Polonya Almanya’dan Savaş Tazminatı İstiyor

Karol Nawrocki, II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesinin 86. yıldönümünde, Almanya’nın işgali için tazminat ödemesi çağrılarını yeniden dile getirdi.

h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Polonya Cumhurbaşkanı Karol Nawrocki, II. Dünya Savaşı’nda Polonya’nın uğradığı zararlar için Almanya’dan tazminat talebini yeniden gündeme taşıdı. 1 Eylül tarihinde, Nazi Almanyası’nın Polonya’yı işgali yıldönümü kapsamında düzenlenen anma töreninde konuşan Nawrocki, Almanya’nın tarihsel sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini vurguladı. Nawrocki, “Batı komşumuzla iyi ilişkiler kurabilmek için, adaletin tesis edilmesi şarttır” dedi.

Nawrocki’nin bu açıklaması dünya kamuoyunda şaşırtıcı kabul edilmese de, okuyucular arasında şaşkınlığa yol açtı. Zira dünya savaşının bitiminden 80 yıl, işgalden ise 86 yıl geçmişti. Tüm bunların üzerinden Almanya bölünmüş ve yeniden birleşmiş, komünist sistem çökmüş, Sovyetler Birliği dağılmıştı. Değişen dünyada böyle bir tazminat talebinin bir anda ortaya atılması çok ilginçti.

Fakat bilinenin aksine talep bir anda ortaya atılmadı. Polonya’nın tazminat talebinin bir tarihi mevcut. 1 Eylül 2025 tarihinden önceki çağrı yine Eylül 2022’de yapılmıştı. O zamana kadarki en büyük ve resmi talep olan bu girişimde Almanya’dan zararların toplamı, yaklaşık 1,3 trilyon dolar (yaklaşık 6,2 trilyon PLN) olarak talep edildi ve bununla ilgili 3 ciltlik rapor yayımlandı. Almanya tarafı ise 1953 ve 1990 yıllarındaki olaylara atıf yaparak bu talebi kesin bir dille reddetti.

Peki, bu yıllarda ne olmuştu?

1953 yılı 23 Ağustos kararı ile Polonya Halk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu, Almanya’dan tazminat talebinden resmen feragat etmişti. Günümüzde Almanya bu kararı elinde kanıt olarak tutmaktadır; lakin Polonya gerekçeler göstererek bu kararın geçersiz olduğunu savunuyor. Polonya’nın gerekçeleri, 1 Eylül 2022 yılında Polonya Hükûmeti tarafından bilgilendirme amaçlı yayınlanan belgede, bu kararın tamamen Sovyet Hükûmeti baskısıyla verildiği; ayrıca kararın 1952 yılında kabul edilen anayasaya aykırı olduğu; üstelik 19 Ağustos 1953 tarihli Bakanlar Kurulu toplantısı tutanaklarına göre kararın sadece Doğu Almanya’yı kapsadığı, Batı Almanya veya birleşmiş Almanya ile ilgili herhangi bir tutumun olmadığı belirtilmiştir.

Polonya’nın Batı Almanya gerekçesine ise Alman hükûmeti, 1970 yılında Batı Almanya-Polonya diplomatik ilişkileri kurulduğunda Polonya’nın herhangi bir tazmin talebinde bulunmadığını ileri sürerek karşı çıkmaktadır. Fakat bu dönemde de Polonya Sovyet Hükûmeti’nden bağımlı olarak dış politika yürütmekteydi.

Yıllar 1990’ı gösterdiğinde ise dünyada dengeler değişmişti; 9 Kasım 1989 yılında yıkılan Berlin Duvarı, Almanya’nın Doğu ve Batısını ayırmakta aciz kalmıştı. 12 Eylül 1990 tarihinde “2+4 Anlaşması” olarak bilinen belge imzalandı (belgeyi imzalayan ülkeler: Doğu Almanya, Batı Almanya, ABD, Fransa, İngiltere ve SSCB). Almanya birleşmiş ve dünya siyaseti, II. Dünya Savaşı’nın kalıntılarından temizlenmiş oldu. Anlaşmaya göre Almanya bağımsız bir devlet olur, sınırları kesinleşir, NATO dahilinde askeri sistemi yeniden düzenlenir ve anlaşmayı imzalayan ülkeler Almanya’dan yeni bir tazminat talebinin olmayacağı konusunda mutabık kalır.

Almanya günümüz siyasetinde bu anlaşmayı esas alarak herhangi bir tazminat talebinin geçersiz olduğunu vurgular; lakin Polonya hükûmetinin cevabı nettir. Öncelikle anlaşma Polonya tarafından imzalanmamıştır ve dolayısıyla yükümlülükleri Polonya’yı bağlamamaktadır. Ayrıca 16 Ekim 1991 tarihinde imzalanan Almanya-Polonya anlaşmasına göre Almanya, Polonyalı savaş mağdurlarına ödemeler yapmaktaydı; fakat bunların miktarı diğer ülkelere göre oldukça düşüktü ve o ödemeler tazminat değil, insani yardım kapsamında gerçekleşiyordu.

Polonya hükûmeti 2004 yılında Avrupa Birliği’ne üye olduktan sonra üye ülkelerle ikili ilişkiler geliştirirken, ilk kez tazminat meselesini hafif dille de olsa gündeme getirdi. Aynı şekilde 2017 yılında da seçim kampanyaları sırasında tazminat meselesi gündeme geldi. Bu yıllarda Polonya milliyetçi-muhafazakâr PiS (Prawo i Sprawiedliwość / Hukuk ve Adalet Partisi) tarafından yönetilmekteydi. Açıklamayı yapan Karol Nawrocki ise 2025 yılında seçilmiş ve PiS tarafından desteklenerek Cumhurbaşkanı olmuştur.

Olayın tarihi irdelendiğinde, II. Dünya Savaşı’nın başlamasının sebebinin 1 Eylül 1939 tarihinde Hitler’in Polonya’ya saldırısı olduğu görülmektedir. Fakat kaçırılan bir diğer nokta ise 17 Eylül 1939 tarihinde Polonya’nın doğusuna Sovyet askerlerinin de girdiği ve Almanya gibi Polonya halkına onların da eziyet ettiği gerçeğidir. Hatta Nürnberg soruşturmaları sırasında ortaya çıkan detaylarda, 1939 yılının 23 Ağustos tarihinde imzalanan Molotov-Ribbentrop Paktı (o yılda kamuoyuna açıklanan bu anlaşma, sadece Almanya ve SSCB arasında 10 yıl boyunca saldırmazlık anlaşmasıydı) ile Polonya’nın Sovyetler ve Almanya arasında bölündüğü gerçeği ortaya konmuştur.

Peki, bu durumda Polonya neden sadece Almanya’dan tazminat talep ediyor, Rusya’dan neden talep etmiyor?

Şunu baştan söylemek gerekir: Evet, Rusya uluslararası hukukta Sovyetler’in varisi olarak görülür, tıpkı Türkiye’nin Osmanlı İmparatorluğu’nun varisi olarak görüldüğü gibi. Lakin Polonya’nın Rusya’dan şimdilik tazminat talep etmemesinin konjektürel ve hukuksal açıklamaları mevcuttur.

İlk olarak Nürnberg mahkemesinde saldırıyı başlatan birinci dereceli suçlu olarak görülen Almanya’dır ve savaşın sorumlusu odur. Savaşın galip tarafı Sovyetler ise yargılanmaktan uzak kalmış, savaş döneminde yaptıkları hukuki çerçevede yeterince tartışılmamış ve hatta kurtarıcı olarak görülmüştür.[1]

İkincisi, Sovyetler Polonya’nın Kresy (bugünkü Batı Ukrayna, Batı Belarus, Litvanya’nın bazı bölgeleri) topraklarını işgal etmiştir; lakin savaş sonrasında Silezya, Pomeranya, Doğu Prusya’nın bir kısmı – bugünkü Wrocław, Szczecin gibi şehirler – Almanya’dan alınarak Polonya’ya verilmiştir. Eğer Polonya Rusya’dan tazminat talep ederse, Batı’daki toprakları tartışmaya açılır.[2]

Polonya’nın Rusya’dan tazminat talep etmemesindeki diğer bir sebep ise, müttefik olan Almanya ile doğrudan konuşmanın gerginlik yaratmayacak olmasıdır. İki ülke de AB ve NATO üyesi; dolayısıyla mesele iki tarafça düşmanlık olarak algılanmayabilir. Lakin NATO’yu rakip ve düşman olarak gören ve zaten 1920 ve 1939 yıllarında Polonya ile savaşan SSCB’nin varisi Rusya’dan böyle bir talepte bulunmak, özellikle 2022 Ukrayna savaşından sonra, neredeyse imkânsızdır.

Ve son olarak, bu konu Polonya’nın iç politikasında seçim malzemesidir. Seçimlerde bu konuyu kullananlar milliyetçi-muhafazakârdır. Slav kökenli bir halkın temsilcisi olan milliyetçi-muhafazakar partinin başka bir Slav ülkesinden tazminat talep etmesi, milliyetçi duruşu sert biçimde etkiler.

 

[1] Hükûmet belgesinde, “Eğer ilk tecavüz olarak Almanya 1 Eylül’de Polonya’ya girmeseydi, Sovyetler de 17 Eylül adımını atmazdı” denilmektedir.

[2] Hükûmet belgesinin ilgili kısmında Sovyetler günahkar olarak görülmese de, ileride bir talebin olmayacağı ile ilgili bir imanın olmadığı vurgulanıyor. Ayrıca belge, Almanya’nın tazminata karşılık olası kendi topraklarını isteme adımına karşı, Avrupa’da sınır değişimi istemediklerini ve bu toprakların Stalin tarafından işgal edilen Kresy bölgesi konusu ile bağlantılı olduğunu belirtmektedir.

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA