Çekya’da yapılan seçimlerin ardından milyarder siyasetçi Andrej Babiš yeniden başbakanlık koltuğuna oturarak ülke siyasetinde ve Avrupa Birliği ilişkilerinde yeni bir sayfa açtı. Cumhurbaşkanı Petr Pavel tarafından atanan Babiš’in dönüşü, Prag’ın dış politikasında köklü bir değişimin habercisi olarak değerlendiriliyor.
Ekim ayında yapılan seçimleri kazanan Babiš’in liderliğindeki ANO hareketi, hükümeti kurmak için iki AB karşıtı partiyle koalisyon kurdu. Yeni koalisyonun politika bildirisi, AB’nin üye ülkelerin egemenliğini aşan kararlar dayatma hakkı olmadığı vurgusuyla Brüksel’e açık bir meydan okuma niteliği taşıyor.
Babiš’in Avrupa Parlamentosu’nda Macaristan Başbakanı Viktor Orbán ve Slovakya Başbakanı Robert Fico ile aynı blokta yer alması, Brüksel’in yasama süreçlerinin bu üçlü tarafından yavaşlatılabileceği yorumlarına yol açıyor.
Ukrayna’ya destek gözden geçiriliyor
Seçim kampanyası boyunca Ukrayna’ya yapılan askeri ve mali yardımları sınırlama sözü veren Babiš, görevi devralmasının ardından Kiev’e yönelik politikalarda büyük bir değişiklik hazırlığında. Önceki merkez sağ hükümet Ukrayna’ya kapsamlı yardım sağlamış olsa da yeni yönetimin bu politikayı tersine çevirebileceği belirtiliyor.
Babiš, atama töreni sonrası yaptığı açıklamada, “Çek vatandaşlarının çıkarlarını içeride ve dışarıda savunacağım” ifadelerini kullanarak pragmatik bir çizgi izleyeceği mesajını verdi.
Avrupa’da Çatlak Derinleşiyor
Prag’daki yeni yönetimin Slovakya ve Macaristan ile birlikte hareket etmesi, AB’nin Ukrayna ve iklim politikalarında ciddi bir ayrışmanın daha da belirginleştiğini ortaya koyuyor. Öte yandan, Babiš’in yeniden canlandırmak istediği Visegrad Grubu’na Polonya Başbakanı Donald Tusk’ın mesafeli yaklaşması, bölgedeki güç dengelerini yeni bir belirsizliğe sürüklüyor.
Bu gelişmeler, Avrupa Birliği içinde Ukrayna politikasının geleceği ve birlik içi uyumun ne ölçüde korunabileceğine dair soru işaretlerini artırıyor.
Diğer İçerikler