Türkiye, Kiev Treniyle Yeni Bir Diploması Eşiğinde: Moskova–Kiev Hattında Stratejik Hamle

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Kiev’e perde açık tren yolculuğu, Türkiye’nin sadece mekânsal değil, tarihsel ağırlığını da ortaya koydu. Türkiye, ABD–Rusya ekseninin ötesinde bir barış platformu inşa ederek hem Karadeniz güvenliği hem de Avrasya denkleminde başat rol üstleniyor.

h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Polonya üzerinden Kiev’e gerçekleştirdiği tren yolculuğu, diplomatik protokollerin çok ötesine geçen sembolik bir jeopolitik mesaj barındırıyor. Arab News tarafından “demir diplomasisi” olarak nitelendirilen bu seyahat, Türkiye’nin bölgesel krizlerdeki ağırlığını vurgulayan dikkat çekici bir jestti.

Bu yolculuk, sadece güvenli bir ulaşım tercihi değil; Türkiye'nin, Karadeniz coğrafyasını yeniden tanımlayan aktör kimliğini öne çıkarma adımıdır. Trenin perdelerinin açık bırakılması, medyanın davet edilmesi ve güzergâhın şeffaf biçimde paylaşılması, klasik diplomaside nadir görülen ölçüde güçlü ve özgüvenli bir stratejik iletişim örneğidir.

Tarihsel ve Coğrafi Arka Plan:

Türkiye, Karadeniz’in güney kapısı, Ukrayna ise kuzey çıkışıdır. Bu iki ülke, Bosphorus–Odesa hattı üzerinden hem tahıl ticaretinde hem de enerji lojistiğinde stratejik kilitlerdir. Osmanlı-Rus savaşlarından günümüze, Karadeniz havzası jeopolitik mücadelelerin çekim merkezi olmuştur. Türkiye'nin Kiev’e bu ölçüde doğrudan diplomatik hat kurması, bu tarihsel mirası stratejik avantaja dönüştürme hamlesidir.

Ayrıca bu diplomasi, Türkiye’nin Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nden kaynaklı özel konumunun barışçıl güç projeksiyonuna dönüşmesini de beraberinde getiriyor. 2022'de başlayan savaşın ardından İstanbul'da kurulan barış masası, şimdi yeniden canlandırılmak isteniyor. Fidan’ın mesajı net: “Türkiye, barışın tarafı değil; barışın taşıyıcısıdır.”

Yeni Dönemin Diplomasisi: Kolaylaştırıcı Güç

Türkiye bu süreçte ne Batı bloğunun taşıyıcısı ne de Doğu’nun stratejik vekili. Ankara, kendi diplomatik eksenini kurma iradesini, Moskova ve Kiev arasında üst düzey temaslarla göstermektedir. Fidan’ın önce Putin ve Lavrov ile, ardından Zelenskiy ve Umerov ile görüşmesi; yalnızca barış çağrısı değil, çatışmanın geleceğine dair pozisyon belirleme girişimidir.

Bu hamle, klasik arabuluculuk pozisyonunun ötesinde, diplomasi literatüründe “kolaylaştırıcı güç” (facilitator power) olarak tanımlanabilecek yeni bir rolü temsil ediyor. ABD–Rusya çerçevesinin dışına çıkan bir platform oluşturarak, Türkiye, barışın coğrafyasını yeniden çizmeyi hedefliyor.

Stratejik Değerlendirme:

  • Türkiye, Karadeniz'de NATO ile Rusya arasında dengeleyici güç olarak hareket etmektedir.

  • İstanbul Süreci'nin yeniden aktif hale getirilmesi, Türkiye'nin barış diplomasisini kurumsallaştırması açısından kritik eşiktir.

  • Tren yolculuğu gibi sembolik adımlar, Türk diplomasisinin artık kriz yönetiminin değil, kriz önleyici stratejik öngörünün taşıyıcısı haline geldiğini göstermektedir.

Fidan’ın Kiev treninde verdiği poz sadece bir diplomasi karesi değil, bir stratejik yön haritasıdır. Türkiye, çatışmanın taraflarını değil, çözümün merkezini temsil etmek istemektedir. Ve bu, sadece Kiev veya Moskova’ya değil, dünya başkentlerine verilmiş bir mesajdır: Barışın masası İstanbul’dur, taşıyıcısı ise Türkiye.

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA