Bülent ERANDAÇ
Tüm YazılarıBatı Merkezli Dünyanın Sonuna Gelirken Parlayan Türkiye
2025 yılına girerken, yükselen yıldız Türkiye. Türkiye Avrasya'nın kalbi. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın küresel liderlik özellikleri ile yürüttüğü dış politika aktivizmi Türkiye'yi, 2025 yılına girerken, dünyanın parlayan yıldızı konumuna taşıdı.
2002’ye kadar, başını kaldıramayan, gözünü yakın coğrafyaya bile çeviremeyen Türkiye, 22 yılda 50 yıllık paradigmalar planlayan (2053 ve 2071), yakın coğrafyasında oyun kuran bir ülke pozisyonuna getirdi.
Erdoğan'ın diplomatik dış seyahat temposu devamlı yükselirken, 2024 yılında 17 ülkeye 19 ziyaretle, küresel zirvelerin hepsine katılmakla ve 18 ülkenin devlet ve hükümet başkanını ağırlamakla rekor sayıya ulaştı.
Başkan Erdoğan, 2024 yılında da devam eden İsrail'in Filistin'e yönelik saldırıları başta olmak üzere bölgesel ve küresel sorunlara çözüm üretmek için diplomasi trafiği yürüttü.
Nitekim, Aralık 2024'te savaşın eşiğine gelen Afrika'nın stratejik ülkeleri Somali ile Etiyopya'yı Ankara'da barıştırarak, diktatör Esad'ın yıkılışını ve Suriye'yi özgürleştiren devrimin gerçekleşmesini sağlayarak, dünyanın en çok konuşulan lideri oldu.
Türkiye Avrasya'nın kalbi
Başkan Erdoğan liderliğinde Türkiye, 2025 yılına Avrasya'nın kalbi olarak giriyor.
Avrasya'nın kalbi olmanın dünya siyasetinde çok önemli yansımaları var.
Bilindiği gibi, 2024 yılında 4 büyük jeopolitik teori konuşuldu ve konuşulacak.
Genel kabul gören jeopolitik teoriler;
1) Kara Hakimiyeti Teorisi
2) Kenar Kuşak Hakimiyeti Teorisi (Avrasya)
3) Deniz Hakimiyeti Teorisi
4) Hava Hakimiyeti Teorisi…
Türkiye, 4 büyük dünya teorisinde coğrafya da stratejik konumu itibariyle Kenar Kuşak(Avrasya), kara hakimiyeti ve deniz hakimiyeti teorilerinin merkez ülkesi-kilit ülkesi konumundadır.
Kenar Kuşak Teorisi’nin kurucusu Amerikan Jeopolitikçisi Yale Üniversitesi Milletlerarası İlişkiler Profesörü Nicholas Spykman (1893-1943)'dır.
Spykman'a göre Kenar Kuşak ülkelerine hakim olan, Avrasya'yı kontrol eder. Avrasya'ya hakim olan, dünyada etkili pozisyona gelir.
Avrasya, Doğu Avrupa'dan başlayarak Türkiye, Rusya, Irak, Suriye, Pakistan, İran ve Asya Türk Devletleri, Çin'i kapsayarak, kara gücü ile deniz gücü arasında bir nevi tampon görevi gören bölgedir.
Eski dünya, yeni dünyaya göre gerek nüfus gerekse doğal kaynaklar (Petrol-doğalgaz-Madenler) bakımından üstündür.
Ona göre, eski dünyaya yani Rimland'a hâkim olan güç, ABD’nin mutlak hegemon olduğu yeni dünyayı da kuşatarak dünyada hâkim pozisyona gelmektedir.
Evet. Bir taraftan Batı-Amerika/Avrupa, diğer yandan Çin(Rusya) başını çektiği kutup başının 21. yüzyıl dünya düzeni kurguladıkları bir süreçte, Avrasya'nın kalbinde Türkiye kilit ülke pozisyonuna gelmektedir.
