Paris Ceza Mahkemesi’nde devam eden “terör örgütünü finanse etme” davasının son duruşmasında ortaya çıkan bu ifade, firmanın Suriye’deki faaliyetleriyle ilgili yeni tartışmaları beraberinde getirdi.
Lafarge ve sekiz yönetici, 2013–2014 yıllarında terör örgütleriyle yapılan ödemeler nedeniyle “terör örgütünü finanse etmek” suçlamasıyla yargılanıyor. Bugünkü duruşmada, firmanın Suriye’deki çimento fabrikasında çalışanların tahliye süreci ve bu süreçteki ihmaller mercek altına alındı.
“Tahliye çok kötü planlandı”
LCS’nin 2014–2016 dönemindeki eski CEO’su Jolibois, fabrikanın DEAŞ tehdidi altında olduğunu, ancak tahliye planının son derece yetersiz şekilde yürütüldüğünü söyledi. Jolibois, 27 çalışan dışında tüm personelin 19 Eylül 2014’ten önce tahliye edildiğini, ancak aynı gün DEAŞ’ın fabrikaya saldırması üzerine tesisin kontrolünü kaybettiklerini belirtti.
Bir çalışanın, saldırıdan hemen önce üst yönetime acil tahliye uyarısı yaptığını söyleyen Jolibois, fabrikanın güvenlik komitesinin yapılan ödemelerin “terör bağlantısını” bildiğinin kendisine sonradan ulaştığını savundu.
“DGSE, eski çalışanları muhbir olarak işe almak istedi”
Jolibois, fabrikanın kaybedilmesi sonrası hem Lafarge’ın eski Güvenlik Müdürü Jean-Claude Veillard’a hem de DGSE’ye bilgi aktardığını belirtti. Orta Doğu’da iki farklı ülkede görev yapan üç DGSE personeliyle iletişimde olduğunu söyleyen Jolibois, “Hatta eski çalışanları muhbir olarak işe almak için DGSE bana ulaştı” ifadesini kullandı.
“DEAŞ saldırısı bekleniyordu, üstler adım atmadı”
Sanıklar arasında bulunan Lafarge’ın eski güvenlik personeli Ahmad Al Jaloudi ise Mayıs 2014’ten itibaren DEAŞ’ın fabrikanın bulunduğu bölgeyi çevrelediğini ve saldırı riskinin çok yüksek olduğunu yöneticilere bildirdiğini açıkladı. Al Jaloudi, “Veillard Bey’e DEAŞ’ın her an fabrikaya saldırmasını beklediğimi söyledim ama hiçbir adım atılmadı” dedi.
Al Jaloudi, talimat gelmeyince kendi insiyatifiyle tahliye planı hazırladığını, bu planı görüşmek için 15 Eylül 2014’te Paris’e gittiğini anlattı. Çalışanların tahliyesi için belirlenen üç minibüsün ise DEAŞ saldırısı sırasında başka bir terör örgütü tarafından engellendiğini aktardı.
Diğer İçerikler