İklim Değişikliğiyle Mücadelede Tarihi Adım
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), 2 Temmuz 2025 tarihinde Türkiye’nin ilk İklim Kanununu kabul ederek yürürlüğe soktu. 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda hazırlanan kanun, iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum süreçlerini yasal güvence altına almayı amaçlıyor. Kanun kapsamında Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kurulurken, karbon piyasaları, karbon kredilendirme, para cezaları, yeşil finansman mekanizmaları ve yerel eylem planları gibi birçok alanda kapsamlı değişiklikler getirildi.
Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ve Karbon Piyasası
Kanunun temel yapı taşı olan ETS ile birlikte Türkiye, sera gazı emisyonlarını sınırlayan ve karbon ticaretine olanak sağlayan kurumsal bir çerçeveye geçiş yaptı. ETS kapsamında şirketlere belirli miktarda emisyon kotası verilecek, bu kotayı aşanlar karbon piyasasından ek hak satın alabilecek ya da “denkleştirme projeleri” yoluyla yükümlülüklerini yerine getirecek.
ETS'nin işletilmesinde EPİAŞ görev alırken, piyasadaki mali işlemler, uzlaştırma süreçleri ve işlem kayıtları bu kurum üzerinden yürütülecek. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ise piyasa bozucu davranışlara karşı denetim ve yaptırım yetkisiyle donatıldı. Gerçek kişilere 2 milyon TL’ye, tüzel kişilere ise 20 milyon TL’ye kadar para cezası verilebilecek.
Ulusal Karbon Kredilendirme Sistemi ve Gönüllü Piyasalar
Yeni düzenleme, gönüllü karbon piyasalarını da içine alacak şekilde genişletildi. Bu kapsamda, sera gazı azaltımı sağlayan projeler için ulusal bir karbon kredilendirme ve kayıt sistemi kurulacak. Sisteme kaydolmayan proje sahiplerine 120 bin TL’ye kadar para cezası uygulanabilecek.
Ağır Para Cezaları ve Yaptırımlar
Sera gazı raporunu zamanında sunmayanlara 5 milyon TL’ye, ozon tabakasına zarar veren madde kullanımına 2,5 milyon TL’ye kadar ceza öngörüldü. ETS kapsamında tahsis edilip teslim edilmeyen her bir birim için ise piyasa fiyatının iki katı kadar ceza kesilecek. Üç yıl üst üste yükümlülüğünü yerine getirmeyen işletmelerin izinleri iptal edilecek.
Yeşil Dönüşüm Gelirleri ve Adil Geçiş
Kanun, ETS gelirlerinin iklim değişikliğiyle mücadele için özel gelir olarak kaydedilmesini öngörüyor. Bu gelirlerin %10’una kadar olan kısmı, adil geçiş politikaları için ayrılabilecek. Ayrıca İklim Değişikliği Başkanlığı’na bağlı 10 milyon TL sermayeli bir döner sermaye işletmesi kurulacak.
Yerel Planlama ve Uyum Süreci
Yerel yönetimlerin 2027 yılı sonuna kadar iklim değişikliği eylem planlarını hazırlamaları zorunlu hale getirildi. ETS kapsamındaki işletmelerin ise üç yıl içinde emisyon izni almaları gerekiyor. Pilot dönemde yükümlülüklere uymayanlara verilecek cezalar %80 oranında indirilecek.
ELEŞTİRİLER VE TARTIŞMALAR
1. Piyasa Merkezli Yaklaşım ve Bütüncül Eksiklikler
Uzmanlar, kanunun temel yapısının karbon ticareti üzerine kurulduğunu ancak fosil yakıtlardan çıkış takvimi, bağlayıcı 2030 ara hedefleri gibi bilimsel ve etkili araçların eksik olduğunu belirtiyor. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve çeşitli çevre STK’ları, düzenlemeyi “kirletme hakkı satışı” gibi algılanabilecek piyasa temelli bir yaklaşım olarak eleştiriyor.
2. Katılımcılık ve Şeffaflık Sorunu
Kanunun hazırlık sürecinde toplumun geniş kesimlerinin, bilim insanlarının ve meslek örgütlerinin yeterince dahil edilmediği ifade ediliyor. WWF ve diğer çevre kuruluşları, bağımsız bilim kurulları ve net denetim mekanizmalarının eksikliğine dikkat çekiyor.
3. Adil Geçiş Yetersizliği
Kanunda "adil geçiş" ilkesi yer alsa da bu geçişin nasıl sağlanacağına dair somut politikaların yetersiz olduğu vurgulanıyor. Özellikle küçük üreticiler, tarım ve hayvancılık sektörü gibi kırılgan gruplar için yeterli koruyucu tedbirlerin tanımlanmadığı eleştiriliyor.
4. Dezenformasyon ve Kamuoyundaki Endişeler
Sosyal medyada bazı kullanıcılar, kanunun bireysel özgürlükleri tehdit edeceği, "nefes vergisi" getirileceği veya seyahat kısıtlamalarına neden olacağı gibi komplo teorileri yayıyor. İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), bu tür iddiaların gerçekle ilgisi olmadığını, kanunun bireysel haklara doğrudan bir müdahale içermediğini açıkladı.
5. Uluslararası Baskı ve Ekonomik Etkiler
Kanunun, özellikle Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile uyum için hazırlandığına dikkat çeken çevreler, bu sürecin Türkiye’nin sanayi yapısı ve ihracat gücü üzerinde baskı yaratabileceğini öne sürüyor.
Sonuç
2 Temmuz 2025’te yürürlüğe giren Türkiye’nin ilk İklim Kanunu, Emisyon Ticaret Sistemi’nin kurulması, gönüllü karbon piyasalarının entegre edilmesi, ağır idari para cezaları ve yerel eylem planlarının zorunlu hale getirilmesi gibi birçok yeni düzenlemeyi beraberinde getiriyor. Kanun, 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğine uyum süreçlerini yasal güvence altına almayı amaçlıyor. Ancak düzenleme, katılımcılık ve şeffaflık eksikliği, bağlayıcı emisyon azaltım hedeflerinin olmaması, adil geçişin uygulanmasındaki belirsizlikler ve sosyal etkiler bakımından çeşitli eleştirilere konu olmaya devam ediyor.
Diğer İçerikler