da güçlendi. Cumhurbaşkanı Xi Jinping, 2016 Mısır ziyaretinde 15 milyar dolar değerinde 21 anlaşma imzaladı. Cumhurbaşkanı Sisi, Çin'i birkaç kez ziyaret etti ve bu süre zarfında iki ülke önemli sayıda ikili anlaşma imzaladı.

Çin silah endüstrisi, 2021 yılında Mısır'daki en büyük uluslararası savunma fuarında tanklar, topçular, savaş uçakları, hava savunma füzeleri, insansız hava araçları ve elektronik harp sistemleri de dahil olmak üzere gelişmiş silah ve teçhizatı sergileyerek önemli bir yer edindi.

Mısır, Çin’den uzun menzilli hava savunma sistemi HQ-9B, Wing Loong I ve II silahlı İHA’lar, eğitim/taarruz amaçlı K-8E jetleri, kısa ve orta menzilli füze sistemleri, elektronik harp sistemleri tedarik etti. Mısır subayları, Çin askeri akademilerinde uçuş, İHA ve radar sistemleri üzerine eğitim almaya başladı. Teknoloji transferiyle yerli üretim kapasitesi geliştirmek üzere Çin’in K-8E eğitim jetleri, Mısır’ın Helwan fabrikalarında Çin iş birliğiyle üretilmeye başlandı.

Mısır–Çin askeri ilişkisi artık yalnızca “tedarikçi-müşteri” düzeyinde değil; aynı zamanda ortak stratejik tatbikatlar, eğitim programları ve teknoloji transferleriyle kurumsallaşmış bir yapı kazandı.

2025 Nisan–Mayıs aylarında düzenlenen ve 18 gün süren “Medeniyet Kartalı 2025” tatbikatı, Çin ve Mısır’ın hava kuvvetleri arasında tarihi bir iş birliğini simgeliyor. Tatbikat kapsamında Çin Halk Kurtuluş Ordusu (PLA), anakaradan yaklaşık 6.000 km uzaktaki Mısır’ın Wadi Abu Rish Hava Üssü’nde J-10C savaş uçakları, KJ-500 erken uyarı uçakları ve Y-20 tanker uçaklarıyla görev yaptı. Bu, Çin’in stratejik hava gücünü küresel sahaya taşıma kapasitesinin somut bir göstergesi olarak değerlendirildi.

Bazı uçuşların İsrail sınırına 100 km mesafede ve alçak irtifada yapılması, tatbikatın askeri değil aynı zamanda siyasi bir mesaj içerdiğini ortaya koydu. Uzmanlar, bu etkinliği Mısır’ın ABD’ye olan askeri bağımlılığını azaltmak ve Çin ile çok kutuplu bir güvenlik iş birliği oluşturmak amacıyla attığı stratejik bir adım olarak yorumladılar.

Çin, Mısır hava sahasını güvence altına alacak J-10CE savaş uçakları, Süveyş Kanalı'nı korumak için HQ-9 füze sistemleri ve Sina'da terörizmle mücadele için Type 99 tankları donanımını teklif ederken Mısır’a daha özerk bir alan sağlıyor; siyasi dayatmalarda bulunmuyor, yerli üretime yönelik teknoloji transferi teklif ediyor ve Mısır'ın kendi savunma ihtiyaçlarını belirleme hakkına saygı duyuyor.

Temmuz 2025'te, Mısır'ın Çin'den HQ-9B uzun menzilli hava savunma sistemi satın aldığı bildirilmiştir. Bu gelişme, ABD'ye olan bağımlılığını azaltma ve Mısır'ın askeri tedarikçilerini çeşitlendirme stratejisinin bir parçası olarak görülüyor.

Türkiye ile İlişkiler

Türkiye ile Mısır arasındaki askeri işbirliği, 2023 sonrası diplomatik ilişkilerin normalleşmesiyle önemli bir ivme kazanmış, 2024 ve 2025 yıllarında askeri alanda somut adımlarla güçlenmiştir. Türkiye’nin 5. nesil uçağı KAAN’a Mısır, proje üretici ortağı olarak resmen katıldı. İki ülke SİHA ve mühimmat üretimi gibi alanlarda da işbirliği yapma girişimlerini sürdürüyor.

