Voice of Horizon adlı YouTube kanalında konuşan Sachs, Türkiye’nin savunma alanında küresel ölçekte etkisi olan bir güç haline geldiğini belirterek, bu durumun NATO içindeki dengeyi de değiştirdiğini söyledi.
Sachs, Türkiye’nin 2000’li yılların başında savunma teçhizatının yaklaşık yüzde 80’ini ithal ederken bugün insansız hava araçları, füze ve elektronik harp sistemleri ile deniz platformlarını üretebilen bir ülke konumuna geldiğini vurguladı. Bu dönüşümü “kapsamlı bir savunma sanayi devrimi” olarak tanımlayan Sachs, “Bu artık inkâr edilemez bir gerçek” dedi.
İHA başarısı dikkat çekiyor
Türkiye’nin en görünür başarısının silahlı insansız hava araçları olduğunu belirten Sachs, Türk İHA’larının maliyet etkinliği ve operasyonel başarısıyla öne çıktığını söyledi. Sachs, Bayraktar TB2’nin Amerikan MQ-9 Reaper’a kıyasla çok daha düşük maliyetli olmasına rağmen yüksek performans sergilediğini, Türkiye’nin 20’den fazla ülkeye İHA ihraç ederek ABD ve İsrail’in egemen olduğu pazarda önemli bir alan açtığını ifade etti.
Türkiye’nin deniz platformları alanında da önemli bir seviyeye ulaştığını belirten Sachs, TCG Anadolu’nun bu gelişimin sembollerinden biri olduğunu söyledi.
Ambargolar stratejik bağımsızlığı hızlandırdı
Sachs, Türkiye’nin geçmişte maruz kaldığı silah ambargolarının, yerli savunma sanayinin geliştirilmesi yönünde stratejik bir karar alınmasını hızlandırdığını vurguladı. “Türkiye, bedeli ne olursa olsun savunmada dışa bağımlılığı azaltma hedefini önüne koydu ve sistematik yatırımlarla bunu başardı” değerlendirmesinde bulundu.
NATO dengeleri değişiyor
Türkiye’nin savunma alanındaki bu yükselişinin NATO için yeni bir tablo oluşturduğunu belirten Sachs, “NATO uzun süre teknolojik bir hiyerarşi üzerine kuruluydu. Türkiye’nin yükselişi bu yapıyı bozuyor. Özellikle İHA alanında birçok NATO müttefikinin önünde” dedi.
Sachs, teknolojik bağımsızlığın Türkiye’ye dış politikada daha fazla hareket alanı sağladığını, bunun bazı ülkelerde rahatsızlık yarattığını da dile getirdi.
Yunanistan endişeyle izliyor
Jeffrey Sachs, Yunanistan’ın Türkiye’nin savunma sanayindeki yükselişini yakından ve kaygıyla izlediğini belirterek, “Yunanistan her şeyi ithal etmek zorundayken, Türkiye’nin yerli üretim kapasitesini artırması maliyet ve sürdürülebilirlik açısından önemli bir fark yaratıyor” ifadelerini kullandı.
KAAN programı “son derece iddialı”
Türkiye’nin beşinci nesil savaş uçağı KAAN programını da değerlendiren Sachs, projeyi “son derece iddialı” olarak tanımladı ve “Modern savaş uçağı geliştirebilen ülke sayısı sınırlı. Türkiye bu alanda da ciddi kararlılık ortaya koyuyor” dedi.
Sachs, Türkiye’nin savunma sanayindeki yükselişini “son 20 yılın en önemli askeri teknolojik gelişmelerinden biri” olarak nitelendirdi ve bu dönüşümün küresel savunma pazarlarında yeni bir dönemi başlattığını ifade etti.
Diğer İçerikler