Bülent ERANDAÇ
Tüm YazılarıBaşkanlık Sistemi’nin 100 günlük icraat programını Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan, 3 Ağustos’ta açıklamıştı. O gün Erdoğan, Bakanlıklar ve Kurumların 2019 – 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanmasından ve geçiş sürecine ilişkin kritik ikincil düzenlemelerin çıkartılmasından bahsetmişti.
100 günlük (3 Ay ) yol haritasına göre çok önemli işlere imza atılırken, geçiş sürecine ilişkin ikincil düzenlemeler de hazırlandı. Yeni Türkiye’nin inşasını sağlayacak 2019-2023 stratejik planı hazırlıkları da Kasım ayı sonunda tamamlanacak. Stratejik Plan, 1 Ocak 2019’da uygulamaya sokulacak.
Başkanlık Sistemi’nin 100 günlük yol haritasında özellikle 2 Bakanlıkta (Dışişleri ve Savunma Bakanlığı) yapılanlara göz gezdirelim.
Dışişleri Bakanlığı
Milli Savunma Bakanlığı
2019-2023 Stratejik Planda Yatırımların Amiral Gemisi: Kanal İstanbul
Türk Boğazlarından geçiş rejimi 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile belirlendi. Dönemin değişen koşulları münasebetiyle Türk Boğazlarında artan gemi trafiği ve gemi boyutlarının büyümesi İstanbul Boğaz’ında kazalara sebep oluyor ve bazı boyuttaki gemilerin geçişleri zorlaşıyor. Boğazlardan seyir eden tehlikeli madde taşıyan gemilerin olası kaza sonucu da şehre hasar vermesi çok yüksek ihtimaller dâhilinde bulunuyor. Kanal İstanbul Projesiyle İstanbul Boğazı’na alternatif suyolu oluşturulması ve İstanbul Boğazı’nın gemi trafiğini azaltması planlandı.
Güzergâhı belirlenen ve Aralık ayında ihalesi yapılacak Kanal İstanbul Projesi aslında partiler üstü, hükümetler üstü, uluslararası bir projedir. Proje bir taraftan, büyük bir ekonomik hareketliliğe ortam hazırlayacağı açıktır. Diğer taraftan, jeostratejik konumunu uluslararası ilişkilerde koz olarak kullanmaya başlayan Türkiye’nin Karadeniz Hamlesi olarak kabul edilebilir. Kanal İstanbul’un stratejik özelliğine özellikle dikkat çekmek istiyorum. Enerji ve ulaşım amaçlı kanal ile Karadeniz Marmara’ya bağlanacak. Aslında bu bağlantı Karadeniz’e kıyısı olan diğer 7 ülkenin ticari deniz yolu rahatlığını sağlayacağı gibi (Rusya, Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan, Moldova, Romanya, Bulgaristan), Hazar Denizinden Karadeniz’e ulaşım zincir politikasının bir halkası olarak ta 4 ülkenin, Türkmenistan, İran Kazakistan, Azerbaycan’ın da Akdeniz’e açılmasına imkân verecektir. Bu nedenle proje ekonomik açıdan en temel amacı, yakın gelecekte İstanbul Boğazının kaldırmakta zorlanacağı deniz ulaşımı yükünü azaltacaktır. Bu bağlamda bazı rakamlara bakarsak: İstanbul Boğazı’ndan 2016 yılında 8703’ü tanker olmak üzere 42553 gemi geçiş yaptı. 2016 yılında Boğazdan geçen gemilerin yaklaşık yarısı Kılavuz kaptan almadı. İstanbul Boğazından geçen savaş gemisi adedi 10 yıl önceye göre 2 kattan daha fazla arttı. Raporlara göre, 2015 yılında günde yaklaşık 59 milyon varillik küresel petrol ve diğer sıvı petrol ürünlerinin deniz yolu ile taşındığı, bunun 2,4 milyon varil günlük bölümü İstanbul Boğazı’ndan geçti. Raporlarda, Rusya’nın ham petrol ihracatını Karadeniz’den Baltık limanlarına kaydırmasıyla hacmin düştüğü, ancak ardından Azerbaycan ve Kazakistan’dan gelen üretim ve ihracat artışlarının Türk Boğazı’ndan yapılan sevkiyatı arttırdığı belirtilmekte.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine göre; Hazar Bölgesi toplam ham petrol üretiminin, 2020’de 308 milyon/yıl ton ve 6,5 milyon varil/gün düzeyine çıkacağı ve bu miktara yakın petrol eşdeğeri doğalgaz üretileceği belirtilmektedir. Bölgenin ham petrol ihracatının da hızla artarak, 2020 yılında 180 milyon ton civarına ulaşması beklenmektedir. Stratejik açıdan bakarsak, Karadeniz ve onun dış dünya ile irtibatını sağlayan kapısı konumundaki Türk Boğazları; küresel ve bölgesel güç dengeleri ve güvenlik stratejileri açısından büyük öneme sahiptir. Bu nitelikleri nedeniyle, küresel ve bölgesel güçler, günümüzde Karadeniz’e olan ilgisini daha da arttırmaktadırlar. Türkiye, Kanal İstanbul projesiyle, çok stratejik bir kozu kullanma ve bölgede etkisini arttırma, barış ve istikrarın anahtarını elinde bulundurmak avantajlarını yakalayacaktır. Kanal İstanbul projesi Türkiye sınırları içinde yapılacağından kanalın hukuki Rejimi Türkiye tarafından tek taraflı olarak belirlenmesi Bağımsız Türkiye’nin hakkıdır. Kanal İstanbul’un yapımı uluslararası ortaklıklarca yüklenilse bile, en başta bu kanalın bir ulusal kanal statüsünde olması, denetiminin Türkiye’nin yetkisi altında olması bakımından önemlidir.
08.11.2018
Güncel Yazıları
Türkiye’nin Enerji ve Orta Koridor Hamlelerinin Kodları
22 Mayıs 2025
Erdoğan ile Trump Görüşmesinin Jeopolitik Şifreleri
25 Mart 2025
Müjde: KIZILELMA 2025'te Gök Vatan'da Göreve Başlıyor
11 Şubat 2025
Türkiye, 2025 Yılının Parlayan Yıldızı
02 Ocak 2025
Erdoğan'ın, Scholz ve Putin Görüşmelerinin Şifreleri
15 Ekim 2024
Erdoğan-Sisi İttifakı'nın Derin Mesajları
10 Eylül 2024
NATO'nun 75. Yıl Şifreleri
12 Temmuz 2024
3. Dünya Savaşı'nın 'Lityum Cephe' Çarpışmaları
29 Haziran 2024
Yeni Dünya Şekilleniyor, Türkiye Konumlanıyor
27 Haziran 2024
Başkan Erdoğan'ın 'Türk Birleşik Devletleri' İnşası
10 Haziran 2024
İngiltere, Türk Donanması'nı Takip Ediyor? Neden?
13 Mayıs 2024
31 Mart Seçim Analizi: Türkiye İçin Yeni Bir Dönem Başlıyor
03 Nisan 2024
Türkiye Jeopolitiğinde ‘F-16-Irak-Mısır’ Şifreleri
13 Şubat 2024
Türkiye Yüzyılı'nın İlk MGK Şifreleri
29 Ocak 2024
Dolmabahçe(Güvenlik) Memorandumu'nun Şifreleri
15 Ocak 2024