Bugün, 12 Eylül 1980 Darbesinin kanlı yıldönümü. Türkiye'nin modern tarihinde darbeler, sadece iç meseleler değil; dış güçlerin, özellikle ABD ve NATO'nun stratejik hamleleri olarak okunmalı. Bu darbeler, Soğuk Savaş'ın gladyo yapılanmalarından başlayıp, günümüzün kaotik jeopolitiğine uzanan bir zincirin halkaları.
Bu darbelerin hepsi aynı senaryonun varyasyonları: Emperyalizmin, Türkiye'nin bağımsızlaşma çabalarını baltalamak için orduyu, istihbaratı ve sivil unsurları araçsallaştırmasıdır. 27 Mayıs 1960'tan 15 Temmuz 2016'ya kadar uzanan bu süreç, ABD'nin "bizim çocuklar" diye övdüğü cuntaların tarihidir.
Ama zaman değişti; artık o süper güç, kendi evinde bile operasyonlara maruz kalan hasta bir adam konumuna düştü. 1960'ta, Demokrat Parti'nin, ABD’ye karşı Sovyetler'i denge unsuru olarak değerlendirmek istemesini tehdit gören CIA, ordu içindeki Kemalist unsurları devreye soktu.
Bu darbe, Türkiye'yi Atlantik sistemine daha sıkı zincirledi; NATO üyeliğiyle birlikte Gladio hücreleri kuruldu, kontrgerilla eğitimi başladı. Bu bir "özgürlük operasyonu" değil, ABD'nin Ortadoğu'daki petrol ve üslerini güvenceye alma hamlesiydi. 1971 muhtırası ise, 1960'lardaki sol yükselişi ve Kıbrıs'taki Türk haklarını bastırmak için NATO'nun bir başka müdahalesi oldu.
Orduya "muhtıra" verdirenler, Washington'dan gelen talimatlarla hareket etti. Solcu aydınlar, sendikalar susturuldu; NATO'nun anti-komünist doktrini, Türkiye'yi iç savaş eşiğine getirdi.
12 Eylül 1980, bu zincirin zirvesi. Kenan Evren ve cuntasının arkasında, Carter ve Brzezinski'nin gölgesi var. ABD Büyükelçisi Robert Strausz-Hupé'nin raporları, darbenin "istikrar" için şart olduğunu söylüyordu. NATO, Türkiye'yi Sovyet tehdidine karşı "güvenli" hale getirmek adına onlarca genci astı, binlercesine işkence etti. Müslümanlar, Komünistler, Kürtler, liberaller... Hepsi Gladio'nun kurbanı.
Beyaz Saray'da "Our boys have done it" diye kutlanan bir zaferdi bu. 28 Şubat 1997 ise postmodern bir varyasyondu. NATO, orduyu ve medyayı kullandı.
Son halka, 15 Temmuz 2016: "İşgal girişimi" olarak anılan bu kalkışma, FETÖ'nün CIA bağlantılı ağıyla NATO'nun son çırpınışı oldu. İncirlik Üssü darbecilere yakıt sağladı, Norfolk'taki NATO Komutanlığı planı koordine etti.
Bir zamanların süper gücü ABD, artık kendi içinde bile ABD karşıtlarının operasyonlarına sahne oluyor. Trump’la birlikte derinleşen dahili fay hatları, Washington'ı hasta bir adama dönüştürdü. NATO, Ukrayna batağında çırpınıyor; Türkiye ise Süper güç olma yolunda adımlar atıyor. Bu darbeler zinciri, emperyalizmin çöküşünü gösteriyor: Artık "bizim çocuklar" dönemi bitti, millet kendi kaderini yazıyor.
12 Eylül darbesine maruz kalan bu millet artık o dönemlerin hesabını sorma noktasına geldi. Bugün 12 Eylül 2025. 12 Eylül’leri nefretle hatırlıyor, bu tür olayları planlayanlardan hesap sorulacağı günleri merakla bekliyoruz.
Stratejik Düşünce Enstitüsü
(SDE)
Diğer İçerikler