Türkiye’ye Saldırının Bedeli: 72 Saatte Kudüs’te Ayyıldızlı Al Bayrak

h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Bu yazı 10.98.2025 tarihinde yayınlanmıştır.

*(E) Tuğg. Halil İbrahim BÜYÜKBAŞ

Cenab-ı Hak, Haşr Sûresi 14. ayette buyuruyor:

“Onlar toplu olarak sizinle savaşamazlar; ancak müstahkem kaleler içinde veya siperlerin arkasından korka korka savaşırlar. Kendi aralarındaki çatışmaları ise çok şiddetlidir. Sen onları dışarıdan birlik içinde sanırsın; halbuki kalpleri darmadağınıktır. Çünkü onlar, akıllarını kullanamayan bir gürûhtur.”

Bu ilahî tasvir, dün ne ise bugün de aynıdır. Yahudiler hiçbir zaman mertçe savaşamadı. Siperlerin arkasından, pusuların gölgesinde, fitne ve hileyle var olmaya çalıştılar. Tarih boyunca böyleydi; bugün de değişmedi. İsrail denilen yapının cesareti yoktur, çünkü bilirler ki Türk milletiyle yüz yüze bir savaşa giriştikleri an, tarihten silinip giderler.

Çocuk katili İsrail’in atacağı ilk bomba Türkiye topraklarına düştüğü andan itibaren 72 saat içinde:

- Bir Türk Tugayı Kudüs Mescid-i Aksa’ya Ayyıldızlı Bayrağı diker,

- Tugay Komutanı Mescid-i Aksa’da şükür namazı kılar,

- Amfibi Deniz Piyade Tugayı Komutanı TelAviv hükümet binasında FSİ (Faaliyet Sonrası İnceleme) toplantısı yapar,

- Nüfusunun %80’i İsrail’i terk etmek için denizlere dökülür.

Bunu bildikleri için başka yollara başvurabilirler.

İçimizdeki İsrail ve Fitne Yöntemleri

- PKK gibi taşeron örgütler eliyle vekâlet savaşları yürütebilirler.

- 15 Temmuz’da olduğu gibi içerideki uzantılarını, yani “İçimizdeki İsrail”i devreye sokabilirler.

- İzmir’deki sahte bayrak operasyonu örneğinde gördüğümüz gibi, içeride kaos yaratmak için benzer saldırılar organize edebilirler.

Yüz yüze savaşmaya cesaret edemeyen Yahudiler, her zaman olduğu gibi hileyle, fitneyle, kalleşçe yöntemlerle var olmaya çalışırlar.

O halde bu fitne yuvasının yapabileceği fitne ve fasat şekillerine bakalım.

Drone ve Casusluk Çağı

Artık savaşların kaderini düşük maliyetli ama yüksek etkili dronlar ve siber saldırılar belirliyor. Rusya’nın kalbine kadar giren İHA saldırıları, İran’ın nükleer tesislerine yönelik sabotajları gibi dünyanın süper güçlerini bile çaresiz bıraktı.

Bu saldırıların ortak noktası, yalnızca dışarıdan değil, içeriden bilgi sızdırma ve yerli işbirlikçilerin kullanılması oldu.

- Doha (9 Eylül 2025): İsrail’in Katar’a saldırısı, çatışmayı Filistin dışına taşıma iradesini gösterdi.

- Humus – Lazkiye – Palmira (8–9 Eylül 2025): İsrail uçakları Türk füzelerinin depolandığı iddia edilen noktaları hedef aldı.

- Engels ve Dyagilevo (2023–2024): Ukrayna, Moskova yakınındaki üsleri içeriden koordinat alarak vurdu.

- Natanz – İsfahan – Tahran (2010–2025): İran’ın nükleer tesislerine yönelik sabotaj ve suikastlar içeriden alınan bilgilerle mümkün oldu.

Soru şu: Bu içeriden vurulma senaryosu bir gün Türkiye’de de sahnelenebilir mi?

Türkiye İçin Tehdit Senaryoları

1. FETÖ Kalıntıları: Uyuyan hücreler kritik kurumlarda saklanıyor. Savunma sanayi casusluk faaliyetlerine bu gözle bakılmalı.

2. CIA ve MOSSAD Ağları: Sivil görünümlü teknoloji firmaları üzerinden yeni alanlar açabilirler.

3. Fonlanmış Yerli Şirketler: Dış destekli şirketler kritik bilgileri farkında olmadan dışarıya aktarabilir.

Olası saldırı senaryoları:

- Depo vurulması,

- Üst düzey isimlere suikast,

- “Türk depoları vuruldu” gibi psikolojik harp operasyonları.

Türkiye’nin Alması Gereken Önlemler

- İç tehdit programı: Personel güvenliği, anomali izleme, davranışsal analiz.

- Tedarik zinciri güvenliği: Kritik bileşenlerde dışa bağımlılığı azaltma.

- Anti-drone savunma: Elektronik karıştırma, lazer/kinetik imha sistemleri.

- Siber Güvenlik Başkanlığı: Kritik altyapılara sürekli sızma testleri.

- Stratejik iletişim: Dezenformasyona karşı 7/24 hızlı doğrulama.

Sonuç

Bugün Katar’da, Suriye’de, Rusya’da ve İran’da görülen saldırıların ortak noktası içeriden destekle yürütülmeleri oldu. Türkiye de aynı tehditle karşı karşıya kalabilir.

İçerideki köstebekler temizlenmeli, “İçimizdeki İsrail”in her türlü fitne ve fesat çıkarabileceği unutulmamalı.

Saflar sağlam, zincir güvenli olursa, dışarıdan hiçbir saldırı Türkiye’yi düşüremez!

(E)Tuğg. Halil İbrahim BÜYÜKBAŞ

Bu site içeriğinin telif hakları Stratejik Düşünce Enstitüsü’ne ait olup 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak alıntılar dışında önceden izin alınmaksızın hiçbir şekilde kullanılamaz ve yeniden yayımlanamaz. Bu sitede yer alan SDE'nin kurumsal bilgileri ile SDE Akademik Personeli'nin çalışmaları dışındaki diğer görüş ve değerlendirmeler, yalnızca yazarının düşüncelerini yansıtmaktadır; SDE'nin kurumsal görüşünü temsil etmemektedir.

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA