Yunanistan merkezli GeoStratigika gazetesi, Türkiye'nin yeni askeri anlaşmalar ve sahadaki varlığıyla Arnavutluk, Kosova, Kuzey Makedonya ve Romanya’ya kadar uzanan bir etki alanı oluşturduğunu vurguladı. Gazeteye göre Atina ise bu gelişmeleri "tepkisizce" izliyor.
Türkiye'nin bölgedeki kilit devletlerle imzaladığı ikili askeri anlaşmalar sayesinde, Balkanlar’daki jeopolitik nüfuzunu sistemli ve kararlı bir biçimde artırdığı belirtiliyor. Haberde, bu stratejinin, eski Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun geliştirdiği “Stratejik Derinlik” doktrinini andırdığı yorumu yapıldı. Türkiye’nin, Yunanistan’ın “arka bahçesi” olarak nitelendirilen Balkanlar’da kalıcı bir askeri ve siyasi varlık inşa ettiği ifade edildi.
Balkanlar’da TB2 Zaferi
Yunan basınında yer alan bilgilere göre, Türkiye’nin bölgedeki en önemli askeri hamlesi Arnavutluk ile yapılan anlaşmalar üzerinden şekilleniyor. 3,5 milyar dolarlık yatırımı kapsayan anlaşmalar çerçevesinde Bayraktar TB2 insansız hava araçlarının konuşlandırılması, askeri üs ve altyapı inşası ile personel eğitimi yer alıyor. Şu ana kadar en az 6 adet TB2 teslim edildiği, 15 adedin daha gönderilmesinin beklendiği kaydedildi.
Kosova, Kuzey Makedonya ve Romanya’da da benzer askeri iş birliklerinin kurulduğu belirtilirken, Türkiye’nin bu ülkelerde yalnızca NATO kapsamında değil, daha bağımsız bir rol üstlenmeye başladığına dikkat çekildi. Ankara'nın, silahlanma programlarını teşvik ettiği, teknik bilgi birikimini paylaştığı ve bazı durumlarda sahada doğrudan askeri varlık bulundurduğu ifade edildi.
Adriyatik’ten Karadeniz’e Türk Askerî Yayı
Yunan basını, Türkiye’nin bu hamlelerinin Atina açısından ciddi stratejik sonuçlar doğurabileceği konusunda uyarılarda bulundu. Atina'nın benzer girişimlerde bulunmamasının ve mevcut gelişmelere karşı pasif kalmasının Yunan dış politikası açısından soru işaretleri doğurduğu ifade edildi.
“Türkiye artık NATO yükümlülükleriyle sınırlı değil, bölgede bağımsız bir stratejik konsolidasyon arayışı içinde” diyen GeoStratigika, bu gidişatın devam etmesi durumunda Adriyatik’ten Karadeniz’e uzanan bir "Türk askeri yayı"nın oluşabileceğini belirtti. Bu durumun, Balkanlar’daki güç dengelerini uzun vadede ciddi şekilde etkileyebileceği vurgulandı.