Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık dışişleri bakanları, İsrail'in 13 Haziran'daki saldırılarından bu yana Batılı güçler ile İran arasında bilinen ilk yüz yüze görüşmelerde 20 Haziran Cuma günü Cenevre'de İranlı müzakerecilerle bir araya geldi. Toplantı, nükleer silah geliştirme eşiğine çok yaklaştığı iddiasıyla İsrail’in İran’a saldırmasına bir çözüm bulmak amacıyla düzenlenmişti. Gerçekleşen görüşme Avrupa’nın diplomatik etki gücünün zayıflığını gözler önüne serdi.
Bir gün önce, 19 Haziran’da yapılan AB Dış işleri Konseyi toplantısında İsrail saldırısının “İsrail’in kendini savunma hakkı” olduğu konusunda üye ülkeler arasında oybirliği sağlanamamıştı. Birçok üye meşru müdafaayı haklı çıkaracak yakın bir tehdit olduğuna ikna olmamıştı ve AB, İsrail'in İran'ı bombalama hakkı konusunda ikiye bölünmüştü. Kolektif bir Avrupa dış politikasının yokluğu bir kez daha ortaya çıkmıştı.
İsrail saldırılarını en açık destekleyen Almanya Başbakanı Friedrich Merz İsrail'in İran'ı bombalayarak başkaları adına "kirli ve zorlu bir iş yaptığını" söylemiş ve "Böyle bir adım attıkları için İsrail ordusuna ve hükümetine cesaretleri için derin bir saygı duyduğumu söyleyebilirim" demişti.
Avrupa başkentleri genel olarak İsrail’in uluslararası hukuku açıkça ihlal ederek İran’a karşı yürüttüğü haydut saldırı karşısında sesiz kalmayı tercih etti ve Tel Aviv'in sebepsiz saldırılarına zımnen destek verdi.
İran Cenevre toplantısından bir beklenti içinde değildi
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İran'ın Cenevre'deki görüşmelere müzakere etmek için katılmadığını, sadece dinlemek için katıldığını söyledi. Bu açıklama, İran tarafının AB’den çözüm için bir beklentisi olmadığını gösteriyordu.
Bu toplantının bir gün öncesinde ABD Başkanı Donald Trump, ABD'nin İsrail'in İran'a yönelik saldırılarına katılıp katılmayacağına iki hafta içinde karar vereceğini söylemişti.
Trump: “İran, Avrupa ile konuşmak istemiyor, bizimle konuşmak istiyor”
Toplantının gerçekleştiği gün ABD Başkanı Donald Trump yaptığı açıklamada Avrupa'nın girişimlerini küçümseyerek, “İran, Avrupa ile konuşmak istemiyor, bizimle konuşmak istiyor. Avrupa bu konuda yardımcı olamayacak” sözleriyle bu görüşmeden herhangi bir sonuç alınamayacağını üst perdeden ifade etti.
Avrupa ülkeleri görüşmede İran'ı uranyum zenginleştirme faaliyetlerini sınırlamaya ve ABD ile tekrar müzakere masasına oturmaya ikna etmeye çalıştı. Ancak İran, 13 Haziran’da başlayan İsrail saldırıları durmadan ABD ile masaya oturmayacaklarını vurguladı.
ABD’nin İran saldırısına Avrupa’nın tutumu
Trump'ın İran nükleer tesislerine saldırısı, "anayasaya aykırı" olduğu gerekçesiyle Kongre üyelerinin eleştirilerinin hedefi olurken Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Britanya Başbakanı Keir Starmer, ABD’nin İran’a saldırısına, uluslararası hukuku ihlal eden saldırıya yönelik tek bir eleştiri ifadesi içermeyen ortak bir açıklamayla yayınlayarak saldırıyı tasvip ettiler.
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, sosyal medyadan yaptığı açıklamada ABD'nin saldırılarına ilişkin olumsuz bir ifade kullanmaktan kaçınarak bir kez daha İran'ı tehdit etti. "İran'ın nükleer silah geliştirmesine izin verilmemeli, çünkü bu uluslararası güvenliğe tehdit oluşturacaktır" ifadesini kullanan Kallas, "tüm tarafları" geri çekilmeye, müzakere masasına dönmeye ve gerilimin daha fazla tırmanmasını önlemeye çağırdı.
İngiltere Başbakanı ve İşçi Partisi lideri Keir Starmer, "İran'ın asla nükleer silah geliştirmesine izin verilemez ve ABD, bu tehdidi hafifletmek için eylemde bulundu" dedi.
ABD’li senatörler bile Trump’ın Kongre’yi atlayarak aldığı saldırı kararının Anayasa’ya aykırı olduğunu iddia ederken, yine bir kısmı bunun uluslararası hukuka aykırı olduğunu ifade etti ancak Avrupa ülkeleri bir çok kez olduğu gibi hukuku göz ardı ederek İsrail+ABD saldırganlığı arkasında saf tuttu.
Avrupa, İran nükleeri konusunda söz söyleme kabiliyetini 2018’de kaybetti
Avrupa (özelde E3 - Almanya, Fransa, İngiltere), İran nükleeri konusunda söz söyleme kabiliyetini Trump’ın ilk başkanlık döneminde, Mayıs 2018'de ABD'yi JCPOA'dan çekmesine direnememesiyle kaybetti.
14 Temmuz 2015 tarihinde imzalanan Ortak Kapsamlı Eylem Planı (JCPOA), İran ile P5+1 ülkeleri (ABD, Birleşik Krallık, Fransa, Çin, Rusya ve Almanya) arasında imzalanan, İran’ın nükleer programını sınırlamayı ve karşılığında yaptırımları kaldırmayı amaçlayan çok taraflı bir anlaşmaydı. JCPOA, BM Güvenlik Konseyi’nin 2231 sayılı kararıyla onaylandı. Ancak, Mayıs 2018'de Donald Trump ABD’yi JCPOA'dan tek taraflı olarak çekti. İran da bir yıl sonra anlaşmayı terk etti.
E3, Donald Trump’a direnerek anlaşmayı canlı tutmayı başaramaması sebebiyle bu konuda söz söyleme ve irade koyma kabiliyetini kaybetti. Trump’ın “İran, Avrupa ile konuşmak istemiyor, bizimle konuşmak istiyor. Avrupa bu konuda yardımcı olamayacak” sözleri Avrupa’nın artık muhatap alınmaktan çıktığını gösteriyor.
Diğer İçerikler