Ekonomist Dr. Shir Hever +972 Magazine’e verdiği bir röportajda İsrail ekonomisi yüzeyde işliyor gibi görünse de geleceğe dair hiçbir sürdürülebilir ufuk barındırmıyor tespitinde bulundu.
Gazze Savaşı Ekonomiyi Felç Etti
Hever, Ekim 2023’ten bu yana İsrail’in eş zamanlı ekonomik şoklarla karşı karşıya kaldığını vurguladı. Güney ve kuzey sınır bölgelerinden on binlerce kişinin yerinden edildiğini, yüz binlerce yedek askerin uzun süre iş gücünden çekildiğini belirten Hever, bunun üretkenliği ciddi biçimde düşürdüğünü söyledi. Kamu kaynaklarının büyük ölçüde savaşa yönlendirilmesiyle eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlerin hızla gerilediğini ifade etti.
Yaklaşık 50 bin işletmenin iflas ettiğini hatırlatan Hever, özellikle yüksek teknoloji sektöründe ciddi bir sermaye kaçışı yaşandığını, ekonominin giderek dış borçlara bağımlı hale geldiğini kaydetti. İsrail’in kamu borcunun 2025 itibarıyla gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 70’ine ulaşmasının beklendiğini söyledi.
Uluslararası İtibar ve Ticaret Çöküyor
Hever’e göre İsrail’in küresel konumu da hızla zayıflıyor. Bir dönem istikrarlı olan ticari ortaklıkların çözüldüğünü, yaptırım, boykot ve sermaye geri çekilmelerinin arttığını belirten Hever, İsrail markasının uluslararası alanda “toksik” hale geldiğini savundu. Yabancı iş ortaklarının İsrailli firmalarla temas kurmaktan kaçındığını, hatta bazı görüşmelerin gizli tutulmasının istendiğini aktardı.
Yoksulluk ve Toplumsal Çöküş
8 Aralık’ta İsrailli sivil toplum kuruluşu Latet tarafından yayımlanan yoksulluk raporuna da değinen Hever, savaşla birlikte hane harcamalarının sert biçimde arttığını söyledi. Rapora göre ailelerin yaklaşık yüzde 27’si, çocukların ise üçte birinden fazlası “gıda güvencesizliği” yaşıyor. Yardım alanların yaklaşık dörtte birinin son iki yılda yoksullaşan “yeni yoksullar” olduğu vurgulandı.
Borsadaki Yükseliş Bir Yanılsama
İsrail para biriminin dolar karşısında değer kazanması ve Tel Aviv Borsası’nın rekor seviyelere ulaşmasının yanıltıcı olduğunu belirten Hever, bu durumun savaş ekonomisiyle ilişkili olduğunu ifade etti. Yedek askerlere ödenen yüksek maaşların ve merkez bankasının müdahalelerinin piyasaları geçici olarak ayakta tuttuğunu söyleyen Hever, gerçek maliyetlerin henüz bütçelere yansımadığını vurguladı.
Hever’e göre bu tablo, üretkenliğin düşmesine rağmen enflasyonun yükseldiği bir stagflasyon sürecine işaret ediyor. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının durumu olduğundan daha hafif göstermesini ise “küresel finans çevrelerinin sessiz ortaklığı” olarak nitelendirdi.
“Zombi Ekonomisi” Nedir?
Hever, İsrail ekonomisini “hareket ediyor gibi görünen ancak geleceği olmayan” bir yapı olarak tanımlıyor. Sürekli yatırım ve gelecek beklentisi üzerine kurulu kapitalist sistemin İsrail’de çöktüğünü belirten Hever, devletin bütçelerinin gerçek harcamalardan koptuğunu, genç ve eğitimli nüfusun ülkeyi terk ettiğini söyledi. Ona göre ekonomi, askeri harcamalar ve dış kredilerle ayakta tutuluyor ancak bu sürdürülebilir değil.
Günlük Hayatta Derin Kriz
Savaşın hanelere maliyetinin aile başına ortalama 111 bin şekele ulaştığını belirten Hever, İsrail’de her 10 haneden 4’ünün gelirinden fazla harcama yaptığını söyledi. Krediyle temel gıda ve kira ödeyen aile sayısının hızla arttığını, kamu hizmetlerinin ise ciddi biçimde çöktüğünü dile getirdi.
Yüksek profilli teknoloji şirketi satışlarının yanıltıcı olduğuna dikkat çeken Hever, bu “exit”lerin aslında İsrail teknoloji sektörünün ülkeyi terk etmesi anlamına geldiğini savundu. Çalışanların paylarını satarak ülke dışına taşındığını, elde edilen gelirin İsrail ekonomisine dönmediğini belirtti.
Hever, İsrail yönetiminin savaşı bir ekonomik canlandırma aracı olarak görmesini sert şekilde eleştirdi. “Askeri Keynesçilik” yaklaşımının 21. yüzyılda geçerliliği olmadığını söyleyen Hever, silah üretiminin üretken değer yaratmadığını, aksine uzun vadede çöküşü hızlandırdığını ifade etti.
Gelecek Daha Karanlık
Hever’e göre İsrail, doğal kaynaklardan yoksun olması ve dış ticarete bağımlılığı nedeniyle uzun süreli bir savaş ekonomisini sürdüremez. Güney Afrika apartheid rejimi ya da Rusya ile yapılan karşılaştırmaların gerçekçi olmadığını belirten Hever, İsrail’in diplomatik olarak da giderek yalnızlaştığını vurguladı.
Önümüzdeki dönemde savaş harcamalarının gerçek boyutu bütçelere yansıdığında, uluslararası yatırımcıların ve finans kuruluşlarının İsrail’e olan güvenini hızla kaybedeceğini öngören Hever, bunun uzun vadeli bir ekonomik çöküşün başlangıcı olabileceğini söyledi.
Diğer İçerikler