“Terörsüz Türkiye” sürecini sabote etmek amacıyla Suriye’de terör örgütü SDG/YPG’yi kullanan, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Türkiye karşıtı bir hat inşa eden İsrail, Ankara açısından artık birinci tehdit başlığına yerleşti. Daha önce ABD ile askeri ilişkiler ve Batı ittifakı bağlamında doğrudan “tehdit” olarak algılanmayan İsrail, son gelişmelerle birlikte Türkiye’deki tüm güvenlik kurumlarının ana gündem maddesi haline geldi.
7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de on binlerce Filistinlinin hayatını kaybettiği saldırıları sürdüren İsrail, Batı Şeria’da yerleşimci şiddetini tırmandırırken; Lübnan, Suriye, Yemen, İran ve Katar’a yönelik saldırılarla çatışma alanını genişletti. Uzmanlara göre Tel Aviv’in yeni ve stratejik hedefi Türkiye. İsrail’in Türkiye’yi artık örtülü değil açık biçimde bir stratejik tehdit olarak konumlandırdığı, Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Rum Kesimi ile kurulan ittifaklar ve Suriye sahasında SDG/YPG üzerinden yürütülen hamlelerle netleşti.
22 Aralık’ta Kudüs’te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ve GKRY lideri Nikos Hristodulidis arasında gerçekleşen üçlü zirve, Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi hedef alan yeni cephenin siyasi ilanı olarak yorumlandı. Aynı gün Suriye’nin Halep hattında SDG/YPG saldırılarıyla yaşanan çatışmalar, bu ittifakın sahadaki yansıması olarak değerlendirildi.
Zirvede konuşan Netanyahu’nun, isim vermeden Türkiye’yi hedef alan “İmparatorluk hayali kuranlara sesleniyorum, unutun” sözleri analistlerce açık bir meydan okuma olarak değerlendirildi. İsrail basınında haftalardır inşa edilen “Türkiye yeni cephe” söylemi de bu çıkışla siyasi bir zirveye taşındı. Israel Hayom Türkiye’yi “bir sonraki büyük stratejik tehdit” olarak nitelendirirken, Jerusalem Post Türkiye’yi “sekizinci ve en tehlikeli cephe” olarak tanımladı.
Kudüs’teki üçlü zirve “her alanda sınırsız iş birliği” kararıyla sonuçlandı. Yunanistan ve GKRY, İsrail’le askeri entegrasyonu derinleştirme iradesini açıkça ortaya koydu. Sahada bunun ilk yansımaları görülmeye başlandı. Yunanistan’ın, Ege ve Doğu Akdeniz’i kapsayan 3,5 milyar avroluk “Aşil Kalkanı” projesi kapsamında İsrail’den 36 adet PULS çok namlulu roket sistemi satın alması, Tel Aviv–Atina hattının askeri ittifakını görünür kıldı. İsrail savunma sanayii, Yunan ordusunun eğitiminden füze sistemlerine kadar kritik bir rol üstleniyor.
Kudüs’te Türkiye karşıtı mesajlar verilirken, aynı gün Halep’te SDG/YPG’nin sivil yerleşimlere saldırısı sonucu 2 kişi hayatını kaybetti, 13 kişi yaralandı. Suriye güvenlik güçleri terör mevzilerine karşılık verirken akşam saatlerinde ateşkes ilan edildi. Saldırıların, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Şam’a çalışma ziyareti yaptığı güne denk gelmesi dikkat çekti.
Amaç çözümü engellemek
10 Mart Mutabakatı’na rağmen SDG’nin Suriye devletine entegrasyonu fiilen reddettiği belirtiliyor. Yerel kaynaklar, örgütün İsrail’le düzenli temas halinde olduğunu aktarırken, en kritik tespit Ankara’dan geldi. Bakan Fidan, Şam’da SDG’nin bazı faaliyetlerini İsrail’le koordinasyon içinde yürüttüğünü ve bunun entegrasyon sürecindeki en büyük engel olduğunu açıkça ifade etti. Uzmanlara göre bu açıklama diplomatik bir tespitin ötesinde açık bir suçlama niteliği taşıyor.
Türkiye için bir numaralı tehdit
Uluslararası ilişkiler uzmanları, Kudüs’te kurulan masa ile Halep’te patlayan silahların aynı resmin parçaları olduğunu, bunun Türkiye’ye karşı çok cepheli, planlı ve ideolojik bir meydan okuma anlamına geldiğini vurguluyor. Ankara’nın gelişmeleri yakından izlediği ve savunma planlamasını buna göre şekillendirdiği belirtiliyor.
Üçlü askeri anlaşma imzaladılar
Yunanistan’ın, GKRY ve İsrail ile “Ortak Eylem Planı”nı; İsrail’le ise 2026’yı kapsayan “Savunma İşbirliği Programı”nı imzaladığı açıklandı. Yunan Genelkurmayı, anlaşmaların tatbikatlar, özel harekât eğitimleri, üst düzey askeri temaslar ve karşılıklı istişare mekanizmalarını kapsadığını duyurdu.
Kaynak: Yeni Şafak
Diğer İçerikler