Bülent ERANDAÇ

Tüm Yazıları

3’üncü Dünya Savaşı 2034 Yılında Çıkacak!

29 Temmuz 2021
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

NE GÜZEL SÖYLEMİŞ ATALARIMIZ.

TARİHİ bir gerçeği çok iyi anlatan bir atasözümüz var.

Rahmetli Abdülhak Molla[1] muhteşem beytinde:

“BU MESEL İLE BULUR CÜMLE DÜVEL FEVZ-Ü FELAH,

HAZIR OL CENGE EĞER ISTER ISEN SULH-U SALAH”

EVET.

Caydırıcılığın sürekli olması, sadece günün şartlarına adapte olmayı değil savaşın gelecekte nasıl olacağını öngörmeyi ve buna göre stratejiler belirleyerek proaktif davranmayı da gerektirmektedir. NOKTA

Balistik füzelerden akıllı silahlara, insanlı uçakla bomba yağdırmaktan insansız uçakla nokta atışı yapmaya, enerji santralini bombalamaktan santrali hacklemeye doğru giden YENİ DÜNYA’NIN iyi anlaşılması pek çok bakımdan önem arz etmektedir.

21’inci yüzyılın ilk çeyreğini yaşıyoruz. Yeni Dünya kuruluyor. Küresel güçlerin 2030 STRATEJİLERİ birbiri ardına devreye giriyor.

Dünyamız, 19’uncu yüzyıl (1800-1899) ve 20’inci yüzyıl (1900-1999) birçok savaşı yaşadı. 1915’te ve 1943’lerde birinci ve ikinci dünya savaşı yaşandı.

Günümüzde, 3’ÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI hakkında analizler yapılıyor, kitaplar yazılıyor. Önceki günlerde ABD’li E. Amiral James Stavridis ve savaş yazarı Elliot Ackerman'ın kaleme aldığı, piyasaya yeni çıkan, “2034: A Novel of the Next World War” isimli kitapta, 2034'te ABD savaş gemilerinin Güney Çin Denizi'ne girmesiyle 3'üncü Dünya Savaşı başlayacağı senaryosu yer aldı.

Evet. Bu öngörü doğru çıkarsa, 13 yıl sonra ABD ile ÇİN arasında 3’ÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI ÇIKACAK demektir.

Türkiye’nin Hava Savaşlarına Müthiş Projeleri

TÜRK SİHA’larının dünyada yakaladığı başarının devamı geliyor. Türkiye, geleceğin hava yarışlarına (savaşlarına) bugünden hazırlanıp, dünyanın gittiği yerde lider olma yolunda emin adımlarla yürüyor.

Bayraktar, TÜRKİYE'NİN YETİŞTİRDİĞİ BEYİN… Geleceğin savaşlarını öngörüyor, buna yönelik de Türkiye’nin HAVA HÂKİMİYETİ için müthiş çalışmalar yapıyor.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 20 Temmuz’da Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden küresel mesajlar verirken Selçuk Bayraktar’da, geleceğin savaş denklemini değiştirecek, ‘Muharip İnsansız Uçağını (MUIS) 2023’te ilk uçuşunu gerçekleştireceğiz’ açıklamasını yaptı.

Bu tarihi bir açıklamadır. İHA ve SİHA’larla hava savaşlarının kaderini değiştiren Selçuk Bayraktar’ın heyecan verici açıklaması, Türk Milli Teknolojisinin günümüzde geldiği muhteşem dönüşü, ifade ediyor.

Türkiye’nin İHA-SİHA’lardan sonra, İNSANSIZ SAVAŞ UÇAĞINA kilitlendiği bir sırada, Amerika’dan öyle bir haber geldi ki, Selçuk Bayraktar’ın geleceğin savaşlarını bugünden gördüğü net biçimde ortaya çıktı.

Bahsettiğimiz, “2034: A Novel of the Next World War” isimli kitap bu öngörüyü bir bakım doğrulamış oldu.

Derin Senaryoya Göre İnsansız Askeri Araçlar Kullanılacak.

Kitaptaki senaryoya göre; savaş alanına otonom yani insansız askeri araçlar hâkim olacak.

ABD insansız savaş gemilerinin Güney Çin denizine girmesiyle savaş başlayacak.

ABD-ÇİN arasında böyle bir çatışmada bir ilkler yaşanacak, bu ölçekte bir savaşta iki taraf da düşman sistemlerini saf dışı bırakmak için geniş çaplı insansız hava ve deniz araçlarını kullanacak, hack saldırıları düzenleyecek.

(Hatırlatma notu: NATO-2030 stratejisi ne diyor: ÇİN DÜŞMANIMIZ. ASYA-PASİFİĞE YÜKLENECEĞİZ)

Bayraktar’ın Öngörüsü

Amerikan 3’üncü dünya savaşı senaryosu dünya medyasında tartışılırken, Selçuk Bayraktar’ın öngörüleri eşliğinde, İHA-SİHA devriminden sonra, TÜRK İNSANSIZ SAVAŞ UÇAĞI konusuna daha yakından bakalım.

Hedef 2023

Selçuk Bayraktar Türkiye’yi, geleceğin hava savaşlarına hazırlıyor. Açıkladığı son proje muhteşem.

“İnsansız Savaş Uçağı (MİUS) projemizin hayalini kuruyorduk. AKINCI'nın seri üretimine sonra, insansız muharip uçağa yöneldik. 

Hâlihazırda dünyada bu alanda geliştirme çalışmaları yürütüyor. İnsansız savaş değiştirecek, gelecekte 5. nesil savaş uçaklarının yerine geçecek.

MİLLİ MİUS, ses hızının üstüne çıkarak süpersonik kabiliyette olacak. 1.5 tona yakın mühimmat ve faydalı yük kapasitesine sahip olacak. Hava-Hava, Hava-Yer akıllı füzeleri ve seyir füzeleri taşıyabilecek. Radar görünmezliği bulunacak.’’

TÜRK İNSANSIZ SAVAŞ UÇAĞI, dünyada bu alanda geliştirilmiş diğer prototiplerden farklı ve büyük bir kuvvet çarpanı oluşturacak. Önemli bir yönü ise TCG Anadolu uçak gemisi gibi kısa pistli gemilerden iniş ve kalkış yapabilecek olması.

"Agresif Manevra Kabiliyetine Sahip Olacak"

Selçuk Bayraktar, "Hava aracımızın tasarımında dünyadaki diğer insansız savaş uçaklarından ayıran unsur ise dikey kuyrukları ve önde bulunan kanard dediğimiz yatay kontrol yüzeyleri.

Bu kontrol yüzeyleri sayesinde agresif manevra kabiliyetine sahip olacak. Böylelikle önleme, kaçınma ve yakın muharebe manevralarını geliştirdiğimiz yapay zekâ bilgisayarları sayesinde otonom olarak yapabilecek.

Farklı kabiliyete sahip MİUS'lar yapay zekâyla donatılmış akıllı filo otonomisi sayesinde dost savaş uçaklarıyla birlikte görev yapabilecek. Aynı akıllı filo otonomisi kabiliyeti sayesinde MİUS daha yüksek kapasiteye sahip son nesil insanlı savaş uçaklarına karşı muharebe de icra edecek.

Hem insansız muharebenin getirdiği tüm üstünlükleri hem de akıllı filo otonomisi ve maliyet etkinliği ile hava muharebelerinde yeni bir çığır açacağını düşünüyorum. Hedefimiz, 2023'te MİUS prototipimizin ilk uçuşunu gerçekleştirmek...”

Selçuk Bayraktar. Amerika’nın gelecek savaş tekniklerini bugünden öngörerek Türkiye’yi hazırlıyor. Gurur verici bir durum bu. Selçuk Bayraktar’ı alkışlıyorum. Helal olsun…

5’inci Nesil Savaşa Doğru

Eski savaşların icrasına baktığımızda, tarih teknoloji ile paralel olarak evrim geçirmiştir. Yeni teknik, araç ve yöntemlerin uygulanması hasma karşı üstünlük kurma çabasının yanında caydırıcılığı sağlamak için de bir hedef olmuştur.

Modern çağlarda savaş, bu bakış açısı ile incelendiğinde dört ana nesilde incelenmektedir.

Birinci Nesil Savaş'ın kökleri, 17'nci yüzyılın ortasına, Avrupa'da cereyan etmiş 30 Yıl Savaşları'nın sonuna uzanır. Avrupa'da ulus devletlerin güçlerini pekiştirmeleri ve düzenli ordu yapılanmalarının olgunlaşması bu dönemde başlamıştır.

Birinci Nesil Savaş'ın ana silah sistemleri ve muharip unsurları, ağızdan doldurmalı tüfekler, ağızdan doldurmalı sahra topları ve toplu kol düzeninde ilerleyen birliklerdir.

İkinci Nesil Savaş; büyük birliklerin geniş alanda manevrasından ziyade daha uzun menzilli ve isabeti yüksek silah sistemlerine, haberleşme ve keşif teknolojilerinin kullanımlarına sahne olmuştur. Amerikan İç Savaşı, Birinci Dünya Savaşı, Türk Kurtuluş Savaşı, İran–Irak Savaşı İkinci Nesil savaşlara verilebilecek örneklerdir.

Üçüncü Nesil Savaş düşmanla doğrudan, göğüs göğüse çarpışmayı değil zayıf noktasını tespit edip hızlıca çevresinden dolaşmayı, küçük parçalara bölüp kuşatmayı hedefler.

Vietnam Savaşı, 1967 6 Gün Savaşı, 1991 Körfez Savaşı, bu nesle ait savaşlara örnek olarak verilebilir.

Dördüncü Nesil Savaş olarak adlandırılan yeni yaklaşımda çok daha küçük, hareket kabiliyeti yüksek, ağ merkezli bir yapıda birbirine bağlı birlikler; siyasi, ekonomik ve sosyal harekâtların bir parçası olarak kullanılmaktadır.

Dördüncü Nesil Savaş'ın ilk örnekleri olan Libya Harekâtı, Suriye İç Savaşı, Afganistan gibi örneklerde devletlerin siyasi ve askeri hedefleri için devlet dışı aktörleri kullandıkları, savaşın meydanda ya da açıkça ilan edilmiş bir şekilde değil “vekil savaş (proxy war)” şeklinde yürütüldüğü görülmektedir.

Gerilla harbi, gayri nizami harp stratejileri öne çıkmaktadır. Taktik ve stratejik sonuç için psikolojik harp, elektronik harp, siber harp gibi yöntemler kullanılmaktadır.

Beşinci Nesil Savaş

20’inci yüzyılın özellikle ikinci yarısında elektronik, iletişim ve malzeme teknolojilerindeki gelişmeler, askeri alanda da önemli atılımlara vesile oluyor.

Bu gelişmelerin 21’inci yüzyıla yansımaları, savaşın icrasını kökünden değiştirmektedir.

Bilişim ve İletişim Teknolojileri ve Siber Harp Bilişim ve iletişim teknolojileri, internet ve ağ teknolojileri, gündelik hayatın bir parçası olan BİT; aynı zamanda veri toplama, işleme, depolama ve dağıtma konularında büyük yetenek artışları sağlamaktadır.

BİT alanındaki gelişmeler, askeri ve sivil neredeyse tüm sistem ve araç gerecin birer bilgisayar bileşeni taşıması sonucunu doğurmuştur. Bunun sonucu SİBER HARP sistemleri müthiş gelişme göstermektedir.

Siber Harp

Siber harbin çeşitli amaç ve yöntemleri bulunabilir. Bunlar arasında hedef sistemin çalışmasının tamamen ya da kısmen engellenmesi, sabotaj, istihbarî bilgi elde edilmesi ya da bilgi toplanmasının engellenmesi sayılabilir.

Siber harp; şahıslar arası ilişkilerde ticari, askeri ya da terörizm maksatlı icra edilebilir. Şahıs, grup, kurum ya da kuruluş bazında yürütülebilmektedir. Siber harp ile elde edilecek etkilerin maliyetine oranı, diğer harp ve operasyon türlerine kıyasla çok daha yüksektir, bu da sonuç alıcı veya sonuç almayı kolaylaştırıcı en önemli etken olarak 21’inci yüzyıl muharebe ortamında siber harbi aslî unsur haline getirmiştir.

Siber harp vasıtalarının hedefleri arasında enerji, üretim ve nakil altyapısı, e-devlet ve e-ticaret sistemleri, hava savunma ve komuta-kontrol muhabere ağları, hassas bilgilerin işlendiği ve depolandığı veri merkezleri bulunmaktadır.

Biyoteknoloji

Biyoteknoloji savaş alanındaki askerlerin güçlerinin, yaralanma ve hastalıklara karşı dirençlerinin ve zorlayıcı ortam koşullarına uyum sağlama kabiliyetlerinin artırılması üzerinde müthiş çalışmalar olmaktadır.

Her bir asker kaybının, özellikle modern toplumlarda yarattığı psikolojik travma ve kamuoyu tepkisi, askerin sağlığı ve gücünü artırmaya yönelik biyoteknoloji destekli çözümleri ön plana çıkarmıştır.

Bu kapsamda, önümüzdeki dönemde yaralanma ve travmaları hızla tedavi edebilecek, askerin ortam şartlarına uyum sağlamasını kolaylaştıracak; çeviklik, güç ve psikolojik durumunu artıracak takviye çözümleri artırılmaktadır.

Bilgisayar ve Elektro-Optik Teknolojiler:

Bilgisayar ve elektro–optik teknolojilerindeki gelişmeler sonucunda, lazer başta olmak üzere yönlendirilebilir enerji silahları geliştirilmektedir. Özellikle füze savunmasında hızlı reaksiyon süresi ve uzun menzili ile yönlendirilebilir enerji silahları envanterlere girmektedir.

İnsansız Sistemler, Robotik Bit’ler

İnsansız Sistemler ve Robotik BİT, askeri alanda en yoğun etkisini insansız sistemlerde hissettirmektedir. Otonom karar alma ve uygulama kabiliyetlerinin yanı sıra sensör sistemlerinin hafiflemesi, yeteneklerinin artması, özellikle riskli bölgelerde insansız kara, hava ve deniz sistemlerinin kullanımlarını hızla yükseltilmektedir.

Özellikle insansız hava araçları; stratejik, taktik ya da operatif seviyede ortam koşulları, dost ve düşman unsurların takibi vasıtası ile durumsal farkındalığın sağlanmasında kullanılmaktadır.

Bu sistemler arasında uzun menzil ve yüksek irtifada görev yapan insansız hava araçları, açık denizde uzun süre havada kalabilmeleri dolayısıyla beşinci nesil savaşın en güçlü sistemleri olacaktır.

Bu sistemlerin bölük gibi küçük askeri birimlerden stratejik ölçeğe kadar geniş bir yelpazede; farklı motor, menzil ve alt sistem konfigürasyonlarında kullanıldığı gözlenmektedir.

Sensör ve iletişim sistemlerindeki gelişmeler, birim zamanda iletilebilen veri büyüklüğünün artması, savaş ve çatışmaların asimetrik nitelik kazanarak meskûn mahallere de kaydırılması sürecine girilmesini sağlamaktadır.

Ağ Merkezli Muharebe

Taktik ve/veya stratejik resmi çıkarmak için gereken bilginin nitel ve nicel büyüklüğü artması, karar alıcıların hâkim olması gereken bilginin hacminin şişmesi, otomasyonu zorunluluk haline getirmektedir. Bu zorunluluk, Ağ Merkezli Muharebe (AMM) adı verilen bir yapılanmanın ortaya çıkmasına neden oldu.

Nanoteknoloji

Nanoteknoloji; kendini onarabilen, şekil hafızalı, ısı ve benzeri koşullara göre kendini uyarlayabilen malzemelerin üretilmesini mümkün kılmaktadır.

Bu sayede hasar aldığında kendini onarabilen zırhlar, yüksek mukavemeti düşük ağırlık ve hacimde sağlayan plakalar ya da sürat ve irtifaya göre en uygun formu alabilen uçak kanatlarını üretimi devreye sokulmaktadır.

Üç Boyutlu Üretim Teknolojisi

Yeni bir sanayi devriminin öncüsü olarak sunulan üç boyutlu üretim teknolojileri de karmaşık parçaların düşük maliyetle ve hızla üretilmesini sağlamaktadır.

Bu teknoloji ayrıca, tasarımdan üretime tüm endüstriyel süreçlerin otomasyonunu sağladığı için uzaktan üretim, insansız fabrika gibi konseptlerin geliştirilmesini sağlamaktadır.

Modelleme, Simülasyon ve Görüntüleme Teknolojileri BİT alanındaki gelişmeler, bilgisayarların işlem kapasitelerinin artması ile 3 boyutlu sanal gerçeklik çözümleri, askeri ve sivil alanda giderek daha yoğun olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Grafik Teknolojisi ve Savaş

Grafik teknolojilerinde kabiliyet artışı, savaş alanında askerin farklı bilgi ve sensör kaynaklarından topladığı bilgileri birleştirmek ve en hızlı ve doğru şekilde karara destek olacak şekilde de kullanılmaktadır. Söz gelimi engebeli bir arazideki kör bölgeler, arazinin arka tarafındaki muhtemel tehditler, bölgedeki dost ve düşman birliklerin konumları gibi bilgiler, askerin önündeki ya da kaskındaki bir ekranda görüntülenebilmektedir.

Alternatif Güç Sistemleri Ve Yakıt Teknolojisi

Başta hava araçları olmak üzere neredeyse tüm platformlarda menzil, hız, irtifa gibi parametrelerde etkinlik için, biyodizel, elektrik, güneş enerjisi gibi farklı alternatifler beşinci nesil savaşın hayati konusu olmaktadır.

24 saat ve daha fazla sürelerde kesintisiz görev yapan insansız platformlar veya yakıt geliştirilmesi söz konusudur.

Bu sistemler, sesin 4–5 kat ve daha fazla süratinde uçan, hipersonik hava araçların kaderini değiştirecektir. Hipersonik füzeler ile dakikalar mertebesinde binlerce kilometre mesafede bir hedefin vurulması mümkün olabilecek.

Günümüzde askeri çatışma ve krizlerin çok kısa sürelerde gelişebildiği veya bir krize hızlı müdahale edebilmenin caydırıcılık sağladığı göz önünde bulundurulursa, hipersonik silah sistemlerinin sağlayacağı avantaj öne çıkar. Bu alanda özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Rusya’nın ilerlemiş çalışmaları bulunmaktadır.

Sonuç

Yeterince caydırıcı olursak bir savaş bile çıkmadan istediklerimizi alabiliriz. Ama savaşa yeterince hazır değilsek, Haçlı, Siyonistlerin (Derin ABD-Avrupa), her an için kuşatmalarından, Türkiye’mize çökme teşebbüslerinden asla kuşkumuz olmasın.

“BU MESEL İLE BULUR CÜMLE DÜVEL FEVZ-Ü FELAH,

HAZIR OL CENGE(SAVAŞA) EĞER ISTER ISEN SULH-U SALAH”

BÜYÜK TÜRKİYE, BEŞİNCİ NESİL SAVAŞA HAZIRLANIYOR.

 

[1] (Abdülhak Molla (d. 1786 – ö.19 Mayıs 1854), Osmanlı şair ve hekim. II. Mahmut ve I. Abdülmecit devirlerinde hekimbaşı olarak görev yapmış; Osmanlı tıbbına yenilikleri getirmeye önayak olmuştur. Salgın hastalıklara karşı karantina uygulama, zorunlu çiçek aşısı getirdiği yeniliklerdendir)

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA