McKinsey Dünyada Yapay Zekâya Büyük Yatırım Yapan Ülkelerin Kâr Etmediğini Açıkladı

McKinsey & Company’nin yayımladığı yeni rapor, yapay zekâya yapılan devasa yatırımlara rağmen şirketlerin neredeyse tamamının bu teknolojiden anlamlı sonuçlar elde edemediğini ortaya koydu. Araştırmaya göre, şirketlerin sadece yüzde 1’i yapay zekâ kullanımında “olgun” seviyeye ulaşmış durumda.

h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Yönetim danışmanlığı alanında küresel ölçekte söz sahibi olan McKinsey & Company, iş dünyasında yapay zekâ kullanımına ilişkin dikkat çekici bir analiz yayımladı. “İş Yerinde Süper Aracılık” (Superagency in the Workplace) başlıklı kapsamlı rapor, üretken yapay zekânın kurumsal düzeydeki adaptasyonunu ve bu sürecin karşılaştığı yapısal engelleri mercek altına alıyor.

Rapora göre, şirketlerin büyük çoğunluğu yapay zekâ yatırımlarını artırma eğiliminde olsa da, yalnızca yüzde 1’lik bir kesim kendi kurumlarını bu alanda “olgun” olarak nitelendiriyor. Bu bulgu, yaklaşık 4,4 trilyon dolarlık verimlilik potansiyeline rağmen, yatırımların büyük oranda stratejik yönetişimden yoksun biçimde yapıldığını ve beklenen dönüşümün gerçekleşmediğini gösteriyor. Yapay zekânın tarihsel ölçekte buhar makinesiyle kıyaslanan dönüşüm gücüne dikkat çeken rapor, bu teknolojinin sağladığı fırsatların, kurumsal vizyon ve yönetimsel kararlılık eksikliği nedeniyle etkin biçimde hayata geçirilemediğini vurguluyor. Şirketlerin yüzde 92’sinin önümüzdeki üç yıl içinde bu alandaki yatırımlarını artırmayı planlaması, bu çelişkiyi daha da görünür kılıyor.

Büyük Yatırımlar, Sınırlı Getiriler

Araştırmanın en çarpıcı yönlerinden biri, üretken yapay zekâya yapılan yüksek hacimli yatırımlara karşın, somut finansal kazanımların oldukça sınırlı kalması. Ankete katılan yöneticilerin yalnızca yüzde 19’u gelirlerinde yüzde 5’ten fazla artış yaşadıklarını belirtirken, büyük bir çoğunluk ya sınırlı artışlar gözlemlediğini ya da hiçbir değişiklik olmadığını ifade ediyor. Maliyet tarafında da benzer bir tablo söz konusu. Katılımcıların sadece yüzde 23’ü yapay zekâ yatırımlarının operasyonel maliyetleri düşürmede anlamlı katkı sağladığını düşünüyor. Bu durum, şirketlerin henüz bu teknolojiyi pilot uygulama seviyesinin ötesine geçiremediklerini ve yatırımların geri dönüşü konusunda ciddi bir planlama eksikliği yaşadıklarını ortaya koyuyor.

Yönetimsel Kopukluk ve Sahadaki Gerçeklik

Raporun dikkat çekici yönlerinden biri de, yapay zekâ uyumunda asıl engelin teknoloji değil, yönetsel irade eksikliği olduğuna dair değerlendirmeler. McKinsey, “Başarının önündeki temel engel çalışanlar değil, yeterli hızla harekete geçmeyen yöneticiler” tespitinde bulunarak, stratejik liderliğin önemine vurgu yaparken verilerle de bu değerlendirmeyi destekliyor. Çalışanlar, yöneticilerin tahmin ettiğinden çok daha fazla oranda yapay zekâ araçlarını kullanıyor. Örneğin, çalışanların yüzde 30’undan fazlası günlük işlerinde üretken yapay zekâ kullanırken, bu oran yöneticiler tarafından üçte bir seviyesinde tahmin ediliyor. Bu fark, karar verici düzeydeki yöneticilerin, teknolojik dönüşümün saha düzeyindeki dinamiklerinden giderek uzaklaştığını gösteriyor. Ayrıca, çalışanların önemli bir kısmı yapay zekâya geçiş sürecinde yeterli eğitim ve destek almadığını belirtiyor. Bu da kurumsal dönüşüm süreçlerinde insan kaynağının stratejik bir unsur olarak yeterince konumlandırılamadığını ortaya koyuyor.

Stratejik Yol Haritası Eksikliği

Rapor, kurumsal ölçekte yapay zekâ adaptasyonunun önündeki en temel engelin, kapsamlı ve uygulanabilir bir stratejik yol haritasının eksikliği olduğunu ortaya koyuyor. Yöneticilerin yalnızca yüzde 25’i bu alanda kapsamlı bir planlamaya sahip olduklarını ifade ederken, yarısından fazlası henüz taslak düzeyinde olduklarını kabul ediyor.

Sonuç olarak, McKinsey raporu, şirketlerin yapay zekâ yatırımlarında strateji ve vizyon eksikliği nedeniyle “pilot proje döngüsüne” sıkıştığını; somut çıktılara ulaşmakta zorlandığını ortaya koyuyor.

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA