Bülent ERANDAÇ

Tüm Yazıları

F-35 ve F-16 Savaş Uçakları Satrancında Erdoğan ve Biden

16 Ekim 2021
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile ABD arasında yaşanan F-35 ve F-16 krizine neşter atan çok yönlü hamleler yapıyor.

Bilindiği gibi, ABD F-35 programına ödenen 1,4 milyar doları geri vermiyordu. Ödediğimiz para karşılığında mevcut F-16 filomuzun genişletilmesi için F-16 savaş uçaklarından 40 adet, yaklaşık 80 adet de modernizasyon kiti almak için ABD'ye talebini iletti.

Türkiye son olarak müthiş bir hamle yaptı. ABD Başkanı Biden’ı köşeye sıkıştırdı. ABD Kongresi’ni NATO/ABD KÜSTAHLIĞI KISKACINA SOKTU.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden'ın bu konuyu, Roma'da düzenlenecek olan G20 Zirvesi'nde (30-31 Ekim) detaylı şekilde konuşacak.

Başkan Erdoğan, baş başa görüşmede Biden’ın gözünün içine bakarak, ‘olası ters bir kararın hem Türkiye'yi hem de NATO'nun güney kanadını riske atacağını’ söyleyecek.

Erdoğan’ın bu stratejik hamlesi karşısında, Amerika–Başkan Biden ya F-16’ları verecekler ya da Türkiye’nin başka yerlerden savaş uçağı (İngiltere, Rusya ve Çin) almasının önü açılmış olacak.

TÜRKİYE’NİN HAVA SAVUNMASI

Hava ve uzaya hakim olan dünyaya hakim olur öngörülerini ve stratejilerini çok iyi okuyan Başkan Recep Tayyip Erdoğan, TÜRKİYE HAVA VE UZAY STRATEJİLERİ’ni devreye soktu.

Hava savunma sistemi için S-400’ler alındı. Milli füzelerin yapımı sürüyor. F-16 savaş uçakları modernize ediliyor. Milli savaş uçağı üretimi sürüyor (2029 yılında semalarda olacak). HAVA Kuvvetleri’nde Uzay Komutanlığı faaliyete geçirildi. Türkiye Uzay Ajansı (TUA) kuruldu. Milli Uzay Programı hazırlandı.

Uzay alanında, özellikle son dönemde devlet ve sivil ticari kuruluşların faaliyetleri programlandı. Mars başta olmak üzere gök cisimlerine araştırma robotları ve uzay araçlarının gönderilmesi gibi teknolojik gelişmeler hızlandırıldı.

Türk Uyduları görevde. İletişim, yer gözlem, istihbarat ve erken ihbar, seyrüsefer ve bilimsel araştırmalar sürüyor.

Özellikle uzaya erişim ve yörüngeye uydu yerleştirme gibi oldukça stratejik operasyonlar konusunda, son Erdoğan-Putin Soçi görüşmesinde, Türkiye’nin füze fırlatma rampa istasyonu inşasında Türk-Rus işbirliği, gelecek bakımından hayatı bir konu olarak dikkati çekti.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan-Türk Devlet Aklı’nın hava ve uzay stratejilerine yönelmesi sonucu, Türkiye bir taraftan hava savunmasını diğer yandan uzay alanındaki iddialarını somutlaştırma yönünde büyük bir adımlar atıyor.

EVET. Milli hava savunma hamleleri ve uzaya yönelmemiz 2053 TÜRKİYE’SİNİN İNŞASI DEMEKTİR.

TÜRKİYE’NİN SAVAŞ UÇAĞI STRATEJİSİ

2021-2040 yıllarına göre planlar revize edildi.

MİLLİ MUHARİP UÇAK 2029 yılında semalarda olacak. Kademeli üretim devam edecek, etkili bir savaş filosu olunması için 2040 yılına kadar üretim sürecek.

Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde, hâlihazırda Blok 30, Blok 40, Blok 50 ve Blok 50+ konfigürasyonlarında 230 adetten fazla F-16 savaş uçağı var.

Blok 30 savaş uçakları, hâlihazırda TUSAŞ tarafından yapısal modernizasyonundan geçiriliyor. 80 adet modernizasyon kiti tedarikinin ise Blok 50 ve Blok 50+ konfigürasyonlu F-16'ları kapsıyor.

Ömürlerini tamamlayacak F-4 uçaklarının bir kısmı modernize ediliyor.

İnsansız hava araçları filosuyla açığın kapatılması hedefleniyor.

SATIN ALMA OPSİYONU

Amerika, F-16’ları eğer satmazsa Türkiye’nin başka yerlerden savaş uçağı (İngiltere, Rusya ve Çin) almasının önü açılmış olacak.

Çünkü F-35 meselesi yakın vadede çözülmeyecekse, o zaman alternatiflere bakmamız gayet doğal olacak. Türkiye, savunma sanayii alanında alternatifsiz değildir. İhtiyacı olan ürünleri müttefiklerinden ve dünya pazarlarından alma yoluna gidebilecektir.

TÜRKİYE-İNGİLTERE SAVAŞ UÇAĞI DOSYASI

Türkiye'nin son noktada savaş uçak alımı tercihini İngiliz yapımı Typhoon uçaklarıyla yapabileceği konuşuluyor.

Eurofighter Typhoon çok amaçlı, çift motorlu, delta kanatlı avcı uçağı. Çeviklik ve gelişmiş elektronik sistemleri en belirgin özelliklerinden.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın Londra’ya yaptığı ziyaret sırasında teknoloji ve ihracat koşulları dahil anlaşma yönünde bir niyet beyanı anlaşması imzalandı.

TF-X, İngiltere ve Türkiye arasında 2017'de imzalanan 125 milyon dolarlık savunma anlaşmasıyla gündeme gelmişti. Anlaşmaya göre BAE System ile TUSAŞ (Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ) TF-X Türk savaş uçağı geliştirmek için birlikte çalışacaktı.

Avrupa Birliği’nden ayrılan İngiltere’nin Türkiye ile yakın olma, ortak hareket konusunda gösterdiği YENİ TAVIR ekseninde, savaş uçağı konusu görüşmelere konu oluyor.

RUSYA’NIN SU-35 TEKLİFİ

Soçi’de Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya lideri Putin, dünyanın geleceğine yönelik fikir jimnastiği yaptı. Bu bağlamda, hava savunma yolundaki değerlendirmeleri dikkatle takip etmek gerekiyor.

Rusya Federal Askeri ve Teknik İşbirliği Servisi (FSVTS) Sözcüsü Valeriya Reşetnikova, Rus Haber Ajansı'na (TASS) yaptığı açıklamada Türkiye'ye, Rus yapımı SU-35 ve SU-57 uçaklarını satabileceklerini belirtti.

Reşetnikova açıklamasında, "Türk tarafına teknik şartnamelerin tam olarak bildirildiği unutulmamalı. Bu uçaklar için Türkiye'den bir talep gelirse biz müzakerelere hazırız" dedi.

TÜRKİYE, RUS UÇAĞI ALIR MI?

Peki, 1950'li yıllardan beri envanterinde ağırlıklı olarak ABD ve Avrupa menşeili uçaklar bulunduran Türkiye'nin hava kuvvetlerinde ABD'nin rakibi olan Rusya'nın savaş uçaklarına yer vermesi mümkün mü?

Buna “olur” diyenler olduğu gibi “karşı” çıkanlar da var.

Karşı çıkanların bir kısmı politik gerekçeleri ileri sürerken, bir kesim de Rus uçaklarının ordunun elindeki ABD menşeili sistemlerle teknik olarak uyumsuzluk yaşayacağı iddiasını öne sürüyor.

Evet. Satışın olması ABD'nin tutumuna bağlı…

ÇİN SAVAŞ UÇAĞI

Çin’in 5.Nesil Avcısı J-20 Seri üretim devam ederken uçağın geliştirme faaliyetleri de devam ediyor. Geçtiğimiz haftalarda J-20, ‘radarda görünmezlik’ özelliği bakımından daha güçlü olan WS-10C motoru ile test edildi. EOTS-86 elektro-optik hedefleme sistemi F-35’te kullanılan AN/AAQ-37 ile benzer özelliklere sahip.

21’İNCİ YÜZYİL PARADİGMASI

“UZAYA HAKİM OLAN DÜNYAYA HAKİM OLUR”

21’İNCİ YÜZYIL UZAY YÜZYILI OLACAK. Bugünleri ve yarınları daha iyi anlamak için geçmişe kısaca bakmakta büyük yarar var.

19’uncu yüzyıl (1801-1899) ve 20’inci yüzyıl (1901-1999) küresel güçlerin mutlak güç olma arzusunu etkileyen çeşitli hakimiyet teorileri geliştirilmeleri ve uygulamalarıyla geçti. Kara, deniz, kenar kuşak ve hava hakimiyet teorileri siyasi ve askeri politikaların belirlenmesinde etkili oldu.

21’inci yüzyıla 2001-2099 HAVA ve UZAY HAKİMİYET TEORİSİ DAMGA VURACAK özellikte gelişiyor.

KARA HAKİMİYET TEORİSİ

İlk jeopolitik teori olarak anılan bu teori Londra Üniversitesi’nde coğrafya profesörü olan Mackinder (1861-1947) tarafından geliştirildi.

Bu teoriye göre Doğu Avrupa’dan başlayarak Orta Asya ve Sibirya (Avrasya’nın merkezi) zengin doğal kaynakları nedeniyle Heartland (Kalp yeri) olarak adlandırılmıştı. Batı Avrupa’dan başlayarak Akdeniz Bölgesi, Ortadoğu, Hindistan, Güneydoğu Asya ve Çin’i içerisine alan bölgeler kenar kuşak (hilal), Avrasya ve Afrika’yı içerisine alan sahalar ise Dünya Adası olarak adlandırmıştır.

Mackinder, Heartland’da sahip olan ülkenin kenar hilale sahip olacağını, kenar hilale sahip olan ülkenin dünya adasına sahip olacağını ve böylece dünya nüfusunun %90’ına hükmedeceğini ileri sürmüştü.

Bu teoriyi Avrupa, II. Dünya Savaşı’ndan sonra SSCB Kara Hakimiyet Teorisi’ni dış politikasının esası yaparak Doğu Avrupa’ya egemen olmuştu.

DENİZ HAKİMİYETİ TEORİSİ

Amerikalı Amiral Alfred Thayer Mahan (1840-1914) tarafından ortaya atıldı. Bir devletin büyüklüğünü, kıyıların uzunluğu ve Iimanların özelliğiyle ölçülebileceğini belirtmiş uluslararası ilişkilerde kontrolün deniz egemenliğine bağlı olduğunu ileri sürmüştür.

Bu nedenle “ABD eğer büyük bir devlet olmak istiyorsa yayılma politikalarını denizlere ve okyanus aşırı bölgelere taşımak zorundadır.” demişti. İngiltere ve Amerika uyguladı.

HAVA HAKİMİYETİ TEORİSİ

Temellerini Amerikalı havacı Albay Havsy Scitaklian attı. Bu teoriye göre “havaya hükmeden bir millet, dünyaya hükmeder”. Bu nedenle havacılık alanında daima üstün olunmalıdır. Hava Hakimiyet Teorisi’nin uygulanması, II. Dünya Savaşı ile başlamış ve günümüzde yaşayan bölgesel savaşlarda devam etti.

ABD hava gücünü geliştirerek zamanla diğer devletlere üstünlük sağlarken, Rusya ve ÇİN kademeli biçimde grafiğini yükseltti.

UZAY HAKİMİYET TEORİSİ

20’inci yüzyılın son 20 yılında başlayan, günümüzde gelecek on yıllarda çok etkili olacak UZAYA HAKİM OLMA savaşı müthiş hamlelerle sürüyor.

ABD, Rusya, Çin, Türkiye, İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya, Hindistan ardı ardına hamleler yapıyor.

Uzay Hakimiyeti Teorisi, Amerikalı teorisyen Everett C. Dolman tarafından dizayn edilen teoriyi Amerikalılar, ardından Rusya ve Çin uzaydan dünyayı kontrol etme hamlelerini hızlandırdı.

SONUÇ

Uzaya hakim olan Dünya’ya hakim olur, Ay’a hakim olan uzaya hakim olur.

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA