Aralarında SDE Başkan Yardımcısı Alper Tan’ın da yer aldığı, düşünce kuruluşları ve üniversitelerden temsilciler Azerbaycan merkezli AIR Center’ın davetlisi olarak Azerbaycan’a ziyaret gerçekleştirdi. Ziyarette Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Hikmet Haciyev ve Azerbaycan Dışişleri Bakan Yardımcısı tecrübeli diplomat Araz Azimov ile de uzun değerlendirmeler yapıldı.
Türkiye’den giden heyette şu isimler vardı: SDE Başkan Yardımcısı Alper Tan, ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, TEPAV-Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Ortadoğu ve Orta Asya Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hilmi Demir, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esma Özdaşlı, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nden Doç. Dr. Levent Ersin Orallı, TÜRPAV Başkanı Doç. Dr. Sinan Demirtürk, Necmeddin Erbakan Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Gökhan Çınkara, Ankara Bilim Üniversitesi’nden Dr. Damla Taşkın, Hacettepe Universitesi’nden Dr. Özlem Pınar Oran ve AVİM’den Tuğçe Tecimer.
Karabağ gezisi
Yukarı Gövher Ağa Mescidi (Şuşa Cuma Camii)
Azerbaycan Uluslararası İlişkiler Analiz Merkezi'nin davetlisi olarak Azerbaycan'a giden Türk üniversiteleri ve düşünce kuruluşlarının temsilcileri, Bakü’nün ardından, Karabağ bölgesindeki Ağdam, Hankendi, Şuşa, Fuzuli gibi şehirlerde de incelemelerde bulundular. Ermeni işgali sırasında ağır hasar gören Ağdam Cuma Camisi'ni de ziyaret ettiler.
Heyet Karabağ Üniversitesi'ni de ziyaret etti. Ziyaret kapsamında üniversitenin öğretim üyeleri ve öğrencilerinin katılımıyla bir yuvarlak masa toplantısı düzenlendi.
Ağdam Cuma Mescidi (İşgalden kurtarıldıktan sonra restore edilmiş hali)
Azerbaycan-Türkiye ilişkileri yeni jeopolitik gerçekler ışığında ele alındı
2 Haziran2025’te Uluslararası İlişkiler Analiz Merkezi'nde "Azerbaycan-Türkiye İlişkileri İçin Yeni Jeopolitik Gerçekliklerin Yarattığı Tehditler ve Fırsatlar" konulu yuvarlak masa toplantısı düzenlendi.
Azerbaycan ve Türkiye'den analistlerin katıldığı etkinlikte, Güney Kafkasya ve geniş Avrasya coğrafyasında son dönemde yaşanan süreçlerin iki ülke ilişkilerine çeşitli açılardan etkisi analiz edildi.
Açılış konuşmasını yapan Uluslararası İlişkiler Analizler Merkezi, Yönetim Kurulu Başkanı Büyükelçi Farid Şafiyev, Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin kavramsal temelinin 1990'lı yıllarda atıldığını ve ilişkilerin 30 yıldır başarıyla geliştiğini kaydetti.
Azerbaycan Dışişleri Bakanı Yardımcısı Araz Azimov ile görüşme.
“Sosyal ağlarda Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini bozmaya çalışan kışkırtıcılar var”
"İki ülke arasında herhangi bir sorun yok. Ancak uluslararası medyada, özellikle sosyal ağlarda, üst düzey ilişkilerimizi baltalamayı amaçlayan bazı kışkırtıcı adımlar gözlemliyoruz. Bu istenmeyen durumların önüne geçmek için her iki ülkeden analistlerin birlikte etkili önlemler uygulaması gerekiyor."
Uluslararası İlişkiler Analizler Merkezi, Yönetim Kurulu Üyesi Cavid Valiyev'in moderatörlüğünü yaptığı ilk panelde konuşan Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi öğretim görevlisi, dış politika yorumcusu, Doç. Esma Özdaşlı, 2020'den sonra oluşan yeni jeopolitik düzenin Türkiye-Azerbaycan ilişkileri için yarattığı fırsatları ve zorlukları analiz etti. İki ülke arasındaki ilişkilerin, yalnızca çıkarlara dayalı geleneksel devletlerarası ilişkilerden farklı olduğunu ve iş birliğinin kardeşlik ve dostluğa dayandığını belirtti. Özellikle enerji güvenliği ve ulaşım koridorları alanlarında iş birliğinin giderek artan önemini vurguladı.
Ankara Bilim Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Damla Taşkın, ticaret savaşları ve jeopolitik çalkantılar bağlamında Türkiye-Azerbaycan ittifakının optimize edilmesinin önemine değindi. Ayrıca, 2021-2025 yıllarında iki ülke arasındaki iş birliğinin derinleştirilmesinde liderlik diplomasisinin önemli rolüne dikkat çekti.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi öğretim görevlisi ve Ankara Kriz ve Politika Araştırmaları Merkezi-ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Bakü-Ankara hattının bölgesel ve küresel istikrar açısından önemine değindi. Karabağ Zaferi'nden sonra Türkiye-Orta Asya ilişkilerinde gözlemlenen canlanmadan ve bu iş birliğinin hem fırsatlar hem de potansiyel riskler yarattığından bahsetti.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde dış politika yorumcusu ve doçent olan öğretim görevlisi Doç. Dr. Levent Ersin Orallı, Türkiye'nin Batı Azerbaycan meselesine ilişkin tutumunu ve bu meselenin sosyo-politik söylemde nasıl şekillendiğini analiz etti. Ona göre, Türkiye'de bu konuda seminerler düzenlenmeli, bu konu bilimsel literatürde tartışılmalı, Azerbaycan edebiyatı Türkçe'ye çevrilmeli ve buna göre medyada yer almalı.
Azerbaycan Turizm ve İşletmecilik Üniversitesi (ATMU) Stratejik Kalkınma Konularından Sorumlu Rektör Yardımcısı Araz Aslanlı, yapılan konuşmaların ortak noktası olarak Azerbaycan ile Türkiye arasındaki karşılıklı güven ve stratejik senkronizasyonun bölgedeki tüm süreçleri doğrudan etkilediğini vurguladı.
Diplomatik açılımlar ve küresel aktörler
İkinci panelde bölgesel güç dengeleri, yeni diplomatik açılımlar ve küresel aktörlerle ilişkiler ele alındı.
TEPAV-Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Ortadoğu ve Orta Asya Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hilmi Demir, ikili ilişkileri baltalamayı hedefleyen gruplar ve bunların arkasındaki nedenler konusunda kapsamlı bir sunum yaptı.
Necmeddin Erbakan Üniversitesi Öğretim Üyesi ve siyasi yorumcu Gökhan Çınkara, Azerbaycan-İran-Türkiye ilişkilerini değerlendirerek, İran'ın Güney Kafkasya'daki stratejik çıkarlarına ve bu bağlamda Bakü-Ankara hattının konumuna dikkat çekti.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Haciyev ile görüşme
Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Başkan Yardımcısı Alper Tan, konuşmasında, Donald Trump döneminde Türkiye-ABD ilişkilerinde yaşanan dönüm noktalarını hatırlatarak, Washington-Ankara ilişkilerinin Azerbaycan-Türkiye iş birliğine dolaylı etkilerini değerlendirdi. Alper Tan, 15 Temmuz 2016’dan sonra ABD büyük ölçüde pes etmiş ve Bağımsız Türkiye’yi kabullenmek mecburiyetinde kaldığını ve Artık Türkiye’nin tam bağımsız küresel bir güç haline geldiğini söyleyerek şu konulara dikkat çekti:
“Türkiye, Libya’da, Sudan’da, Somali’de, Körfez’de, Batı Afrika’da çok sayıda ülkede, Irak, Suriye, Asya’da etkili ve sonuç alan operasyonlar yapan bir devlettir. Ülkedeki önemli kurumlar üzerindeki ABD gölgesi silinmiştir. Ordumuz aslına dönmüştür. Türkiye, “tek yön Batı” saplantısından kurtarılmıştır. Çok taraflı dış siyaset dönemi başlamıştır. Artık Türkiye, küresel siyasetin, diplomasinin en önemli merkezidir. Sanayi ve yüksek teknoloji açılarından devrim niteliğinde gelişmeler olmaktadır. Yakın gelecekte, küresel ekonomi ve enerjinin de en etkili merkezi olma yönünde hızla ilerlemektedir.”
Uluslararası düzen tamamen çöktü
“2. dünya Savaşı sonrası kurulan Batı merkezli uluslararası düzen artık tamamıyla çökmüştür. Yeni bir küresel düzen kurulması için geniş çaplı talepler mevcut. Ve bu bir zorunluluk. Bu yeni düzeni Müslümanlar olarak, Türkler olarak bizler kurmalıyız. Kurarız. Kurabilmek için her şey var. Tarihi miras, tecrübe, para, insan gücü, askeri kapasite, dünya konjonktürünün uygunluğu... Her şey hazır. Sadece 3 şey lazım. İnanç, kararlılık ve çalışma…”
Alper Tan Gazze’yi örnek gösterdi
“Küçücük bir ilçe büyüklüğünde on yıllardır abluka altında tutulan 2 milyon nüfuslu, kahraman Gazze halkının bir buçuk senede yenilmez zannedilen İsrail efsanesini, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Hindistan gibi en büyük devletlerin desteğine rağmen ne hale getirdiğini düşünürseniz anlatmak istediğimi daha iyi anlarsınız… Türk-İslam medeniyetinin kıtaları aşan etkisiyle yeniden şaha kalkacağı tarihin eşiğindeyiz. Bu bir hamaset değil, apaçık bir hakikattir. Yeter ki uykudan uyanıp ufka bakalım.”
Bölgesel konular
Avrasya Araştırmaları Merkezi (AVİM) uzmanı ve Ermeni Araştırmaları Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Tuğçe Tecimer, Ermenistan iç siyasetinde Başbakan Nikol Paşinyan ile muhalefet arasında rekabetin olası senaryoları hakkında öngörülerde bulunarak, bu rekabetin Türkiye ve Azerbaycan ile normalleşme sürecine etkilerini analiz etti.
Hazar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Felsefe Bölüm Başkanı Orhan Veliyev, uluslararası ilişkiler sisteminin değiştiği bir ortamda Azerbaycan ve Türkiye'nin ulusal çıkarlarını ancak karşılıklı stratejik destekle koruyabileceğini, bu bağlamda diplomatik koordinasyon, güvenlik iş birliği ve bölgesel girişimlerin özel önem taşıdığını vurguladı.
Sonuç olarak, yuvarlak masa katılımcıları Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin paylaşılan ulusal kimlik, tarihi bağlar ve kültürel faktörlerin yanı sıra gerçek güvenlik ve ekonomik çıkarlara dayalı bir ittifak modeli olduğunu belirttiler. Mevcut jeopolitik değişimler bu modelin daha da güçlendirilmesini ve yeni alanlara yönlendirilmesini gerektiriyor.