Fransız girişimci ve ekonomi ile jeopolitik yorumcusu Arnaud Bertrand, sosyal medya hesabından paylaştığı kapsamlı analizde, NATO Eski Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in anı kitabında ortaya koyduğu tavırları sert bir dille eleştirdi.
Bertrand, Stoltenberg’in liderlik dönemini “stratejik iflas” olarak nitelendirerek, Avrupa’nın siyasi bağımsızlığını tamamen kaybettiğini savundu.
“Sıfır stratejik düşünme, sıfır öngörü”
Bertrand’ın değerlendirmesine göre, Stoltenberg’in 2016 ABD başkanlık seçimlerine dair ifadeleri, NATO’nun en üst düzeyinde bile ciddi bir stratejik hazırlık eksikliği olduğunu gözler önüne seriyor.
Stoltenberg, kitabında Donald Trump’ın seçilmesinin kendisini “şaşırttığını” ve seçim öncesinde Hillary Clinton’ın kazanacağını “içgüdüsel olarak hissettiğini” itiraf ediyor. Bertrand, bu yaklaşımı sert bir dille eleştirerek şöyle yazdı:
“Dünyanın en büyük askeri ittifakının başındasın, yaklaşık bir milyar insanın güvenliğinden sorumlusun. Bütçenin yüzde 80-90’ını sağlayan bir ülke seçim yapıyor, adaylardan biri NATO’yu ‘işlevsiz’ ilan etmiş. Ama sen hiçbir senaryo geliştirmiyorsun, hiçbir plan yapmıyorsun, sadece ‘hissine’ güveniyorsun ve sonuçta şaşırıyorsun. Bu, stratejik bir skandaldır.”
Bertrand, Stoltenberg’in bu tavrını “sıradan bir CNN izleyicisi kadar yüzeysel bir siyasi analiz” olarak nitelendirdi ve bunu “dünyanın en büyük askeri ittifakının yönetilmediğinin açık itirafı” olarak değerlendirdi.
2018 NATO Zirvesi: “Trump’a yalvaran Avrupalılar”
Bertrand, Stoltenberg’in kitabında anlattığı 2018 Brüksel NATO Zirvesi’ne de dikkat çekti. Zirvede, Trump’ın diğer üyeleri askeri harcamaları artırmadıkları gerekçesiyle eleştirerek, NATO’dan çekilme tehdidinde bulunduğu biliniyor.
Stoltenberg’in anlattığına göre, bu sırada Merkel ve diğer Avrupa liderleri Trump’a adeta yalvarır bir tutum sergiledi. Bertrand, bu sahneyi şöyle yorumladı:
“Merkel, Afganistan’da ölen Alman askerlerinden bahsederek Trump’ı ikna etmeye çalışıyor; Danimarka Başbakanı, ‘Nüfusa oranla ABD’den daha fazla asker kaybettik’ diyerek sesi titreyerek konuşuyor. Bu tablo, babalarına harçlık için yalvaran çocuklar gibi. Tam bir stratejik acizlik.”
Bertrand’a göre bu dönem, Avrupa için aslında “stratejik özerklik fırsatı” olabilirdi. Trump’ın “Avrupa kendi güvenliğini üstlenmeli” mesajı, kıta için bağımsız bir güvenlik vizyonuna geçişin başlangıcı olabilecekken, Avrupalı liderlerin tek önceliği “statükoyu korumak” oldu.
“Zihinlerin sömürgeleştirilmesi”
Bertrand, Stoltenberg’in kitabında çizdiği portreyi “zihinlerin sömürgeleştirilmesi” olarak tanımlıyor. NATO Genel Sekreteri’nin ABD seçim gecesinde Brüksel’de düzenlediği izleme partisinde “hamburger” servisi yapılmasını örnek gösteren Bertrand, bu sahnenin sembolik önemini şöyle açıklıyor:
“Kitabın neredeyse tamamı Amerika hakkında: Amerikalılar ne düşünüyor ne istiyor, ne yapabilir… Avrupa ise yalnızca tepkisel bir nesne. Kendi çıkarları, hedefleri, ajandası yok. Stoltenberg’in zihni ABD’nin imparatorluk merkezine kilitlenmiş; kendisini değil, efendiyi memnun etmeye odaklanmış bir bürokrat gibi davranıyor.”
Stoltenberg’in personeline “Trump’ın tweet’lerine göz devirmeyin, alay etmeyin, golf şakaları yapmayın” talimatı verdiğini hatırlatan Bertrand, bunun “Avrupa’daki zihinsel bağımlılığın en açık örneği” olduğunu söyledi:
“Washington’da biri duyar diye gülmeyi bile yasaklıyorlar. Bu tam anlamıyla sömürgeleşmiş bir zihin yapısı.”
“Avrupa artık siyasi bir varlık değil”
Bertrand’a göre Stoltenberg’in kitabı, Avrupa’nın artık siyasi özne olma kapasitesini kaybettiğini kanıtlıyor. NATO ve AB liderleri, ona göre, “Politikacı değil, sadece teknokrat ve memur.”
“Stoltenberg başarısını, toplantıyı dağıtmadan bitirmesiyle, Trump’ı kızdırmadan bir formül bulmasıyla ölçüyor. Ama asıl soruya hiç dönmüyor: Bütün bunların amacı ne? Avrupa ne istiyor? Ne hedefliyor? Bu sorular artık kimsenin aklında yok.”
Bertrand, Avrupa’yı “siyasi bilinç yitimine uğramış bir uygarlık” olarak tanımlıyor ve kıtayı Çin tarihindeki “Aşağılama Yüzyılı”na benzetiyor:
“Qing İmparatorluğu bile aşağılandığını biliyordu, ulusal onur mücadelesi veriyordu. Avrupa ise kendi aşağılanmasının farkında bile değil.”
“Ahlaki ve entelektüel dejenerasyon”
Bertrand, analizini Fransız tarihçi Emmanuel Todd’un sözleriyle bitiriyor:
“Avrupa’da ‘entelektüel ve ahlaki bir dejenerasyon süreci’ yaşanıyor. Gerçek, onur ve muhakeme gibi kavramlar yok oluyor.”
“Adam kendi başarısızlığını, stratejik iflasını ve aşağılanmasını yazıyor ama bunu bir başarı öyküsü gibi sunuyor. İşte çöküş böyle başlıyor.”
Diğer İçerikler
Seçimleri Sağcı Lider Andrej Babis Kazandı, Çekya Seçimleri Brüksel’in Yeni Sınavı mı..
Fransa’da Siyaset Dikiş tutmuyor: Yeni Başbakan Dün Kabinesini Sundu, Bugün İstifa Et..
Güney Afrika, Paris’te 22. Kattan Düşerek Öldüğü Söylenen Büyükelçisi İçin Fransa’ya ..
Soykırımcı İsrail İyice Köşeye Sıkıştı, Avrupa Gazze’de Yaşananlar için İlk Defa Resm..
Esrarengiz Dronelar Yine Almanya’da Hava Trafiğini Durdurdu, Almanlar Rusya’yı Suçlad..