İran-Çin Demiryolu Hattı, 12 Günlük Savaşın Kıvılcımı mı Oldu?

İran’ın Mayıs ayında Çin’e doğrudan demiryolu bağlantısı kurması, ABD yaptırımlarını bypas ederek Tahran’ın jeopolitik pozisyonunu güçlendirdi. Bu stratejik adımın, İsrail’in 12 Haziran saldırısıyla başlayan çatışmaları tetiklediği iddia ediliyor.

h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

İran, Mayıs 2025’te Çin’e ilk doğrudan demiryolu bağlantısını hayata geçirdi. Tahran’dan Çin’in Xi’an kentine uzanan ve 5.300 kilometreyi aşan bu hat, İran’ın Asya’ya limanlar ya da Rusya üzerinden geçmeden ulaşmasını sağlayan ilk güzergâh olma özelliğini taşıyor. Yeni hat, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki Orta Koridor’a dahil edilerek İran’ın Çin’le ekonomik entegrasyonunu derinleştiriyor.

İran Ulaştırma Bakanı Mehrdad Bazrpash, bu gelişmeyi “bölgesel taşımacılıkta devrim niteliğinde” olarak tanımlarken, hattın petrol, petrokimya ve tarım ürünlerinin doğrudan Çin'e taşınmasına olanak sağladığını belirtti. Çin'den ise elektronik, makine ve tüketim ürünleri İran’a taşınabilecek.

Yeni demiryolu yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik sonuçlar da doğurdu

Intellinews’te yer alan bir analizde, bu altyapı hamlesi, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik sonuçlar da doğurduğuna dikkat çekildi. Hattın faaliyete geçmesinden günler sonra, İsrail ve ABD’nin İran’a yönelik hava saldırıları başlatması dikkat çekti. Resmî olarak bu saldırılar İran’ın nükleer programına karşı düzenlense de, demiryolu altyapısının da hedef alındığı bildirildi.

İran, saldırılara karşılık olarak kritik önemdeki Hürmüz Boğazı’nı kapatma kararı aldı. Bu kararın, İran’ın Çin’e yaptığı petrol ihracatını sekteye uğratabileceği değerlendirilirken, yeni demiryolu hattının deniz taşımacılığına alternatif oluşturması nedeniyle Tahran’ın elini güçlendirdiği ifade ediliyor.

Yeni yol, Çin ile bağları ABD yaptırımlarının ötesine taşıma stratejisinin bir parçası olarak görülüyor

Analistler, demiryolu hattının sadece İran'ın dış ticaretini çeşitlendirmekle kalmadığını, aynı zamanda ABD’nin finansal gözetiminden çıkma ve Çin ile bağları ABD yaptırımlarının ötesine taşıma stratejisinin bir parçası olduğunu vurguluyor. Washington yönetiminin, Çinli şirketler aracılığıyla İran petrolünü dolaylı yollarla denetim altında tutma planının bu yeni bağlantıyla sekteye uğradığı da belirtiliyor.

Sonuç olarak, bu demiryolu hattı sadece taşımacılık değil, küresel güç dengeleri açısından da bir kırılma noktası olarak görülüyor. Analistler, 12 günlük savaşın altında enerji koridorları, lojistik zincirler ve dolar hegemonyasına karşı atılan adımların yattığını savunuyor.

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA