Bu süreçte Türkiye, dünyanın önde gelen askeri güçlerinden ve diplomatik aracılarından biri haline gelirken, çeşitli bölgelerde nüfuzunu artırıyor. Ankara, Washington, Pekin veya Moskova’dan onay almadan hareket edebilen bağımsız bir dış politika izliyor.
Orta Doğu’da Türkiye’nin Artan Rolü
McBride’a göre, ABD’nin kararsız dış politikası ve bölgedeki ittifaklarına yönelik tutarsız yaklaşımı, Türkiye’nin Orta Doğu’da daha bağımsız hareket etmesine zemin hazırladı. Özellikle İŞİD'in yükselişiyle birlikte, ABD ve Türkiye arasındaki ilişkiler gerildi. Ankara, ABD’nin ortak üsleri kullanarak operasyon düzenlemesine izin vermezken, Washington’un Türkiye tarafından terör örgütü kabul edilen bazı Kürt gruplarına destek vermesi gerilimi artırdı.
Türkiye, bu süreçte bağımsız bir dış politika geliştirerek bölgedeki birçok çatışmada etkin bir rol üstlendi. McBride’ın analizinde yer alan bilgilere göre, Türkiye, Gazze’de devam eden ateşkes sürecinde Hamas’ın müzakere masasından kalkmasını önleyen başlıca aktörlerden biri oldu.
Suriye’de ise Türkiye’nin etkinliği, McBride’a göre, hem mülteci krizi hem de sınır güvenliği açısından kritik hale geldi. 2016’dan 2022’ye kadar çeşitli askeri operasyonlar yürüten Türkiye, 2019-2024 yılları arasında Suriye’de donmuş halde kalan iç savaşın tekrar hareketlenmesiyle birlikte isyancı gruplarla koordinasyonunu artırdı. Kasım 2024’te, Hayat Tahrir el-Şam (HTŞ) liderliğindeki isyancıların büyük bir saldırı düzenlemesi üzerine Suriye ordusunun dağıldığını ve Esad’ın ülkeyi terk ettiğini belirten McBride, Türkiye’nin bu süreçte HTŞ’nin başını çektiği yeni geçiş hükümetine destek sağladığını ve Suriye Milli Ordusu’na (SMO) operasyon yetkisi verdiğini ifade ediyor.
Afrika’da Türkiye’nin Yükselen Nüfuzu
McBride’ın analizine göre, Afrika’da yaşanan siyasi krizler, Türkiye’nin bölgedeki rolünü artırmasına neden oldu. Libya’da 2019-2020 yılları arasında Halife Hafter güçlerinin Wagner Grubu’nun desteğiyle başkent Trablus’u ele geçirme girişimi, Türkiye’nin müdahalesiyle durduruldu. Türkiye, Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) destek sağlayarak, Suriye’den savaşçılar ve Bayraktar TB2 insansız hava araçlarını bölgeye gönderdi. McBride, bu müdahalenin Libya’daki çatışmaları büyük ölçüde durdurduğunu ve Hafter’in güçlerinin önemli kayıplar verdiğini vurguluyor.
Afrika Boynuzu’nda ise Etiyopya ve Somali arasındaki gerilim, Etiyopya’nın Somaliland’ı tanımasıyla tırmandı. Türkiye, bu süreçte hem Somali hem de Etiyopya ile görüşerek, McBride’a göre, iki taraf arasında bir barış süreci başlatmayı amaçladı. Aynı zamanda, Türkiye, Etiyopya ile Mısır arasındaki su krizi konusunda da aktif bir diplomasi yürütüyor.
Ukrayna Savaşı ve Türkiye’nin Stratejik Hamleleri
Julian McBride’a göre, Türkiye’nin Ukrayna’daki rolü, sadece diplomatik arabuluculukla sınırlı değil. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ilk aşamalarında, Türkiye’nin Bayraktar TB2 insansız hava araçları Ukrayna ordusuna büyük avantaj sağladı. Ancak yoğun Rus hava savunması nedeniyle TB2’ler günümüzde daha çok istihbarat toplama amaçlı kullanılıyor.
Bunun yanı sıra, McBride’ın analizine göre, Türkiye’nin Ukrayna donanmasını yeniden inşa etmeye yönelik çabaları da dikkat çekici. Türkiye, Ukrayna için Ada sınıfı korvetler üretmeye başladı ve gelecekte Ukrayna’da bir Bayraktar üretim tesisi kurulması planlanıyor.
Türkiye ve Rusya arasında Karadeniz’de yaşanan nüfuz mücadelesine dikkat çeken McBride, Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü destekleyerek Moskova’nın bölgedeki etkisini dengelemek istediğini belirtiyor. Özellikle Kırım Tatarlarıyla olan tarihi bağlar nedeniyle Türkiye, Kırım’ın Ukrayna toprağı olarak kalması gerektiğini savunuyor.
Diğer İçerikler
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Devlet Başkanı Trump Yeni Dönemde Türk-Amerikan İlişkile..
Hulusi Akar: "Sadece Türkiye'nin Bekası için Değil, Mazlum, Dost ve Kardeşlerimizin H..
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Üyesi Becirovic’i Kabul..