Suriye’deki gelişmelerin yakından takip edildiğini belirten Güler, 10 Mart’ta Şam yönetimi ile SDG arasında imzalanan mutabakata dikkat çekti. Türkiye’nin bu konudaki tutumunun başından beri net olduğunu vurgulayan Güler, Suriye’de yeni hükümetin ve yeni devlet başkanının ülkedeki tüm grupları kapsayıcı bir yaklaşım sergilediğini ifade etti. Türkiye’nin her türlü senaryoya karşı hazırlıklı olduğunu söyleyen Güler, bugüne kadar atılan adımların gerektiğinde yeniden atılabilecek güç ve kabiliyetle desteklendiğini dile getirdi.
ABD ile Görüş Ayrılığı Azalıyor
SDG’nin entegrasyonu konusunda ABD ile temasların sürdüğünü belirten Güler, Washington’un sahadaki gerçekleri artık daha net gördüğünü söyledi. Bu nedenle görüş ayrılıklarının giderek azaldığını ifade eden Güler, SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonunun ancak bireysel olarak kabul edilebileceğini vurguladı. Birlik halinde entegrasyonun kabul edilemez olduğunu belirten Güler, bunun entegrasyon olarak değerlendirilemeyeceğini kaydetti.
SDG’ye Net Mesaj: Gerekeni Kimseye Sormadan Yaparız
SDG’nin entegrasyonu reddetmesi durumunda Türkiye’nin tutumunun değişmeyeceğini belirten Güler, 2016’dan bu yana Suriye’de yürütülen harekâtlara dikkat çekti. O dönem sahada ABD ve Rusya’nın da bulunduğunu hatırlatan Güler, Türkiye’nin gerekeni kimseye sormadan yaptığını ve ihtiyaç halinde aynı kararlılıkla hareket edileceğini söyledi.
Terör örgütünün Suriye’de kazdığı tünellere ilişkin bilgi veren Güler, Tel Rıfat’ta 302 kilometre, Münbiç’te ise 430 kilometre uzunluğundaki tünellerin imha edildiğini açıkladı. Toplamda 732 kilometrelik tünelin kullanılamaz hale getirildiğini ifade eden Güler, bu sayede bölgelerin yeniden yerleşime ve tarıma açıldığını belirtti. Afrin’in terörden temizlenmesinin ardından bölgenin güvenli ve yaşanabilir hale getirildiğini söyleyen Güler, Rakka ve Deyrizor’daki tünel faaliyetlerinin de yakından takip edildiğini ifade etti.
Terörsüz Türkiye Süreci
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yürüttüğü operasyonların PKK’yı bitme noktasına getirdiğini söyleyen Güler, örgütün bu nedenle masaya oturmak zorunda kaldığını belirtti. Terörsüz Türkiye sürecinin ülke için önemli bir fırsat olduğunu vurgulayan Güler, sürecin devletin belirlediği çerçevede ve yüksek bir hassasiyetle yürütüldüğünü dile getirdi.
PKK’nın İran uzantısı PJAK’a da değinen Güler, İsrail-İran gerilimi sırasında örgütün İran aleyhine beklentiler içine girdiğini ve bu süreçte gerçek yüzünün ortaya çıktığını söyledi. İran’ın PJAK’a yönelik operasyonlar gerçekleştirdiğini belirten Güler, Türkiye’nin de bu süreçte İran’ı düzenli olarak bilgilendirdiğini ifade etti.
Türkiye’nin Suriye ordusuna verdiği eğitim desteğinin artarak süreceğini belirten Güler, Azerbaycan, Libya ve Somali’de sağlanan askeri eğitim desteğinin benzerinin Suriye için de uygulanabileceğini söyledi. Türk askeri yetkililerin Suriye’ye ziyaretler gerçekleştirdiğini ve iş birliğinin derinleştirildiğini ifade etti.
ABD’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi
ABD’nin yayımladığı yeni Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’ni de değerlendiren Güler, Washington’un artık ana tehdidi Orta Doğu’da görmediğini belirtti. ABD’nin bölgeden çekilmesi halinde barış ve istikrarı sağlayabilecek tek bölgesel gücün Türkiye olduğunu Amerikalı yetkililerin daha iyi anladığını ifade eden Güler, bunun Türkiye’nin bölgesel ve stratejik etkisini artıracağını söyledi.
Diğer İçerikler