ABD’nin siyasi desteğine rağmen proje için düzenlenen kapasite ihalesine tek bir teklif dahi gelmemesi, planın piyasa açısından sürdürülebilir bulunmadığını ortaya koydu. Gelişme, Atina’nın Avrupa enerji güvenliğinde kilit aktör olma ve bölgesel enerji merkezi haline gelme hedeflerine ağır bir darbe olarak değerlendirildi.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis daha önce yaptığı açıklamada, projenin Türkiye’nin Avrupa enerji güvenliğindeki rolünü sınırlayacağını savunarak, “Yunanistan Avrupa’nın enerji geleceğinde bir geçiş kapısı haline geliyor. Doğal gazın Avrupa’ya arka kapıdan, yani Türkiye üzerinden girmesini kabul edemeyiz” ifadelerini kullanmıştı.
Planlar kağıt üstünde kaldı
Yunan basınında yer alan haberlere göre, ABD tarafından da desteklenen Dikey Gaz Koridoru için 22 Aralık’ta düzenlenen kapasite ihalesi sonuçsuz kaldı. Doğal gaz taşımacılığına yönelik üç farklı ürün üzerinden teklif toplanması planlanırken, hiçbir kalem için başvuru yapılmadı. Bu durum, projenin ekonomik ve ticari açıdan cazip bulunmadığının açık göstergesi olarak yorumlandı.
Türkiye ise TANAP, TürkAkım, Mavi Akım ve LNG altyapılarıyla hem arz güvenliği hem de fiyat oluşumu açısından bölgesel enerji merkezi olma iddiasını güçlendiriyor. Dikey Gaz Koridoru’nun temel hedefi ise gazı Türkiye’yi devre dışı bırakarak Balkanlar üzerinden Avrupa’ya ulaştırmaktı.
Yunanistan, projeyi Avrupa enerji sisteminde “merkez ülke” haline gelmenin başlangıcı olarak görüyordu. Atina’nın Türkiye’nin rolünü sınırlamaya yönelik çabaları arasında, Ankara’nın sadece bir “geçiş ülkesi” olarak kalması ve uzun vadede AB denkleminde geri plana itilmesi hedefleri de yer alıyordu. Ancak ihalenin başarısızlığı bu hedeflerin gerçekçi olmadığını ortaya koydu.
Bölgesel denklemde Türkiye’yi dışlama girişimleri daha önce de Doğu Akdeniz’de gündeme gelmiş, İsrail-Yunanistan-Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin East-Med projesi de siyasi tartışmalar ve finansman sorunları nedeniyle rafa kalkmıştı.
Diğer İçerikler