Boğazlar-Karadeniz-Akdeniz-Türk Devletleri Teşkilatı sürecinde Hazar Denizi, Somali-Cibuti kapsamında Türkiye, Kızıldeniz'de küresel aktör özelliğini konuşturmaktadır.
Çok Kutupluluk
2025 yılına girerken, dönüşüm içinde olan uluslararası sistemde küresel ve bölgesel ilişkilerde çok kutupluluk ve jeopolitik güç mücadelesi öne çıkıyor. Bu gidişatta en kritik rol, şüphesiz Başkan Erdoğan liderliğinde Türkiye’nin, küresel aktör pozisyonuyla gelecek yıllarda önemli rol almasıdır.
ABD'nin Çin'i kuşatma politikasında Türkiye kilit ülkedir. Çin'in Avrupa'ya ulaşma stratejisinde Türkiye yine kilit konumdadır.
Avrupa'nın enerjiye ulaşma planlarında Türkiye kilit konumdadır. Türkmenistan-Azerbaycan, Irak, Doğu Akdeniz enerjisinde boru hatlarının patronu Başkan Erdoğan yani Türkiye'dir.
Evet.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye diplomasi, ticaret, yatırım, enerji, kültür, yardım, savunma ve terörle mücadele alanlarında yeni iş birlikleri üreten iddialı Ortadoğu-Orta Asya- Afrika vizyonu uyguluyor.
Bu vizyon, Türkiye'nin varlığından rahatsız olan Fransa gibi aktörlerin karalamaya çalıştığı "nüfuz yayma ve fetih stratejisi" değil.
Başkan Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı’nı ilmek ilmek örerken dünyaya yeni bir paradigma getirmektedir.
Ortadoğu'ya bakışı, tarihi kodlarıyla İslam ülkeleri birliğini canlandırma stratejisidir.
Afrika'da yaptıklarıyla yeni bir ilişki tarzını öne çıkarıyor: "Samimiyet, kardeşlik, dayanışma, birlikte kazanma ve birlikte yol yürüme."
Suriye'nin Geleceği
Başkan Erdoğan-Türkiye, Suriye'nin özgürlüğünü kazanan devriminin fikir babasıdır.
Birinci Dünya Savaşı sonrası İngiliz ve Fransızların cetvelle çizdiği Suriye, Irak, Lübnan, Ürdün gibi devletçikleri, yaşadığımız yıllara kadar sömürge haline getiren emperyalist Batı’ya karşı meydan okumaktadır.
Fransa ile Türkiye sadece Doğu Akdeniz’de karşı karşıya gelmiyor. Zira Kuzey Afrika ve Sahra Altı Afrika'da da Fransa karşısında Türkiye’yi buluyor. Libya’da Türkiye olmasaydı, Emperyalistler bu ülkeyi lime lime edeceklerdi.
Başkan Erdoğan-Türkiye, Suriye harekatlarını yapmasa idi bugün Suriye 4’e bölünmüştü. Amerika-İsrail terör koridoru kurmuş, ikinci İsrail PKK kantonlarını inşa edeceklerdi.
Türkiye, Afrika'da yaptıklarıyla yeni bir ilişki tarzını öne çıkarıyor: "Samimiyet, kardeşlik, dayanışma, birlikte kazanma ve birlikte yol yürüme."
Bu itibarla Erdoğan'ın "Daha adil bir dünya mümkün" fikrinin sahadaki uygulamasının en parlak örneği olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Başta Amerika olmak üzere küresel güçlerin Suriye'yi parçalama, uydu kantonlar yaratma planlarını Başkan Erdoğan liderliğindeki Türkiye bozarak, Suriye'nin özgürleşmesini sağlıyor. 100 yılların cetvelle çizilen yapay sınırları parçalanıyor.
Mağdur Müslüman ülkelerin ve Afrika'nın ayrımcılığa uğratan geçmişine işaret etmekle kalmıyor. Yakın coğrafyamızın yükseleceğine duyduğu inançla aktörlük sergiliyor.
Cumhurbaşkanımızın Erdoğan'ın, zirvelerdeki çok önemli bir vurgusu vardı: "Yüzyıllara sari Batı hegemonyası artık bitmiştir. Yeni bir uluslararası sistem ortaya çıkıyor."
Türkiye'nin Suriye'ye Stratejik Projeleri...
Türkiye Yeni Suriye inşasını ilmek ilmek örüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında toplanan Kabine'de, Yeni Suriye'nin inşası yolunda önemli kararlar alındı.
Her bakanlığın yeni Suriye için yapabileceklerine ilişkin ilk dosyalar ele alındı.
MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Şam ziyaretlerini diğer Bakanlarımız da devam ettirecek. Öncelikli olarak Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu ve Enerji Bakanı Alpaslan Bayraktar'ın önümüzdeki haftalarda Şam ziyaretleri başlayacak.
Yeni Suriye İnşası yolunda değerlendirilen aşağıdaki jeoekonomik ve güvenlik projeleri şöyle:
Savunma-Güvenlik Projeleri
Yeni Suriye Ordusu'nun oluşmasında Türkiye'nin rolü olacak.
Suriye Milli Ordusu, Yeni Suriye Ordusu'na katılacak.
Yeni anayasa ve seçimler sonrasında, Türkiye ile Suriye arasında savunma iş birliği anlaşması imzalanacak.
İki ülkenin sınırlarının 30 km derinliğinde, ortak güvenlik hattı teşkil edilecek.
Jeoekonomik Projeler…
Tarihi Hicaz Demiryolu yeniden hayat bulacak…
Türkiye ile Irak arasındaki stratejik Basra-Ovaköy Otoyolu Suriye'ye de bağlanacak.
Suriye Akdeniz limanları ve hava meydanlarının revize edilmesinde Türkiye yardım edecek.
Suriye'nin elektrik sıkıntısına çare bulunacak. (Enerji Bakanlığı Uzmanları Şam'a gitti.)
Türkiye, Suriye'de yeni petrol kuyuları araştırmasına başlayacak.
Yeni Suriye hükümeti ile Doğu Akdeniz münhasır ekonomik bölge anlaşmasının gerçekleşmesi söz konusu olacak.
Hicaz Demiryolu İnşası ...
Osmanlı'nın en büyük projesi: Hicaz Demiryolu Sultan 2. Abdülhamid tarafından 1900-1908 yıllarında Şam ile Medine arasında inşa ettirilen Hicaz Demiryolu, Osmanlı coğrafyasındaki demir yollarından en önemlisiydi.
İstanbul'dan Mekke'ye
Osmanlı padişahlarından 2. Abdülhamit'in projesi olan Hicaz Demiryolu, İstanbul'dan Mekke'ye giden hac yolunu kolaylaştırmayı hedefliyordu. Hattın inşası için Hindistan'dan Güney Afrika'ya kadar dünya Müslümanları bağışta bulundu. 1900'lü yılların başında yapımına başlanan hat, 1908'de Medine'ye kadar ulaştı ve Sultan Abdülhamit tarafından açılışı yapıldı. Hicaz Demiryolu ne zaman durdu? 1919 yılına kadar işlek olarak yolcu taşıyan Hicaz Demiryolu hattı, Medine'nin Osmanlı hakimiyetinden düşmesinden sonra durduruldu.
1750 kilometrelik Hicaz Demiryolu hattının durakları şöyleydi:
İstanbul'dan Şam'a uzanan kısım, Şam'dan Amman'a uzanan kısım (Arada bugün Filistin'deki Akka ve Hayfa bölümü de yer alıyor). Devamı ise şu şekilde: Amman-MaanTebük-Medain Salih-Medine. Dünya Savaşı'ndan sonra ise Hicaz Demiryolu 4 kısma ayrıldı ve parçaları farklı ülkelerin egemenliğinde kaldı: Hayfa-Semah Hattı, Filistin'de Müdevvere-Medine Hattı, Suudi Arabistan'da Şam-Der'a, Der'a-Semah Hattı, Suriye'de Der'a-Müdevvere Hattı ise Ürdün'de. Suudi Arabistan, Suriye ve Ürdün Hattı yeniden kullanıma açmak için bir komite kurduysa da bölgedeki siyasi anlaşmazlıklar yüzünden tarihi hat metruk olarak kalmıştı. 30 Aralık 2024 Pazartesi yapılan Kabine toplantısından sonra, Uraloğlu Osmanlı döneminin önemli ulaşım projelerinden biri olan Hicaz Demiryolu Hattı’nın İstanbul-Şam arasındaki önemli etabın restore edileceğini açıkladı… Bakan Uraloğlu, "Orada Türkiye'den çıkıp Hicaz'a kadar giden demir yollarının parçaları var. Oralarda belli bir bütünün parçaları olarak uzun zamandır çalıştırılmadığını biliyoruz. Hızlıca tespiti yapıp demir yolu bütünlüğünü yine Şam'a kadar ilk etapta sağlama ile ilgili bir vaziyet alacağız. 2009-2010'larda oraya yolcu trenlerini uğurlamışız, bir yolculuk yapmışız. Bazı bölgelerde, mesela Irak'ta, demiryollarının raylarını sıfırdan demir olarak çalınıp satıldığını biliyoruz. Suriye'de de bununla karşılaşabiliriz" şeklinde konuştu.
Türkiye-Yeni Suriye Doğu Akdeniz Ekonomik Alan İş Birliği...
Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin liderliği ve stratejik gücü... Doğu Akdeniz enerji kaynaklarının zenginliği nedeniyle uzun yıllardır bölgesel ve uluslararası güç mücadelelerinin odağında yer aldı. Türkiye'nin 2019 yılında Libya'nın Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile imzaladığı deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşması, Doğu Akdeniz'deki dengeleri kökten değiştirdi. Bu anlaşma, Türkiye'nin bölgede oyun kurucu rolünü güçlendirmiş ve enerji kaynakları üzerindeki tek taraflı girişimlere karşı stratejik bir hamle olmuştur.
Doğu Akdeniz'in enerji kaynaklarına çökmek isteyen Derin Amerika/Avrupa'nın planlarını Başkan Erdoğan-Türkiye engelledi. Avrupa'nın yönlendirdiği, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin küstah çıkışlarıyla bölgedeki gerilimleri artırırken, Başkan Erdoğan Türkiye'nin izlediği kararlı politikalarla emrivakileri durdurdu.
Evet. Türkiye, Doğu Akdeniz'de bölgesel dengeleri şekillendiren bir lider ülke olarak hareket ediyor.
Özellikle enerji kaynakları bakımından zengin bölgelerde, deniz yetki anlaşmaları ülkeler arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkileri çok iyi okuyan Başkan Erdoğan, Libya sonrası, Mısır, Lübnan ve Yeni Suriye ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) stratejik çalışmalarını hayata geçirmek için temaslarını sürdürüyor.
Tavizsiz Bir Duruş
Osmanlı'nın en büyük Mavi Vatan Doktrini çerçevesinde Türkiye, hem kendi kıta sahanlığını hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin haklarını koruma noktasında tavizsiz bir duruş sergiliyor. Yeni Suriye inşasında Başkan Erdoğan Türkiye'nin stratejik konumu, Doğu Akdeniz'de de Türkiye-Suriye deniz yetki anlaşmasına doğru yürüyor. Olası yeni anlaşmalar Türkiye'nin Münhasır Ekonomik Bölge sınırlarını genişletirken, enerji kaynaklarının araştırılması ve işletilmesi için yeni fırsatlar sunacak. Bilindiği gibi, Mısır ve İsrail, Suriye Doğu Akdeniz, deniz alanına yakın bölgede büyük doğalgaz yataklarını işletiyor. Başkan Erdoğan’ın, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile yakın ilişkileri, Mısır ile Türkiye arasında da deniz anlaşmasına doğru gidişi de hızlandırmış durumda. 2024’ün son haftası Ankara'ya gelen Lübnan Başbakanı Mikati de Cumhurbaşkanı Erdoğan'la geniş iş birliği dosyalarını ele aldı.
Türkiye-Mısır, Türkiye-Lübnan, Türkiye-Yeni Suriye arasında olası stratejik deniz anlaşmaları Türkiye'yi bölgedeki enerji transfer yollarının merkezine yerleştirerek, stratejik bir enerji koridoru oluşturulmasına olanak tanıyacak.
Doğu'nun Atakları
2025 yılında Doğu'nun jeopolitik ataklarına daha çok tanık olacağız. Başkan Erdoğan'ın Türkiye BRICS Üyesi olacak açıklaması Başta Amerika ve Avrupa'nın nefesini kesmişti. Doğu'nun jeopolitik ataklarında da Türkiye kilit ülke.
BRICS Büyüyor
2025 yılında 9 ülke 'ortak devlet' statüsüyle BRICS'e katılıyor. 2025 itibarıyla BRICS'e 'ortak devlet' statüsünde katılacağını, dört ülkeye daha aynı statüde katılım için davet gönderildiği açıklandı.
Belarus, Bolivya, Küba, Endonezya, Kazakistan, Malezya, Tayland, Uganda ve Özbekistan, 2025 itibarıyla BRICS'e 'ortak devlet' statüsünde katılacak.
BRICS 2025 dönem başkanı Brezilya'nın ilgili duyuruyu yapacağı bilgisi verilen açıklamada, "Birlik nezdindeki iş birliğine mümkün olduğunca etkin şekilde katılabilmeleri için ortak ülkelerle yakın bir iş birliği kurmayı planlıyoruz" ifadesi kullanıldı.
Sonuç
Büyük devlet büyük düşünür. Türkiye, büyük düşünüyor. Stratejik, jeopolitik ve jeoekonomik hamleler yapıyor. Doğu Akdeniz'deki dengeleri Türkiye lehine değiştiren tarihi adımlar atılıyor. Türkiye yüzyılı akıllı hamlelerle ilmek ilmek örülüyor.
2025 yılının, Türkiye Birleşik Devletleri oluşumu için tarihi bir yıl olmasını diliyor, büyük Türkiye'nin yolunun açık olmasını Allah’tan niyaz ediyoruz.
Güncel Yazıları
Türkiye, 2025 Yılının Parlayan Yıldızı
02 Ocak 2025
Erdoğan'ın, Scholz ve Putin Görüşmelerinin Şifreleri
15 Ekim 2024
Erdoğan-Sisi İttifakı'nın Derin Mesajları
10 Eylül 2024
NATO'nun 75. Yıl Şifreleri
12 Temmuz 2024
3. Dünya Savaşı'nın 'Lityum Cephe' Çarpışmaları
29 Haziran 2024
Yeni Dünya Şekilleniyor, Türkiye Konumlanıyor
27 Haziran 2024
Başkan Erdoğan'ın 'Türk Birleşik Devletleri' İnşası
10 Haziran 2024
İngiltere, Türk Donanması'nı Takip Ediyor? Neden?
13 Mayıs 2024
31 Mart Seçim Analizi: Türkiye İçin Yeni Bir Dönem Başlıyor
03 Nisan 2024
Türkiye Jeopolitiğinde ‘F-16-Irak-Mısır’ Şifreleri
13 Şubat 2024
Türkiye Yüzyılı'nın İlk MGK Şifreleri
29 Ocak 2024
Dolmabahçe(Güvenlik) Memorandumu'nun Şifreleri
15 Ocak 2024
Erdoğan ve Putin'in Biden'e Müthiş 'Suriye' Hamlesi
13 Mart 2023
Ukrayna Savaşı'nın Azgınlaştırdığı Jeopolitik Dalgalar
30 Aralık 2022
Erdoğan'ın İsrail-Mısır-Suriye Hamlelerinin Arka Planı
05 Aralık 2022