Nepal’de Sosyal Medya Kararı ve Protestolar
Nepal hükümeti 4 Eylül’de Facebook, X, YouTube, Instagram, WhatsApp, LinkedIn gibi 26 büyük sosyal medya platformunun hükümet nezdinde kayıt yaptırmadıkları gerekçesiyle ülke çapında erişime kapatılacağını duyurdu. Haber, ekonomik sıkıntılar çeken ve hükümetten memnun olmayan gençler arasında çok büyük tepkiyle karşılandı.
Öyle ki, gençler parlamentoyu basıp yaktılar ve 9 Eylül’de Başbakan Oli’yi kararı geri çekmeye ve istifaya zorladılar. Olaylar sonucunda 26 kişinin öldüğü ve 500’den fazla yaralının olduğu söyleniyor. Nepal, monarşinin devrildiği 2009’dan beri hükümet süresinin tamamlanmadan istifaya gitmesi gibi istikrarsız bir istatistiği devam ettirdi.
Aslında bakıldığında, bu tip kararlar hem Avrupa’da hem de Asya’nın bazı ülkelerinde verilmektedir. Özellikle Hindistan’da tüm sosyal medya platformlarının temsilcilerinin bulundurulması zorunluluğu vardır. Daha katı tutumlu kararların verilmesine rağmen Nepal’de böyle bir olayın gerçekleşmiş olması, dünya kamuoyunun akıllarında bazı soruların oluşmasına neden olmuştur.
Öncekilerle bu ilk “Gen Z” isyanı değildir. 2024’ün Ağustos ayında üniversiteli gençlerin kamu sektöründeki kontenjan (quota) sistemi yüzünden başlayan protestolar kısa sürede geniş kitlelere yayıldı. Gelen yoğun tepki üzerine Başbakan Şeyh Hasina istifa etti ve ülkeden ayrıldı. İnsan hakları örgütlerine göre, bu süreçte güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu en az 1.000–1.400 kişi öldü, 11.000'in üzerinde kişi keyfi şekilde gözaltına alındı.
Bir diğer isyan ise Kenya’da yine 2024’te Finance Bill 2024’e karşı (vergi artırımı) insanların sokaklara dökülmesiyle başladı. İtirazlar sakinlikle yürütülüyordu, fakat hükümet sert tedbirlere yöneldi. İşler büyüyünce hükümet istifa etmeye mecbur kaldı.
Aslına bakılırsa, Nepal’de de durum çok farklı değildir. Finansal bağımsızlığına düşkün ve sabırsız tutumlarıyla bilinen Z nesli, 2023 yılından 2024 yılına kadar gençler arasında işsizliğin azalmasını beklerken, işsizlik %10.6’dan %10.7’ye yükseldi. Sosyal medya kararının da hükümete karşı tahammülün kalmamasına sebep olduğu ve gösterilerin doğal akışında olduğu söylenmekte.
Gen Z Psikolojisi ve Karakteristik Özellikleri
Jenerasyonlar günümüzde hayatımızın birçok alanında karşımıza çıkıyor. Özellikle bir insanın karakteristik özelliği ile ilgili ilk izlenimler, tıpkı burçlar gibi, hangi jenerasyona ait olduğu ile şekilleniyor. Özellikle 1998-2000 yılları sonrası doğan nesil, yani bugün 15-27 yaş arasında olan insanlar Z jenerasyonu (Gen Z) olarak tanımlanmakta.
Uzman psikologların görüşüne göre, önceki jenerasyonlara göre (Baby Boomer, Milenyum) teknoloji ile son derece haşır neşir olan bu gençler, doğal olarak diğerleriyle pek çok farklı özelliklere sahiptirler. Özellikle tahmin edilemez, çok ters tutumları olabilir. Örneğin, araştırmalara göre bir taraftan depresif bir tutum sergilemeye yatkın oldukları halde (Annie E. Casey Foundation araştırmasına göre kuşağın %65’i son iki yılda en az bir ruh sağlığı sorunu yaşamıştır), diğer taraftan zorluk anında umudu, direnci en yüksek nesillerdir.
Bunlarla beraber, Lenovo ile yapılan bir ABD araştırmasına göre, Gen Z bireylerinin %46’sı “çift hayat” yaşadığını; yani çevrimiçi ve çevrimdışı ortamlarda farklı kimlikler sergilediğini belirtirken, onlardan %31’i bu çevrimiçi kimliğini aileden bile gizli tutmaktadır.
Ve en önemlisi, EY ve Young China Group’un çalışmasında, Gen Z’nin %87’si finansal bağımsızlığı; %84’ü kendi değerlerine sadık kalmayı; %60’ı anlamlı ilişkiler kurmayı öncelikli görüyor. McKinsey’in verilerine göre ise %50’den fazlası hem hükümet/şirketlerin gezegeni korumakta yetersiz kaldığını düşünüyor hem de gelecekle ilgili korku ve kaygı yaşıyor.
Yani günümüz politikasında hükümetler, hem sosyal medyaya düşkün ve orada ayrı, kişisel ve çok değer verdikleri bir hayatları olan; özgürlüklerinin ve finansal bağımsızlıklarının kısıtlanmasını dayanılmaz bulan; kendi değerlerine sadık, bireyselciliğe önem veren; aynı zamanda hükümet ve şirketlerin politikalarına karşı tutumlarını dile getirmekten çekinmeyen bir jenerasyonla karşı karşıya.
Oli’nin poliitkaları
Ayrıca artık eski başbakan olan K.P. Sharma Oli, 2015–2016 ve 2018–2021 yılları arasında da başbakanlık görevi yapmış ve Çin’e karşı pozitif, Hindistan’a karşı ise toprak iddialarına varan negatif tutumu ile bilinmekte. Özellikle Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) projesini açıklamasının ardından Nepal’in Çin ile ilişkilerinin daha iyi olduğunu söylemek mümkün. Fakat bu sürpriz bir durum gibi karşılanamaz; çünkü Oli, ülkesinde Nepal Komünist Partisi – Birleşik Marksist-Leninist’in (CPN-UML) kurucu üyelerinden biridir. Monarşiye karşıdır ve 14 yıl hapis yatmıştır. Bu yüzden Çin ile yakın ilişkilerinin bulunması ideolojik olarak da normaldir. Pekin ile yakın ilişkileri, Çin medyası (örneğin State-run Global Times) tarafından “pro-China lider” olarak tanınmasına sebebiyet verdi. Protestolar zamanı da Çin merkezli TikTok’un hükümet regülasyonları gerekçesiyle kapatılmaması, Çin’e yakınlığın bir sonucu olarak yorumlanmıştır. Halbuki TikTok’un kapatılmaması hükümetin aleyhine oldu, çünkü gençler genellikle TikTok’u kullanarak toplandı.
“India Today”in haberine göre ise göstericilerin Nepal’in Devlet Başkanı Ram Chandra Poudel’e talebi, 2022’ye kadar rapçi olan Balendra Shah’ın geçici olarak başbakan tayin edilmesi yönünde mevcut. Shah, 2022 yılında Katmandu şehri’nin belediye başkanı olarak seçilmişti.
Spekülasyonlar ve Komplo Teorileri
Nepal’deki bu olayın sonucunda ortaya çıkan spekülasyon ve komplo teorilerinden biri de, gençlerin büyük teknoloji şirketleri tarafından bilinçli bir şekilde hükümetlere karşı galyana getirilebileceği yönünde. Nepal’deki bu kararın ardından net bir tutum sergilemeyen teknoloji şirketleri, sadece sosyal medyaların özgür kalması ile ilgili açıklamalarda bulunsalar da, perde arkasında bu tip eylemlerin yöneticisi oldukları ile ilgili düşünceler de mevcut.
Sonuçta, Nepal’de hükümet sosyal medya kararını vermesinin ardından “Gen Z” ayaklanması sonucunda devrildi. Elbette, oluşan büyük olayın bir değil, birden çok sebebinin olması gerekir ki, içinde ekonomik boyutunun olduğu da vurgulandı. Lakin hem Nepal’in Hindistan ve Çin arasında politik olarak sıkışması ve bu yüzden Hindistan tarafından gösterilere gizliden destek verilmesi, hem de sosyal medyaların kurucuları olan ve genellikle ABD merkezli teknoloji şirketlerinin artık Z jenerasyonunun psikolojik durumunu kullanarak ülkelerin politikalarına müdahale etme gibi durumlarının olabilme potansiyeli de göz ardı edilemez.
Zira yakın tarihte olan Arap Baharı’nın organizasyonunda “Facebook Gençliği” diye tanımlanan kesimin (toplanma, organizasyon ve haberlerin yayılması bu platform üzerinden gerçekleşiyordu) esas rolü oynaması, günümüzde hükümetlerin artık birçok şeyi hesaba katmalarını gözler önüne seriyor. Yine de birçok görüş, bu olayların oldukça doğal olduğu kanaatindedir. Olayın perde arkası ise şeffaf şekilde ne zaman malum olur, bilinmez.
Tugay Asadlı
Diğer İçerikler