24 Temmuz’da Avrupa Birliği ile Çin arasında bir zirve gerçekleşecek. Bu zirve, iki taraf arasındaki diplomatik ilişkilerin 50. yıldönümüne denk geliyor. Trump döneminde tarifelerin gölgesinde kalan AB için Çin’e yönelmek mümkün mü? Dr. Zoltán Fehér ve Dr. Valbona Zeneli’ye göre, taraflar arasındaki yakınlaşmayı engelleyen ciddi zorluklar ve yapısal engeller nedeniyle bu pek olası değil. “Avrupa Birliği, Çin ile yakınlaşmaya henüz yakın değil,” diye yazıyorlar.
Avrupa Birliği’nin daha dengeli ve stratejik bir etkileşim arzusuna rağmen, Çin’in adaletsiz ekonomik uygulamaları ile Rusya’nın Ukrayna’daki savaşına verdiği destek konusunda taviz vermeye yanaşmaması, kapsamlı bir anlaşmanın önünde büyük bir engel oluşturuyor.
Çin-AB yakınlaşması söylemi, özellikle Trump yönetiminin agresif ticaret politikaları ve Ukrayna’ya verilen destek konusundaki belirsizlikler nedeniyle AB ile ABD arasında son dönemde oluşan bölünmelerin zemininde değerlendiriliyor. Pekin her ne kadar bu transatlantik ayrılıktan faydalanmaya çalışsa da, AB tarafı Çin’in karşılıklılık ilkesine uymaması ve derin yapısal sorunları nedeniyle giderek hayal kırıklığına uğruyor.
Bu yapısal sorunlar arasında; kronik ticaret açıkları, Avrupalı şirketlerin Çin pazarına sınırlı erişimi, zorunlu teknoloji transferi, para birimi manipülasyonu ve Çin’in aşırı sanayi kapasitesinden kaynaklanan ihracat dampingi yer alıyor. Güvenlik alanında ise Çin’in “Rusya’ya sarsılmaz desteği”, AB tarafından Rusya’nın savaş ekonomisini desteklemek olarak yorumlanıyor ve bu durum temel bir gerilim kaynağına dönüşüyor.
Çin’in adaletsiz ekonomik uygulamalarını, insan hakları ihlallerini ve uluslararası normları ihlal eden tutumunu sürdürdüğü sürece, Avrupa Birliği’nin Pekin ile ilişkilerini güçlendirmesi zor görünüyor. Zirve, iki tarafın değerlerindeki ve çıkarlarındaki temel farklılıkları tekrar ortaya koyacak ve aralarındaki mesafenin devam ettiğini gösterecek.
Kaynak: The Diplomat
Diğer İçerikler