Ukrayna Müzakerelerinde Devre Dışı Bırakılan Avrupa Ülkeleri Güvenlik Mimarisinin Tehlikeye Girdiğini Düşünüyor

ABD ve Rusya tarafından hazırlanan 28 maddelik barış planının sızması, Avrupa başkentlerinde hem şaşkınlık hem de ciddi güvenlik kaygılarına yol açtı.

h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Müzakerelerin dışında bırakılan Avrupalı aktörler, özellikle kendi rızaları olmadan çözülemeyecek NATO, yaptırımlar, enerji ve finans gibi stratejik başlıkların başka ülkeler tarafından karara bağlanmasını, Avrupa’nın güvenlik mimarisinin erozyona uğraması olarak görüyor. Bu nedenle Avrupa ülkeleri, sürecin dışında kalmış olsalar bile müzakerelerin ilerleyen aşamalarında yeniden etkili bir aktör hâline gelmek için diplomatik baskıyı artırıyor.

NATO Üyeliği: Avrupa’nın Kırmızı Çizgisi

Barış planının en çok tartışılan maddesi, Ukrayna’nın NATO üyeliğini kalıcı olarak dışlayan düzenleme oldu. Ukrayna’nın anayasasına NATO’ya katılmayacağını yazması ve ittifakın da kendi tüzüğüne Ukrayna’nın gelecekte kabul edilmeyeceğini eklemesi, Avrupa’da tepkiyle karşılandı. Bu hüküm, Avrupalılar tarafından Rusya’ya NATO üzerinde fiili veto hakkı tanıyan ve ittifakın karar alma mekanizmasını zayıflatan son derece tehlikeli bir emsal olarak değerlendiriliyor. Avrupa ülkeleri, NATO’ya dair her kararın yalnızca üye ülkeler tarafından alınması gerektiğini vurgularken, Ukrayna’nın geleceğinin Moskova–Washington ekseninde şekillenmesine kesin biçimde karşı çıkıyor.

Rusya’ya Yaptırımlar: Avrupa’nın En Güçlü Kozu

Rusya’ya karşı yürürlükte olan 19 yaptırım paketi, Avrupa Birliği’nin Moskova üzerindeki baskı gücünün temelini oluşturuyor. Ancak sızan barış planında yaptırımların “aşamalı olarak kaldırılması” fikri yer alıyor. Avrupa bu yaklaşımı riskli buluyor; çünkü Rusya’dan somut ve güvenilir bir taahhüt alınmadan geri adım atılması, Kremlin’in Ukrayna’ya ileride yeniden saldırma ihtimalini artırabilir. AB yetkilileri, yaptırım rejiminin dikkatlice tasarlanmış uzun vadeli bir takvimle ele alınması gerektiğini savunarak hızlı gevşetmeye sıcak bakmıyor.

Dondurulmuş Rus Varlıkları Üzerindeki Çekişme

AB’nin elinde bulunan 210 milyar euroluk dondurulmuş Rus Merkez Bankası varlığı, Avrupa’nın müzakerelerdeki en önemli stratejik avantajlarından biri olarak görülüyor. Brüksel, bu varlıkların gelirlerini Ukrayna için tazminat kredisi üretmek amacıyla kullanmayı planlarken, 28 maddelik plan bu fonların iki ayrı yatırım fonuna bölünmesini ve ABD ile Rusya’nın ticari biçimde yararlanmasını öngörüyor. Bu öneri, Avrupa’da ciddi tepki çekti ve biri tarafından “ekonomik vahşet” ifadeleriyle eleştirildi. AB, Rusya’nın savaşın yol açtığı tahribatın bedelini ödemesi gerektiğini, bu varlıkların kolayca çözülmesine izin verilemeyeceğini savunuyor.

Rusya’nın G8’e Dönmesi Tartışması

Planda yer alan bir diğer kritik öneri, Rusya’nın yeniden G8’e davet edilmesi oldu. Bu hamle, Putin’in 2014’te Kırım’ı ilhak etmesi sonrası içine sürüklendiği uluslararası izolasyonun fiilen sona erdirilmesi anlamına geliyor. Ancak G8’in yeniden genişlemesi için oy birliği gerekiyor ve Avrupa ülkelerinin bu adıma sıcak bakmadığı biliniyor. Avrupa başkentleri, Rusya’nın geri dönüşünün Ukrayna’ya saldırı sonrası uygulanan baskı politikasının başarısızlığını resmen kabul etmek anlamına geleceğini, bunun da Putin’e siyasi bir af niteliği taşıyacağını düşünüyor.

Ukrayna’nın AB Üyeliği

Moskova, Ukrayna’nın NATO’ya katılmasına kesin şekilde karşı çıkarken AB üyeliği konusunda çok daha sessiz bir profil sergiliyor. ABD ise Ukrayna’nın AB üyeliğini Kiev için bir “teselli ödülü” olarak destekliyor. Taslak planda Ukrayna’ya Avrupa pazarına geçici imtiyazlı erişim verilmesi öneriliyor; ancak Brüksel üyeliğin yalnızca “liyakat esaslı” olduğunu, dış pazarlıklarla ya da siyasi paketlerle belirlenemeyeceğini vurguluyor. Ukrayna teknik olarak ilerleme kaydetmiş olsa bile Macaristan’ın vetosu nedeniyle bu yıl herhangi bir adım atılamadı. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Ukrayna’nın gelecekte hangi ittifakların parçası olacağına dış baskıların değil Kiev’in kendisinin karar vereceğini dile getirerek AB’nin pozisyonunu netleştirdi.

 

Kaynak: Euronews

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA