Körfez Güvenliği ve Askeri Strateji Çerçevesinde El Udeid Üssü’nün Geleceği: Katar-ABD-İran Üçgeninde Yükselen Riskler

ABD’nin Katar’daki El-Udeyd Üssü, Katar için artık koruma değil tehdit unsuru mu? İran’a yönelik saldırılar ve misillemeler sonrası Doha bölgesel çatışmaların ortasında kalırken, ABD üslerinin Körfez’deki varlığı yeniden tartışılıyor.

h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Orta Doğu’da son yıllarda derinleşen ABD-İran gerilimi, bölge ülkeleri açısından yalnızca diplomatik bir tehdit değil, doğrudan güvenlik ve egemenlik krizleri yaratmaktadır. Özellikle Katar gibi askeri kapasitesi sınırlı ancak jeopolitik konumu ve enerji kaynakları nedeniyle küresel güçlerin yoğun ilgisine maruz kalan devletler, bu tür çatışma ortamlarında kırılgan bir pozisyona sürüklenmektedir. Bu bağlamda, ABD’nin Katar’da konuşlandırdığı El Udeid Hava Üssü, artık bir güvenlik şemsiyesi değil; aynı zamanda Katar’ın doğrudan hedef haline gelmesine neden olan stratejik bir kırılganlık alanı olarak değerlendirilmektedir.

ABD’nin Küresel Askerî Üs Ağı ve Güç Projeksiyonu

ABD, küresel güvenlik mimarisini desteklemek ve çıkarlarını korumak amacıyla, dünya genelinde yaklaşık 750’den fazla askerî üs bulundurmaktadır. Bu üsler, yalnızca askeri caydırıcılık işlevi görmemekte; aynı zamanda lojistik üstünlük, bölgesel kontrol ve politik etki üretme aracı olarak da işlev görmektedir. Avrupa’da NATO çerçevesinde yer alan üsler (örneğin Almanya, İtalya), Asya-Pasifik’te Çin ve Kuzey Kore’yi çevreleyen üsler (Japonya, Güney Kore), ve Orta Doğu’daki Körfez üsleri (Katar, Bahreyn, Kuveyt) bu stratejik mimarinin temel yapı taşlarıdır.

Bu bağlamda, Katar’daki El Udeid Üssü, ABD Merkez Komutanlığı’nın (CENTCOM) ileri harekât üssü olup, özellikle Afganistan, Irak ve Suriye operasyonları sırasında merkezi bir rol oynamıştır. Ancak ABD’nin İran’a karşı yürüttüğü operasyonlarda bu üssün kullanılması, Katar’ı ciddi şekilde bölgesel çatışmaların içine çekebilir hale getirmiştir.

ABD-İran Gerilimi ve Katar’a Yönelen Tehditler

2020 yılında İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin ABD tarafından Irak’ta öldürülmesiyle başlayan yeni dönem, İran-ABD çatışmasının doğrudan askerî boyuta taşındığını göstermiştir. Bu saldırıya İran’ın Irak’taki ABD üslerine füze saldırısıyla yanıt vermesi, Körfez bölgesindeki güvenlik dinamiklerinin ne kadar kolay tetiklenebileceğini ortaya koymuştur. Süleymani suikastı sonrasında İsrail’in istihbarat desteğiyle ABD’ye yardım ettiği yönündeki iddialar, İran açısından hem ABD’yi hem İsrail’i öncelikli düşman olarak yeniden tanımlamasına neden olmuştur.

2024 ve 2025’te yaşanan iki kritik olay ise Katar’ı doğrudan tehdit eden yeni bir çatışma düzlemini gündeme getirmiştir:

 -Temmuz 2024'te Hamas lideri İsmail Haniye’nin Tahran’da İsrail tarafından öldürülmesi,

 -Haziran 2025’te ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları sonrasında İran’ın Katar’daki El Udeid Üssü’nü hedef alması.

Bu gelişmeler, Katar’ın tarafsız dış politika çizgisini sürdüremez hale geldiği, jeopolitik pozisyonunun doğrudan askeri tehdit unsuru haline geldiği yeni bir dönemi işaret etmektedir.

El Udeid Üssü: Kalkan mı, Tehdit mi?

Katar ile İran arasındaki ilişkiler yalnızca diplomatik düzeyde değil; ekonomik, enerji ve kültürel alanlarda da derin bağlara sahiptir. Her iki ülke, dünyanın en büyük doğal gaz sahası olan Güney Pars/Kuzey Kubbesi gaz sahasını birlikte işletmektedir. Bu ortaklık, Katar’ın İran’la doğrudan çatışmaya girmemesi yönündeki hassas dengesini bugüne dek korumasını sağlamıştır.

Ancak El Udeid Üssü’nün varlığı, bu dengeyi bozmaktadır. Üs, İran tarafından doğrudan ABD'nin Körfez’deki askerî operasyonlarının merkezi olarak görülmekte ve bu nedenle meşru bir hedef haline gelmektedir. Katar kamuoyunda ve elitlerinde yükselen ortak kaygı, gelecekteki herhangi bir ABD-İran çatışmasında Katar topraklarının tekrar hedef alınabileceği yönündedir.

2017 yılında yaşanan Körfez Krizi sırasında Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır tarafından Katar’a uygulanan ablukaya karşı ABD’nin yeterli diplomatik ya da istihbari destek sağlamaması da Katar’ın bu üs üzerinden ABD’ye duyduğu güveni ciddi biçimde zedelemiştir. Katar Savunma Bakanı Halid el-Attiyah’ın, “Katar’a karşı askeri bir işgal planı vardı” şeklindeki açıklamaları, ABD’nin bölgedeki müttefiklerine yönelik istikrarsız ve önceliksiz tavrını ortaya koymaktadır.

Sonuç: Katar’ın Güvenlik Stratejisini Yeniden Tanımlaması Gerekiyor

Gelinen noktada El Udeid Üssü, Katar için sadece bir savunma sigortası değil; aynı zamanda jeopolitik baskının, dış müdahale riskinin ve iç istikrarsızlık ihtimalinin sembolü haline gelmiştir. ABD’nin İran’a yönelik her yeni operasyonu, Katar’ı potansiyel bir misilleme hedefi haline getirmektedir. El Udeid’in stratejik avantajları, giderek diplomatik ve askerî maliyetlerle gölgelenmektedir.

Katar’ın mevcut güvenlik mimarisini yeniden gözden geçirmesi; çok taraflı diplomatik girişimlerle Körfez güvenliğine daha dengeli bir yaklaşım geliştirmesi ve ABD ile olan askerî iş birliğini daha sınırlı, koşullu ve kontrollü bir forma sokması artık bir güvenlik zorunluluğu haline gelmiştir. Aksi takdirde, bölgesel çatışmaların içine sürüklenme ve egemenliğini kaybetme riski giderek artmaktadır.

Kaynak: Middle East Monıtor / Time for Qatar to review its hosting of US Al Udeid military air base

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA