İtalyan Düşünce Kuruluşu: İran lideri Hamaney Nükleer Füze Başlıklarının Üretilmesini Emretti

İtalya merkezli İtalyan Uluslararası Politika Araştırmaları Enstitüsü (ISPI) tarafından yayımlanan rapora göre İran’ın dini lideri Ali Hamaney, geçtiğimiz ekim ayında balistik füzelere yerleştirilebilecek kadar küçük nükleer savaş başlıklarının üretilmesi için talimat verdi.

h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

İtalya merkezli İtalyan Uluslararası Politika Araştırmaları Enstitüsü (ISPI) tarafından yayımlanan yeni bir raporda, Tahran’daki kaynaklara dayandırılan çarpıcı bir iddia yer aldı. Rapora göre İran’ın dini lideri Ali Hamaney, geçtiğimiz ekim ayında balistik füzelere yerleştirilebilecek kadar küçük nükleer savaş başlıklarının üretilmesi için talimat verdi. Bu iddia, İran-İsrail hattındaki gerginlik ve bölgesel çatışmaların yoğunlaştığı bir dönemde gündeme geldi.

ISPI analizinde, İran’ın 2026 yılına kadar nükleer silah üretimine yönelme ihtimalinin arttığı değerlendirmesi yapılıyor. Raporda, İsrail ve ABD’nin yıllardır sürdürdüğü suçlamalara rağmen Hamaney’in geçmişte atom bombası üretimine mesafeli durduğu, yüzde 90 oranında uranyum zenginleştirilmesi ve füzelere takılabilecek nükleer başlık geliştirilmesi taleplerini geri çevirdiği hatırlatılıyor. Ancak İran Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) içinde nükleer silah geliştirilmesi yönünde artan bir baskı olduğu belirtiliyor.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) Haziran 2025 verilerine göre İran, yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş 441 kilogram uranyuma sahip. Bu seviyenin teknik olarak nükleer silah için eşik kabul edilmesine rağmen, Khorramshahr gibi büyük balistik füzelere yerleştirilebilecek minyatür bir savaş başlığı için yeterli olmadığı vurgulanıyor. Savaş başlığı üretimi için uranyumun yüzde 90 saflıkta zenginleştirilmesi gerekiyor.

İran’ın elindeki gelişmiş IR-4 ve IR-6 santrifüjleri sayesinde zenginleştirme seviyesini yüzde 60’tan yüzde 90’a çıkarmasının birkaç hafta sürebileceği tahmin ediliyor. Buna rağmen UAEA denetimleri, şu ana kadar bu yönde bir adımın atıldığına dair bulguya rastlamadı. Analizde, Hamaney’in nükleer kapasiteyi bir silah olmaktan ziyade ABD’yi 2015 nükleer anlaşmasını yeniden canlandırmaya zorlayan bir koz olarak kullandığı görüşü de dile getiriliyor.

Raporda ayrıca, bölgede yaşanan ve “12 günlük savaş” olarak anılan son çatışmanın dengeleri değiştirdiği ifade ediliyor. Bu değişimin siyasi bir misillemeden çok İran’ın mevcut savunma doktrinine olan güveninin sarsılmasından kaynaklandığı değerlendirmesi yapılıyor. Çatışma sırasında İran’ın askeri gücü içinde en etkili unsurun orta menzilli füze cephaneliği olduğu, buna karşın Hizbullah ve Suriye sahasında zayıflamaların yaşandığı ileri sürülüyor.

İsrail’in hava savunma mühimmatında zorluk yaşadığı bir dönemde İran’ın uzun menzilli füzelerinin ateşkese giden süreçte önemli bir rol oynadığı, ancak İsrail’in İran’a ait birçok füze ve fırlatma sistemini imha ettiği de raporda yer alan iddialar arasında. ABD’nin savaşa daha aktif şekilde dahil olması durumunda İran’ın füze stokunun yalnızca birkaç hafta dayanabileceği öngörülüyor.

Bu koşullar altında ISPI, rejimin bekası için nükleer silahın tek gerçek caydırıcı unsur olarak görüldüğünü savunuyor. Tahran’daki kaynaklara dayandırılan iddiaya göre Hamaney, yıllarca süren reddin ardından ekim ayında balistik füzeler için nükleer savaş başlığı geliştirilmesine onay verdi. Buna karşın uranyum zenginleştirilmesinin yüzde 60 seviyesinin üzerine çıkarılmasına henüz izin vermediği belirtiliyor.

İranlı yetkililer ise nükleer programın tamamen barışçıl amaçlı olduğunu savunmayı sürdürüyor. UAEA da şu ana kadar nükleer silaha yönelik somut bir faaliyet tespit edilmediğini teyit ediyor. Ancak rapor, İran’ın ajansa bildirmediği gizli bir tesiste yüksek gizlilikte zenginleştirme faaliyetleri yürüttüğüne dair dolaşan iddialara da dikkat çekiyor.

Uzmanlar, nükleer savaş başlığı üretiminin salt uranyum zenginleştirme işleminden çok daha karmaşık bir süreç olduğuna vurgu yapıyor. Pakistan örneğinde olduğu gibi güvenilir bir savaş başlığı tasarımının on yılı aşkın süre alabildiği hatırlatılıyor. Bu nedenle İran’ın bu süreci tek başına yürütmesinin ülkeyi uzun süre “savunmasız bir geçiş döneminde” bırakabileceği ifade ediliyor.

Bu noktada dış yardımın tek hızlandırıcı seçenek olduğu, ancak Çin ve Rusya’nın bölgesel dengeleri bozacağı gerekçesiyle İran’ın nükleer silahlanmasına sıcak bakmadığı, Pakistan’ın da mevcut koşullarda yardım etmesinin beklenmediği kaydediliyor. İran’ın Kuzey Kore ile balistik füze alanındaki iş birliğinin ise nükleer savaş başlığı teknolojisini kapsayıp kapsamadığının henüz doğrulanamadığı belirtiliyor.

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA