Dünya, Hindistan-Pakistan Çatışmasında Türkiye'nin Rolünü Neden Görmezden Geldi?

Aishwarya Airy tarafından kaleme alınan ve The Tribune sitesinde yayımlanan analizde, Hindistan ile Pakistan arasında gerçekleşen “Sindoor Operasyonu” sürecinde Türkiye’nin oynadığı rolün hem bölgesel hem de küresel etkileri irdeleniyor.

h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Aishwarya Airy tarafından kaleme alınan ve The Tribune sitesinde yayımlanan analizde, Türkiye’nin Pakistan’a verdiği askeri desteğin boyutu ve uluslararası toplumun bu desteğe neden göz yumduğu ele alıyor.

Hindistan ve Pakistan arasında dört gün süren ve sınır ötesi ihlallerle birlikte hava saldırılarına sahne olan Sindoor Operasyonu, iki nükleer gücü yeniden savaşın eşiğine getirdi. Ancak bu gerginlik sırasında dikkat çeken bir başka gelişme, Türkiye’nin Pakistan’a verdiği doğrudan askeri destek oldu. Türkiye, yıllardır Pakistan’ın Keşmir konusundaki tutumuna destek veriyor olsa da, bu kez desteğin çok daha somut ve Hindistan’a açıkça karşı bir nitelik taşıdığı ifade ediliyor.

Türk SİHA’ları Pakistan Saldırılarında Kullanıldı

Yazıda verilen bilgilere göre, Hindistan askeri kaynakları, Pakistan’ın operasyon sırasında 400-500 insansız hava aracını (İHA) Hindistan hava sahasına gönderdiğini, bunlardan yaklaşık 350’sinin Türkiye menşeli olduğunu raporladı. Kullanılan sistemler arasında Bayraktar TB2, Byker YIHA III kamikaze dronları ve Asisguard Songar silahlı İHA’ları yer alıyor.

Songar tipi İHA’ların varlığı ise özellikle dikkat çekici. Çünkü Pakistan’ın envanterinde resmi olarak yer almayan bu silahlı drone’ların, Pahalgam’daki saldırı ile Sindoor Operasyonu arasındaki kısa sürede gizlice temin edilmiş olabileceği değerlendiriliyor. Bu durum, Türkiye’nin Pakistan’a çok kısa sürede ve doğrudan bir askeri destek sağladığını gösteriyor.

Askeri Trafik ve Şüpheli Ziyaretler

Yazıda, Türkiye’nin rolünün sembolik değil, doğrudan operasyonel destek kapsamında olduğuna dair kanıtlar da sıralanıyor. Örneğin, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, 22 Nisan’daki Pahalgam saldırısı günü Türkiye’deydi. Ardından 27 Nisan’da bir Türk C-130 Hercules askeri kargo uçağı Karaçi’ye iniş yaptı. Ankara bu uçuşun “rutin yakıt ikmali” olduğunu savunsa da, zamanlaması ve diğer gelişmeler bu açıklamayı sorgulatıyor.

30 Nisan’da Türk istihbarat başkanının başkanlığındaki bir heyetin Pakistan Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nı ziyaret etmesi ve 5 Mayıs’ta TCG Büyükada savaş gemisinin Karaçi limanına demirlemesi, Türkiye’nin Pakistan’a sadece siyasi değil, lojistik ve askeri destek de sağladığını gösteriyor.

Küresel Güçler Neden Sessiz?

Türkiye’nin bu ölçekteki bir müdahalesine rağmen, ABD ve diğer küresel güçlerin sessiz kalmasını stratejik hesaplarla açıklıyor. Türkiye ve Pakistan’ın hem ABD, hem Çin, hem de Rusya ile ilişkilerini eş zamanlı yürütme becerisi, bu sessizliğin temel nedeni olarak değerlendiriliyor.

ABD’nin, Pakistan’a 2001’den bu yana sağladığı askeri yardım; Çin’in, son yıllarda ABD'nin boşluğunu doldurarak Pakistan’ı silahlandırması ve Türkiye’nin hem NATO üyesi olarak ABD ile stratejik ortaklığı sürdürmesi, hem de S-400’lerle Rusya ve Kuşak-Yol Girişimi ile Çin’e yakın durması, bu durumu destekliyor.

Bu noktada dikkat çeken bir diğer gelişme de, Hindistan ve Pakistan arasındaki ateşkesten sadece birkaç gün sonra ABD’nin Türkiye’ye 350 milyon dolarlık füze satışını onaylaması oldu. Bu, Washington’un, Hindistan’a olan desteğine rağmen, Türkiye ile stratejik ilişkilerden vazgeçmeyeceğini gösteriyor.

Yeni Bir Jeopolitik Denge Dönemi mi?

Yazıda, Türkiye’nin Pakistan’a verdiği destek sayesinde askeri caydırıcılığını artırdığı, ve bu ortaklığın Hindistan’ın güvenlik hesaplarını yeniden gözden geçirmesine neden olması gerektiği savunuluyor.

Analize göre, Türkiye’nin bu ölçekte doğrudan askeri rol üstlenmesi, yalnızca Güney Asya dengelerini değil, aynı zamanda küresel savunma denkleminde de ABD’ye alternatif oluşturabilecek yeni hatları güçlendiriyor.

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA