Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'nin 28. Dönem 4. Yasama Yılı açılışı dolayısıyla Genel Kurul'a hitap etti.
Meclis'in her açılışında, yeni yasama yılının ilk gününde, 105 yıl önceki heyecanı ve tarifsiz gururu hep birlikte yaşadıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Halkın doğrudan oylarıyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak, ben de bu kürsüde, yani milletin kürsüsünde, sizinle aynı heyecаnı tadıyor; sizlerin gururuna ortak olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Meclisimizin yeni yasama yılının milletvekillerimiz, ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Kuruluşundan itibaren bu yüce çatı altında görev yapmış, ülkesine ve milletine samimiyetle hizmet etmiş ama artık aramızda olmayan tüm milletvekillerimizi rahmetle anıyorum. Bilhassa milletin emanetine leke sürdürmedikleri için canlarına kastedilen Ali Şükrü Bey'in, Adnan Menderes'in, Hasan Polatkan'ın, Fatin Rüştü Zorlu'nun aziz hatıralarını burada kemal-i hürmetle selamlıyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Ekim 2024'te başlayan ve 21 Temmuz 2025'te sona eren 28'inci Dönem 3'üncü Yasama Yılının ülkede, bölgede ve dünyada tarihi gelişmelerin vuku bulduğu yoğun bir çalışma takvimine sahne olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Meclisimiz gerek yasama ve komisyon gerekse parlamenter diplomasi alanındaki faaliyetleriyle milletimizin iradesini en güzel şekilde temsil etti. Bunun için Gazi Meclisimizin tüm mensuplarına, bu çatı altında görev yapan tüm personele şahsım, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Aynı şekilde önümüzdeki yaklaşık 10 ay boyunca teklifleri, önergeleri, yapıcı tenkitleri, ufuk açıcı değerlendirmeleri ve siyasetin kalitesini artıran fikirleriyle yasama faaliyetlerine katkı sunacak her bir parlamenterimize, siyasi parti ayrımı yapmaksızın, şimdiden minnettarlığımızı iletiyorum."
Millî egemenliğin temsil ve tecelli makamı TBMM'nin 4'üncü ve sonraki yasama yıllarında da aynı ruh, aynı kararlılık ve aynı fedakarlıkla çalışacağına yürekten inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Her zaman söylediğimiz gibi asıl olan milletin ve memleketin esenliğidir, huzurudur. Bu aziz millete hayırlı hizmetler ve eserler kazandırabilmektir. Asıl olan, vatandaşı olmaktan şeref duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti'ni ilelebet mesut, muvaffak ve muzaffer kılabilmektir. Asıl olan, Türkiye Yüzyılı hedeflerimizi kuvveden fiile çıkarmak için canla başla çalışmak, gecesini gündüzüne katabilmektir. Bu mücadele, iktidar ve ittifak olarak sadece bizim görevimiz değildir. Şu anda Yüce Meclis'in Genel Kurul salonunda milletimizin tensipleriyle bulunan her bir milletvekilimizin de asli vazifesidir."
“Büyük ve güçlü Türkiye ülküsüne giden yolda, hepimiz biriz, beraberiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, millete ve memlekete hizmet yolunda herkesin bir ve beraber olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Büyük ve güçlü Türkiye ülküsüne giden yolda, hepimiz biriz, beraberiz. Milletimizin hak ve hukukunun savunulmasında, hepimiz biriz, beraberiz. Uğruna nice bedeller ödediğimiz demokrasimizin yüceltilmesinde, hepimiz biriz, beraberiz. Vatanımız, bayrağımız, mukaddes değerlerimizle birlikte özellikle Cumhuriyetimizin muhafaza ve müdafaasında aynı şekilde hepimiz biriz, beraberiz. Bakınız, bu kader birlikteliğimiz top seslerinin Polatlı'dan yankılandığı günlerde de böyleydi, bugün de değişen hiçbir şey yoktur. Siyasetin farklı kulvarlarında rekabet halinde olsak da söz konusu Türkiye olduğunda, herkesin ortak bir paydada buluşma erdemi göstermesi hem millete karşı sorumluluğumuzun hem de millî menfaatlerimizin gereğidir. Mesele Türkiye ise gerisi teferruattır. Bu anlayışıyla hareket eden herkesin başımızın üstünde yeri olduğunu tekrar hatırlatıyorum."
"Yeni Yasama Yılı'nın aziz milletimizin iradesinin en parlak şekilde tebellür ettiği, intizam ve insicamın asla bozulmadığı, saygı, hoşgörü ve uzlaşının öne çıktığı verimli, bereketli ve başarılı bir yıl olmasını temenni ediyorum." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletimizi temsil gibi ulvi bir vazifeyi ifa eden milletvekillerimize, siyasi partilerimize, Meclisimizin tüm birimlerine çalışmalarında Rabbimden üstün başarılar diliyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sene 105'inci yaşını idrak eden Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Millî Mücadele'yi başarıyla sevk ve idare eden Cumhuriyet'i kuran irade olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"İstiklal Harbi'nin en zor günlerinde, en kritik kararlar istikbal mücadelemizin karargahı olarak hayati görev üstlenen bu çatı altında alınmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, evet, Gazi bir meclistir. Burası, 'Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir' düsturuyla, millî iradenin tecelligahı olmuştur. Yüce Meclis, Türkiye'nin toplumsal tabanı en geniş istişare mekanizması olarak aynı zamanda demokrasimizin merkez üssüdür. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Millî Mücadele'yi zaferle taçlandırarak milletimizi bağımsızlığına kavuştururken, 105 sene boyunca da kalkınma ve demokratikleşme mücadelemizin mihmandarlığını yürütmüştür. Şu hakikati bugün bir kez daha vurgulamak arzusundayım: 105 yıldır 'millî iradenin egemenliği' ilkesi başta olmak üzere, milletimizin hak ve hürriyetler alanında elde ettiği sayısız kazanımların altında yüce Meclis'in mümtaz üyelerinin imzası, emeği, alın teri ve hiç tavsamayan mücadelesi vardır. 15 Temmuz gecesi, savaş uçaklarının sonik patlamalarına ve tepesine yağan bombalara rağmen milletin emanetine korkusuzca sahip çıkan Meclisimiz, ikinci defa gazilikle müşerref olmuştur. İstiklal Harbi'nde yedi düvele direnerek tarihe geçen bu yüce çatı, tam da kendisine yakışır bir cesaretle 15 Temmuz darbe girişimini püskürterek, adını dünya parlamentoları içinde müstesna bir yere onurla yazdırmıştır. Bugün, burada, milleti temsil görevini şanla, şerefle, büyük bir mesuliyet duygusuyla yerine getiren tüm milletvekillerimizin, 15 Temmuz ruhunu her daim ihya edeceklerine inancım sonsuzdur."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt'teki ilk akınlardan İstanbul'un fethine, Kurtuluş Savaşı'ndan 15 Temmuz destanına istiklal ve istikbal uğruna canlarını feda eden tüm şehit ve gazileri rahmetle yad ederek, "Hepsinin ruhları şad, kabirleri nur, makamları cennet olsun." dedi.
“'İsrail'in Filistin Halkına Yaptığı Soykırım Hakkında Tezkere', zulme göz yumanlar ve gaflet çukurunda boğulanlar için çok güçlü bir mesaj teşkil etmiştir”
Meşruiyetini doğrudan doğruya milletten alan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin daima hakkın, haklının ve mazlumun yanında olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"İsrail yönetiminin Gazze'de ve Filistin'in diğer bölgelerinde iki yıldır sürdürdüğü soykırıma, bölgede estirdiği devlet terörüne en güçlü tepki 86 milyon vatandaşımızın temsil edildiği bu koltuklardan yükseldi. Gazze'deki toplu kıyıma karşı sergilediği tavizsiz tavırla milletimizin vicdanına tercüman olan Meclisimiz, yayımladığı 7 ortak bildiriyle farkını ortaya koymuştur. Özellikle Genel Kurul tarafından 29 Ağustos'ta kabul edilen 'İsrail'in Filistin Halkına Yaptığı Soykırım Hakkında Tezkere', zulme göz yumanlar ve gaflet çukurunda boğulanlar için çok güçlü bir mesaj teşkil etmiştir. Filistin'i Destekleyen Parlamentolar Grubu bünyesindeki çalışmalar da Gazze ve Filistin diplomasisi bağlamında Meclisimizin bir diğer başarısıdır. Hasılı bu yüce çatı Gazze sınavını tarihimize ve millî seciyemize yaraşır biçimde tam ve eksiksiz şekilde, iftiharla vermiştir. Filistinli mazlumlarla dayanışma sergileyen siyasi partilerimize ve değerli milletvekillerimize kalpten teşekkür ediyorum. Rabb'im hepinizden razı olsun."
“Dünyanın en modern silahlarıyla topraklarına saldıran işgal kuvvetlerine kahramanca direnen Gazze'nin yiğit evlatlarını asla yalnız bırakmadık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta katıldığı New York'taki 80. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu başta olmak üzere her platformda, Filistin davasının gür sesi olduklarını belirtti.
"Şahsımızı, hükümetimizi ve ülkemizi hedef alan karalama kampanyaları karşısında izzetli duruşumuzu en güçlü şekilde muhafaza ettik. Dünyanın en modern silahlarıyla topraklarına saldıran işgal kuvvetlerine kahramanca direnen Gazze'nin yiğit evlatlarını asla yalnız bırakmadık." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'ye 102 bin tonu aşan insani yardım ulaştırarak, İsrail ile ticareti 1,5 yıl önce tamamen keserek, Uluslararası Adalet Divanı'nda açılan soykırım davasına müdahil olarak ve daha nice diplomatik, hukuki, ekonomik adımla Gazzelilerin yanında dimdik durduklarını, Türkiye'nin çabalarının en yakın şahidinin Gazzeliler olduğunu söyledi.
Filistin halkının Türkiye'nin kendileri için neler yaptığını ve nasıl bir özveriyle gayret ettiğini çok iyi bildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak buna rağmen ülkemizin ve hükümetimizin, bu konuda sicili hiç de parlak olmayan çevrelerden gelen haksız ve hadsiz eleştirilere maruz kaldığını görüyor, bundan dolayı büyük üzüntü duyuyoruz. Ne şahsımız ne de birlikte yol yürüdüğümüz arkadaşlarımız, birileri gibi Filistin davasıyla 2 yıl önce tanışmadık, biz bu davaya ömrümüzü adadık. Allah izin verirse son nefesimize kadar da Filistin'in ve ilk kıblemiz Kudüs-ü Şerif'in hakkını korkusuzca savunmaya devam edeceğiz. Şundan hiçbir şüphe duymuyorum, inşallah tarih, Gazze'deki bu omurgalı duruşumuz sebebiyle Türkiye Cumhuriyeti'ni çağının vicdan abidesi olarak altın harflerle yazacaktır."
“Gazze kana, gözyaşına ve yıkıma artık doymuştur. Bu utanç, bir an önce son bulmalıdır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile gerçekleştirdikleri görüşmede Gazze'de akan kanın durdurulmasının gündemlerinin ilk sırasında olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Bu konuda tekliflerimizi yaptık, çıkış yollarını gösterdik, kalıcı barış için nelere ihtiyaç duyulduğunu çok net biçimde ortaya koyduk. Bizim ilkemiz şudur, savaşın kazananı, adil bir barışın kaybedeni olmaz. Filistinli kardeşlerimiz onurlu mücadeleleriyle barışı ve huzuru dünyada en fazla hak eden millettir. Hak ettikleri o kalıcı barış ortamıyla Filistinlileri buluşturmak, önce İslam dünyasının sonra da uluslararası toplumun Gazze'ye borcudur. Gazze kana, gözyaşına ve yıkıma artık doymuştur. Bu utanç, bir an önce son bulmalıdır. Biz tek bir masumun daha hayattan kopartılmasını, tek bir çocuğun daha açlıktan ölmesini, Gazze'ye tek bir bombanın daha düşmesini istemiyoruz. Türkiye olarak bunun için çalışmaya tüm gücümüzle devam edeceğiz. 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, toprak bütünlüğüne sahip bir Filistin Devleti kuruluncaya kadar, inşallah, mücadelemiz sürecek."
Yaşanan onca acıya, oluk oluk akıtılan onca masum kanına rağmen umutlarını muhafaza ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Nasıl ki 14 yıllık karanlığın ardından Suriye'nin özgürlüğüne kavuştuğunu görmeyi Rabb'im bizlere nasip ettiyse inşallah nehirden denize, barışın, huzurun ve güvenliğin hakim olduğu güzel günleri de göreceğimize tüm kalbimle inanıyorum. Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimize de buradan dayanışma mesajlarımızı gönderiyor, her zaman yanlarında olan Türkiye'nin, inşallah bundan sonra da yanlarında olmaya devam edeceğini önemle ifade ediyorum." dedi.
"Sürecin son derece hassas olduğunun farkındayız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl tam bu vakitte, yeni yasama dönemi başlangıcında, bu kürsüde, iç cephenin tahkimine dikkati çektiğini, topluma örnek olacak şekilde "Meclis'in iktidar ve muhalefetiyle, uyum, ittifak, uzlaşı, karşılıklı saygı çerçevesinde çalışması" temennilerini dile getirdiğini hatırlattı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin aynı gün gerek Meclis Genel Kurulu'ndaki nazik tavrıyla gerekse Meclis dışında yaptığı ufuk açıcı beyanatlarıyla, iktidar ve muhalefetiyle, terörsüz bir Türkiye'nin inşası için düşüncelerini paylaştığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geride bırakılan bir yıl içinde "Terörsüz Türkiye" hedefine yönelik tarihi nitelikte adımlar atıldığını, önemli mesafeler alındığını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu vesileyle, engin siyasi tecrübesi birikimi ve dirayetiyle Terörsüz Türkiye idealimizin mimarlarından olan Sayın Devlet Bahçeli'ye bir kez de huzurlarınızda ülkem ve milletim adına teşekkürlerimi ifade ediyorum. Aynı şekilde, bu 1 yıllık süreçte, yapıcı duruş ve çabalarıyla Türkiye'nin terörden arındırılması yolunda önemli katkılar vermiş olan DEM Parti heyetine ve yönetimine de şükranlarımı sunuyorum. Son nefesine kadar terör duvarının yıkılması, ülkemizin her karışında barış ve kardeşliğin egemen olması için ter döken İstanbul Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder'i de burada rahmetle anıyorum." ifadelerini kullandı.
Geride bırakılan 1 yıl içinde, terör örgütünün saldırılarını durdurduğunu, kendisini feshettiğini açıkladığını, sembolik bir törenle silahlarını yaktığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1984'ten bu yana hem on binlerce can kaybına, hem de 2 trilyon dolarlık ekonomik kayba yol açan terör belasının böylece bitme noktasına geldiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sürecin son derece hassas olduğunun farkındayız. Ancak en başından itibaren olumlu bakıyoruz, olumlu bakmak için çaba sarf ediyoruz. Buradan, Meclis kürsüsünden tekrar ifade etmek isterim, Türkiye Cumhuriyeti devleti, hiçbir dünyevi güç karşısında diz çökmez, boyun eğmez, taviz vermez ve egemenliğini asla pazarlık konusu yapmaz. Bu meyanda, bazı muhalefet partilerinin tahrikleriyle, zihinlerinde soru işareti oluşan vatandaşlarımız varsa hepsi müsterih olsun. Özellikle şehitlerimizin muhterem aileleri ve gazilerimiz bilsinler ki onların aziz hatıralarına gölge düşürecek hiçbir adımın atılmasına ne hükümet olarak biz ne Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi ne de bu yüce Meclis müsaade edecektir.
“Hedefimiz, terörün bitmesi, kardeşliğin kuvvetlendirilmesidir”
Hedefimiz, terörün bitmesi, kardeşliğin kuvvetlendirilmesidir. Adımlarımızı sadece ve sadece bu hedefe yönelik atıyoruz. Terörsüz Türkiye idealimizin en önemli merkezi, hiç kuşku yok ki burası, yani Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Meclis çatısı altında, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, siyasi partilerimizin kahir ekseriyetinin temsilcileriyle çalışmalarına başlamış, șu ana kadar da 12 toplantı yapmıştır. Komisyon, çalışmalarını tamamladığında, şüphesiz elimizde çok önemli doneler olacaktır."
Mühim olanın Türkiye'nin yerli, millî, çözüm odaklı siyasi partilerinin hayati bir mesele için yük alması, aynı komisyon çatısı altında buluşması, konuşması, birbirini saygıyla dinlemesi, istişareler yapması olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun, Türkiye demokrasisi adına umutları büyüten çok müstesna bir kazanım olduğunun altını çizdi.
"Bu komisyon da göstermiştir ki silahla çözüm olmaz, sıkılı yumruklarla musafaha yapılmaz." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, her şeyin saygı çerçevesinde konuşulabileceğini, tartışılabileceğini ve istişare edilebileceğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Komisyon'un toplanıp, her konuyu açıklıkla ve açık yüreklilikle istişare etmesinin, Türkiye'nin zararına değil tartışmasız yararına olduğunu belirterek, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun bu olgunluğu sergilediğini, Türkiye'nin de bu olgunluğa eriştiğinin en güzel delili olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, komisyonun üyelerine, çalışanlarına teşekkür etti, başarılar diledi.
Türkiye'nin, oluşan bu huzur ve güvenlik iklimini en güçlü şekilde muhafaza edeceğini, 86 milyonun bir, beraber ve kardeş olduğu bir Türkiye'nin, enerjisini terörle mücadele için değil refah için seferber edeceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, her alanda elde edilen başarıların, "Terörsüz Türkiye" ortamında pekişeceğini, kuvvetleneceğini, yeni atılımlara fırsat oluşturacağını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin güvenliğiyle yakından alakalı meselelerde atacakları adımların, oluşan huzur ve kardeşlik ikliminden tamamen ayrı tutulması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin, Türkiye'deki Kürtlerin anavatanı olduğu kadar Türkiye sınırları dışındaki Kürtlerin de en büyük, en samimi, en güvenilir hamisi, kardeşi, zor günlerde kapısı çalınan ilk sığınağı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun yüzyıllardır olduğu gibi bugün de yarın da böyle olacağını, hiçbir zaman değişmeyeceğini ifade etti.
“Diplomatik girişimler cevapsız kalırsa Türkiye'nin pozisyonu da politikası da bellidir. Türkiye, Suriye'de bir 'dejavu' yaşanmasına izin vermeyecektir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sınırlarımızın ötesindeki Kürt kardeşlerimizin, birtakım terör örgütlerinin baskılarıyla, Türk, Kürt, Arap, genel olarak Müslüman düşmanı birtakım ülke ve odaklar tarafından istismar edilmesine asla rıza göstermeyiz. En başından itibaren Suriye'nin toprak bütünlüğünü güçlü şekilde destekliyoruz. Bugün de Suriye'nin bölünme planlarının en güçlü şekilde karşısındayız. Gerek Suriye'nin toprak bütünlüğünü temin etmek, gerekse sınırlarımızın ötesinde herhangi bir terör oluşumunu engellemek amacıyla diplomasinin tüm kanallarını devreye almış durumdayız. Bu kanalları kullanmayı sabırla, samimiyetle ve sağduyuyla sürdürüyoruz. Diplomatik girişimler cevapsız kalırsa Türkiye'nin pozisyonu da politikası da bellidir. Türkiye, Suriye'de bir 'dejavu' yaşanmasına izin vermeyecektir.
“Türk, Kürt, Arap, Sünni, Şii, Alevi, Nusayri... Etnik köken, dil, mezhep ayrımı yapmadan hepimiz ortak bir geleceğin yolcularıyız”
Bu ilkeli tavrımız, Kürt kardeşlerimiz dahil Suriye halkının aleyhine değil, tam tersine onların lehinedir, bölgemizi terör belasından kurtarmaya dönük bir tavırdır. Tekrar altını çizerek söylüyorum, Türk, Kürt, Arap, Sünni, Şii, Alevi, Nusayri... Etnik köken, dil, mezhep ayrımı yapmadan hepimiz ortak bir geleceğin yolcularıyız. Bu yolculukta bizim ezeli ve ebedi kardeşliğimiz, evelallah her türlü engeli aşacak kudrettedir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aklı selimle hareket edildiğinde, bin yıllık ortak maziden beslenen bir gelecek tasavvuruyla yaklaşıldığında, her sorunu çözeceklerini, her oyunu bozacaklarını belirterek, şöyle konuştu:
"Biz birbirimize bir duvarın tuğlaları gibi kenetlendiğimizde bölgedeki sıkıntılar tek tek çözülecek, bölge kalıcı barış ve huzura kavuşacaktır. Aramıza simsarların girmesine göz yumduğumuzda ise coğrafyamızda kan, gözyaşı, çatışma, zulüm eksik olmayacaktır. Nasıl ki Türk, Kürt, Arap Sultan Alparslan'ın, Selahattin Eyyubi'nin, Sultan Fatih'in ordusunda omuz omuza verip zaferler kazandıysa, nasıl ki Çanakkale'de Türk, Kürt, Arap birlikte İslam toprağını kahramanca savunduysa inşallah yarın da ebediyen de Türk, Kürt, Arap ittifakı coğrafyanın barışını, huzurunu, kalkınmasını, refahını birlikte temin ve tahkim edecektir. Buna tüm kalbimizle inanıyoruz."
"Son 45 ayın en düşük enflasyonunu görerek önemli bir dönüm noktasına ulaştık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat 2023'teki Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaralarını sarmaya devam ettiklerini hatırlattı.
"Hayatını kaybeden ve her birini rahmetle andığımız vatandaşlarımızı geri getiremesek de afetin izlerini silmeyi hamdolsun başardık." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda 3 bin 481 şantiyede on binlerce mimarın, mühendisin ve işçinin gece gündüz demeden çalışmalarını sürdürdüğünü aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Eylül'de Malatya'da 304 bininci yuvanın anahtarlarını hak sahiplerine teslim ettiklerini anımsattı. Önümüzdeki ay 350 bininci konutun kurasının çekileceğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıl başına kadar toplam 453 bin bağımsız bölümü hak sahibi ailelere teslim etmek için canla başla çalıştıklarını ifade etti.
Yeni evlerine kavuşan vatandaşların hanelerinde gönül huzuruyla, sağlık ve afiyetle oturmalarını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni iş yerleri teslim edilen afetzedelere de hayırlı ve bereketli kazançlar diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tam bir seferberlik ruhuyla yürüttükleri imar sürecinde yalnızca konut ve iş yerleriyle sınırlı kalmadıklarını, ecdat yadigarı emanetlerin her birinin üzerine titrediklerini, aslına uygun şekilde yaşatmak için azami gayret sarf ettiklerini dile getirerek, "Bugüne kadar deprem bölgemiz için kamu olarak güncel rakamlarla 3,6 trilyon lira, yani yaklaşık 90 milyar dolarlık harcama yaptık." diye konuştu.
Ekonomiye dair bazı rakamları da paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Önceliğimiz, halkımızın hayat pahalılığı sorununu kalıcı olarak çözmektir. Ağustos ayında son 45 ayın en düşük enflasyonunu görerek önemli bir dönüm noktasına ulaştık. Enflasyonu, bu yılın sonunda yüzde 30'un altına, 2026 yılında ise yüzde 20'nin altına indirmeyi planlıyoruz. Bütçe açığımızın millî gelire oranını bu yıl yüzde 3,6'ya, 2026'da ise yüzde 3,5'e indirmeyi öngörüyoruz. İhracat tarafında da hamdolsun gayet iyi gidiyoruz. Ağustos ayında yıllık bazda ihracatımız 269 milyar doları aştı. Altın ithalatının yüksek düzeyde seyretmesine rağmen dış dengemiz hızla iyileşti." değerlendirmesinde bulundu.