Mart ayında da Türk HAVELSAN şirketi ile Mısır Kadir firması arasında, Türk firmasının teknik ve lisans desteğiyle bu yıl insansız kara araçları üretimine başlanmasına dair anlaşma yapıldı.

Askeri işbirliği tatbikatlarla yükselmeye devam ediyor. 2024 yılında gerçekleştirilen, 45 ülkenin iştirak ettiği Efes-2024 tatbikatına Mısır askeri personel ve unsurlarıyla katıldı. 2025 Nisan ayında iki ülkenin özel kuvvet timleri ortak tatbikat gerçekleştirdiler. Son olarak Konya’da 23 Haziran – 4 Temmuz 2025 tarihleri arasında gerçekleştirilen Anadolu Kartalı tatbikatına Mısır ilk kez fiilî statüde katıldı.

İki ülke arasında stratejik savunma işbirliği, ortak askeri yatırımlar, teknoloji paylaşımı ve ortak tatbikatlarla ivme kazanarak devam ederken, iki ülkenin Doğu Akdeniz, genel olarak Afrika ve özelde Libya, Sudan ve Somali politikalarında da rekabetten ortak hareket etmeye doğru yol alan bir uyum süreci gözleniyor.

Farklı Silah Sistemlerini Uyumlandırma Problemi

Global Firepower'ın 2024 Askeri Güç Sıralamasına göre Mısır Ordusu, 145 ülke arasında 15. sırada yer almaktadır. Mısır Silahlı Kuvvetleri, 685.000 aktif askeri personeli ve yaklaşık 800.000 rezerv personeli ile sadece Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) değil, dünyanın önemli ordularından birisidir.

Kara Kuvvetleri, 5.000'den fazla tank ve 13.000'in üzerinde zırhlı araca; Hava Kuvvetleri, 238 savaş uçağı, 338 helikopter, 100 saldırı helikopteri ve 59 nakliye uçağına; Deniz Kuvvetleri ise 42 devriye gemisi, 20 savaş gemisi, 8 denizaltı ve 23 mayın gemisine sahiptir.

Bu silah ve teçhizat envanteri; ABD, Sovyetler Birliği, Fransa, Rusya, Birleşik Krallık, Almanya, Brezilya, Çin Halk Cumhuriyeti dahil olmak üzere çeşitli ülkelerden gelen ekipmanlardan oluşmaktadır. Bu geniş tedarikçi yelpazesi, birlikte çalışabilirlik ve bakım açısından zorluklar ortaya çıkarmıştır. Farklı silah sistemlerinin uyumlandırılması en büyük problemlerden birisi olarak ortaya çıkmıştır.

Ancak, eski sistemler kademeli olarak kullanımdan kaldırılmakta ve bunların yerine, önemli bir kısmı Mısır'da lisans altında üretilen, özellikle de M1A1 Abrams tankı olmak üzere, birden fazla kaynaktan edinilen daha modern platformlar kullanılmaktadır.

Bunun yanı sıra, 2023 yılında Mısır şirketi ACME SAICO, hem Batı hem de Doğu kökenli askeri platformları entegre etmek ve koordine etmek üzere tasarlanmış bir C5ISR sistemini uygulamaya koydu. Mısır'ın çeşitli cephaneliğinin birlikte çalışabilirlik zorluklarını ele almak üzere geliştirilen platform, uyumsuz sistemler arasında veri aktarımı için gerçek zamanlı "arayüz katmanları" kullanıyor.

ABD’nin 7,5 Milyar Dolarlık Askeri Modernizasyon Yardımı Teklifi

Trump yönetimi, ABD bandıralı gemilere Süveyş Kanalı’ndan ücretsiz serbest geçiş garantisi verilmesi karşılığında 7,5 milyar dolarlık askeri modernizasyon yardımı teklifinde bulundu. Bu teklif Mısır’da siyasi ve askeri çevrelerde tartışmalara yol açtı. ABD’nin bu teklifinin Mısır'ın egemenliğine ve stratejik özerkliğine sınırlamalar getireceği, askeri çeşitliliğin devam etmesine izin vermeyeceği, İsrail’i mutlaka kayıran bir silah tedarikini dayatacağı, Gazze'den göç alma konusunda emir vaki yapabileceği endişesiyle riskli bulunuyor…

Sonuç ve Stratejik Öneriler

Mısır’ın Çin’e yönelimi, Orta Doğu’da çok kutuplu ve daha esnek bir güç dengesi arayışının somut yansımasıdır. Bu süreç, bölge ülkeleri ve uluslararası aktörler için hem yeni riskler hem de fırsatlar içermektedir.

Kırılgan sınır paylaşımı yaptığı Libya, Sudan, Gazze gibi bölgeler; Akdeniz gaz yataklarının korunması; Etiyopya ile su gerilimi ve İsrail’in bölge ülkelerini tehdit etmesi gibi faktörler, Mısır’ın güvenlik stratejisini gözden geçirmesine ve ordusunu yeniden yapılandırmasına neden olmaktadır. Özellikle Sina Yarımadası’ndaki askeri modernizasyon, Mısır’ın hem terörle mücadele hem de dış tehditlere karşı caydırıcılığını artıran temel adımlardan biridir.

Mısır’ın savunma harcamalarının ana amacı, silahlı kuvvetlerin modernizasyonu ve yerli sanayinin güçlendirilmesidir. Ülkenin esmi savunma bütçesi yaklaşık 9 milyar dolar olup, bu bütçenin önemli bir kısmı ile ABD’nin yıllık 1,3 milyar dolarlık yardımı ve Körfez ülkelerinden sağlanan ek destekler, silahlı kuvvetlerin modernizasyonunda kullanılmaktadır.

Savunma sektörünün öncelikli ihtiyaçları arasında askeri sabit kanatlı uçaklar, füzeler ve füze savunma sistemleri, kara araçları ve döner kanatlı uçaklar yer almaktadır. Ayrıca Mısır, deniz kabiliyetlerindeki yapısal sınırlamaları gidermek ve karasularının ötesinde operasyon yapabilme kapasitesini artırmak amacıyla kapsamlı bir deniz modernizasyon programı yürütmekte, sınır güvenliğini sağlamak için kara, deniz ve hava üsleri inşa etmektedir.

Mısır artık bir müşteri devlet olmayı kabul etmeyerek egemenlik hakkını kullanmak istemektedir. Bu doğrultuda, silah satış tekeli kırılarak tedarikçi çeşitlendirilmesi, şarta bağlı yardımlar yerine karşılıklı saygıya dayalı ortaklıklar kurulması ve teknoloji transferi yoluyla yerli savunma sanayisinin geliştirilmesi talep edilmektedir.

Kahire, hem Batı ile ilişkilerini sürdürürken hem de yükselen Asya gücü Çin ile savunma iş birliğini derinleştirerek bölgesel güç dengelerinde kendi konumunu güçlendirmeye çalışıyor. Mısır’ın güvenlik ve savunma politikalarındaki bu yönelim değişikliği, sadece bölgesel güç dengelerini değil, aynı zamanda küresel güç projeksiyonlarını da doğrudan etkileyen önemli gelişmelere kapı aralıyor.

Bu stratejik kaymanın bölgedeki diğer aktörler ve uluslararası toplum için anlamı büyüktür. Türkiye, Körfez ülkeleri ve Kuzey Afrika ülkeleri açısından, Mısır’ın çok kutuplu güvenlik politikası, bölgesel iş birliği fırsatları kadar yeni zorluklar da getirebilir. Ayrıca, ABD’nin bölgedeki askeri ve diplomatik etkisinin azalması, yeni denge arayışlarını ve stratejik rekabeti beraberinde getirecektir.

 

 

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA