Şili’de pazar günü yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde muhafazakâr eski milletvekili José Antonio Kast, merkez sol iktidar koalisyonunun adayı Jeannette Jara’yı açık farkla mağlup etti. Resmî sonuçlara göre Kast oyların yüzde 58,2’sini alırken, Komünist Parti adayı Jara yüzde 41,8’de kaldı. Sonuçların açıklanmasının ardından Kast’ın destekçileri başkent Santiago başta olmak üzere birçok kentte sokaklarda kutlama yaptı.
Seçim kampanyasını suçla sert mücadele, yasal statüsü olmayan göçmenlerin sınır dışı edilmesi ve ekonomik durgunluğun aşılması vaatleri üzerine kuran Kast, zafer konuşmasında güvenlik vurgusunu öne çıkardı. Destekçilerinin Jara’yı yuhalaması üzerine araya giren Kast’ın “Saygı!” diye seslenmesi, kampanya sürecindeki sert üslubundan bir ayrışma olarak yorumlandı.
Kast, elde ettiği sonucun kendisine “geniş bir yetki” verdiğini belirterek bunun aynı zamanda “büyük bir sorumluluk” anlamına geldiğini söyledi. “Doğru ve sağlıklı bir yaşam için değerleri yeniden kazanma yolculuğuna davet ediyoruz. Bu kolay olmayacak; herkesin katkısını gerektiriyor” ifadelerini kullandı.
Yenilgiyi kabul eden Jeannette Jara ise Santiago’da yaptığı konuşmada destekçilerine geri adım atmama çağrısı yaptı. Jara, Kast’ı telefonla arayarak sonucu kabul ettiğini ve kampanya sürecinden dolayı tebrik ettiğini açıkladı.
Bölgesel sağ dalganın yeni halkası
Kast’ın seçilmesi, Latin Amerika’da son dönemde iktidardaki hükümetlerin sandıkta cezalandırıldığı ve sağcı liderlerin güç kazandığı eğilimin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei, Kast’ı tebrik eden ilk liderlerden biri olurken sosyal medyada “Sol geriliyor” mesajını paylaştı. ABD yönetimi de Kast’a destek mesajı verdi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Kast’ın liderliğinde Şili’nin “kamu güvenliğinin güçlendirilmesi, yasa dışı göçün sona erdirilmesi ve ticari ilişkilerin canlandırılması” gibi başlıklarda ilerleyeceğini söyledi.
Pinochet sonrası en sağcı iktidar
Kast’ın zaferi, 1990’da Augusto Pinochet diktatörlüğünün sona ermesinden bu yana ilk kez radikal sağın iktidara gelişi anlamına geliyor. O tarihten bu yana Şili’de merkez sağ ve merkez sol partiler dönüşümlü olarak yönetimde bulunmuştu. Seçimin ikinci turunda yarışan iki aday, ekonomi politikalarından sosyal haklara ve devletin rolüne kadar pek çok alanda taban tabana zıt pozisyonlar aldı.
Dindar bir Katolik ve dokuz çocuk babası olan Kast’ın Almanya doğumlu babasının Nazi Partisi üyesi olduğu, kardeşinin ise diktatörlük döneminde bakanlık yaptığı biliniyor. Eşcinsel evlilik ve kürtaj karşıtı tutumuyla bilinen Kast, geçmişte Brezilya’nın eski Devlet Başkanı Jair Bolsonaro ile kıyaslanmıştı. Önceki iki başkanlık girişiminde bu çizgi seçmenlerin önemli bir bölümü tarafından reddedilmişti.
Ancak mevcut Devlet Başkanı Gabriel Boric döneminde artan düzensiz göç ve örgütlü suç endişeleri, bu seçimde sert güvenlik politikalarına desteği artırdı. Kast’ın destekçileri arasında serbest piyasa yanlısı iş insanları, orta sınıf seçmenler ve askeri diktatörlüğü yücelten aşırı sağ gruplar yer aldı. Zafer kutlamaları sırasında Pinochet fotoğrafları taşıyan gençler dikkat çekti.
Güvenlik, göç ve ekonomi vaatleri
Kast, güvenlik politikalarında El Salvador Devlet Başkanı Nayib Bukele’den ilham alacağını söyleyerek yüksek güvenlikli yeni cezaevleri inşa etmeyi ve çete üyelerinin dış dünyayla bağlantılarını kesmeyi planladığını açıkladı. Ordu ve polisin yetkilerinin genişletilmesi ve güvenlik güçlerine güç kullanımı konusunda daha fazla yasal koruma sağlanması da programında yer alıyor.
Göç konusunda ise ABD’de Donald Trump dönemindeki söylemlere benzer biçimde, yasadışı yollardan ülkeye giren yüz binlerce kişinin sınır dışı edilmesini ve kuzey sınırına hendeklerle desteklenen büyük bir bariyer kurulmasını savunuyor.
Ekonomide kamu istihdamını azaltmayı, bazı bakanlıkları kapatmayı ve 18 ay içinde 6 milyar dolarlık harcama kesintisi yapmayı hedefleyen Kast, sosyal yardımların kaldırılmayacağını ifade ediyor. Kurumlar vergisinin düşürülmesi ve bürokrasinin azaltılmasıyla 1990’lardaki hızlı büyüme dönemine dönüş vaadi öne çıkıyor. Ancak Cumhuriyetçi Parti’nin Kongre’nin her iki kanadında da çoğunluğu bulunmaması, Kast’ın vaatlerini hayata geçirmek için merkez sağ partilerle uzlaşmasını zorunlu kılıyor.
Diğer İçerikler